| Düşünümekten bitap düştüm. O kadar zordu ki bir deri bir kemik kaldım. | TED | لقد كان الأمر صعبًا جدًا لدرجة أني أصبحت بهذا النحف. |
| Ellerim çok yumuşak olduğundan başlarda zordu. Sonra alıştım. | Open Subtitles | كان الأمر صعبًا في البداية لأن يداي كانت ناعمة جدًا، لكن إعتدتُ على هذا |
| Başta zordu ama sonradan kolaylaştı. | Open Subtitles | كان الأمر صعبًا ولكن أصبح أسهل الآن |
| Kalmak istediğimden çok daha fazla. Çok zordu. | Open Subtitles | لوقت أطول مما أردت لقد كان الأمر صعبًا |
| Bugün mahkeme çok zordu. | Open Subtitles | لقد كان الأمر صعبًا اليوم في المحكمة |
| Bu çok zordu. | TED | كان الأمر صعبًا. |
| Sorun şu ki gezegenler soluk olur ve yıldızlar da parlak, dolayısıyla bu veriden bir şey çıkarmak heavy metal konserinde bir fısıltıyı duymaya çalışmak gibiydi, gerçekten çok zordu. | TED | المشكلة هي أن الكواكب باهتة والنجوم مشرقة، ومحاولة الحصول على تلميح من هذه البيانات كان مثل محاولة سماع همسة في حفل موسيقى الروك الثقيلة... كان الأمر صعبًا في الحقيقة. |
| Bunu yapmak da zordu. | TED | وكان الأمر صعبًا. |
| Bu zordu. | Open Subtitles | سيكون الأمر صعبًا بالنسبة لك |
| Sana yalan söylemeyeceğim, Barry başta biraz zordu ama Felicity'yi tanırsın, çetin cevizdir. | Open Subtitles | (لن أكذب عليك يا (باري لقد كان الأمر صعبًا في البداية لكنك تعرف (فيلستي)، إنها قوية |