| Evlenmesen iyiydi. Ama bu bana kalmış bir şey değildi. Asla. | Open Subtitles | كنت أود ألا تتزوجها، ولكن الأمر لم يكن بيدى، على الإطلاق.. |
| Şimdi, gördüğünüz gibi, ölümcül değildi. Ama maalesef, bazıları için ters ilaç tepkimeleri ölümcül olabiliyor. | TED | من الواضح أنّ الأمر لم يكن قاتلا لكن لسوء الحظ بعض هذه الاستجابات السلبية للأدوية يمكن أن تكون مميتة. |
| Fakat konu o kadar da basit değildi. Çünkü ünitten taburcu olduğum zaman hiç bir işe yaramıyordum. | TED | لكن الأمر لم يكن بهذه البساطة. لأنه عند وقت خروجى من هذه الوحدة، لم أكن أصلح للعمل مطلقا. |
| Sanıldığı kadar kolay bir görev değildi. | TED | لكن بدا أن هذا الأمر لم يكن بالمهمة السهلة |
| Ancak biliyorduk ki bu çok fazla bizim kuşağımızla ilgili değildi; biliyorduk ki gelecek kuşaklarla ilgiliydi. | TED | لكننا كنا نعلم أن الأمر لم يكن يتعلق بجيلنا كثيرا؛ علمنا أنه كان يتعلق بالأجيال القادمة. |
| Bu yüzden amaç sadece doğayı şehirlere yerleştirmek değildi. | TED | إذاً فأن الأمر لم يكن بالضرورة عن وضع الطبيعة في المدن. |
| - Düşündüğünüz gibi değildi Bay Bannion! | Open Subtitles | الأمر لم يكن بهذا الشكل يا سيد بانيون بالتأكيد |
| Demek istediğim, senin için kişisel değildi. | Open Subtitles | ذلك يعنى ان الأمر لم يكن شخصيا بالنسبة لك |
| Bir zamanlar tanıdığım bir kadın gibi, sadece gerçek değildi, bir hayaldi. | Open Subtitles | مثل تلك السيدة التي عرفتها مرةً إلا أن الأمر لم يكن حقيقياً، كان حلم |
| Hiç de olmadı. Evlilikle de alâkâlı değildi. | Open Subtitles | لأن الأمر لم يكن في الخاتم لم يكن العيب في الخاتم من قبل |
| Ama hiç de günlük gülistanlık değildi, değil mi? | Open Subtitles | و لكن الأمر لم يكن بهذا الجمال هناك , اليس كذلك ؟ |
| Bunu yapamam. Benim suçum değildi. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل ذلك هذا الأمر لم يكن خطأي حتى |
| Doktor randevusunu kaçırdığın için hayatını cehenneme çevirdiğimi biliyorum ama aslında bu yüzden değildi. | Open Subtitles | أعرف أنّني شكوتُ كثيراً بشأن تفويتك مواعيد الطبيب ولكن الأمر لم يكن حقيقة بشأن ذلك |
| Beni bir ağabey ve bir arkadaş olarak senin için kolay değildi, biliyorum. | Open Subtitles | اعرف أن الأمر لم يكن سهلاً خسارتي كأخ و صديق |
| Kolay değildi ama hallettim. | Open Subtitles | أن الأمر لم يكن بتلك البساطة. قمت بأقناعهم بسرعة |
| Belki yanlış anlamış olabilirsin ama amacım bu değildi. | Open Subtitles | كانت ثقيلة نوعاً ما, ولكن الأمر لم يكن مقصوداً. |
| Ama her şey bu kadar kolay değildi çünkü en iyi mikroskoplarla bile görebildikleri tek şey buydu. | Open Subtitles | لكن الأمر لم يكن بهذه السهولة لأنه،وبأقوي المجاهر آنذاك هذا هو كل ما كانوا يرونه |
| Yalnızca düşündüğüm kadar nahoş değildi. | Open Subtitles | ولكن الأمر لم يكن غير سار كما كان .. يفترض أن يكون |
| Annemin yardımını istemedim ama artık bu sadece beni ilgilendiren bir durum değildi. | Open Subtitles | لم أكن أريد مساعدة أمي ولكن الأمر لم يكن متعلقاً بي وحدي |
| Ama basın konferansında yaptığın doğru değildi. | Open Subtitles | لكن خلال اللقاء الصحفي الأمر لم يكن جيدا |