| Bu işi baban gibi çözeceğiz. | Open Subtitles | سأتصرف في هذا الأمر مثلما كان والدك سيتصرف |
| Düşündüğüm gibi olursa, yarın annesiyle tekrar gelir. | Open Subtitles | إن سار الأمر مثلما أتوقّع سيعود إلى أمه بحلول الغد |
| Bugünkü gibi batırınca gidip işleri düzeltmek senin görevin. | Open Subtitles | وعندما تتلفين الأمر مثلما فعلتِ اليوم من مسؤوليتكِ أن تصححي الأمور |
| Görünüşe göre bunu da aldığın aşırı hız cezalarını hallettiğim gibi halletmek zorundayım. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأتولى هذا الأمر مثلما توليت أمر مخالفات السرعة الخاصة بك |
| Dahice. İnsanlar Dominick'i ilk kez okuyormuş gibi olucaklar. | Open Subtitles | عبقري، سيكون الأمر مثلما قرأ الناس روايات دومينيك لأول مرة. |
| Her Mouse'un söylediği gibi savunmasız hissetsem de, aynı zamanda güçlü de hissettim, sanki bir şeyler biliyormuşum gibi. | Open Subtitles | على الرغم من شعوري بالضعف كان الأمر مثلما قالت الفأر شعرت أيضاً أنني قوية لأنني أعلم أشياء |
| Yara bandı gibi. Onu aniden çekmeniz gerekir. | Open Subtitles | الأمر مثلما يحتاج أحد لإسعافات أولية و من ثمّ تنزع ما يؤلمه فجأة |
| Onları, benim adamlarımı kapattığım gibi kapatsaydın kendimi açıklamıyordum. | Open Subtitles | إن كنت أتممت الأمر مثلما فعلتُ أنا لما اضطررت أن أقف هنا مبرراً أفعالي |
| Sanki kötü bir şeyler oluyor ve benim dışımda herkes bunun farkında gibi. | Open Subtitles | الأمر مثلما يكون شيئاً سيئاً يدور حولي والجميع يعلم ما هو عداي |
| Diyorum ki, sanki radyasyon tehlikesi varmış gibi davranalım. | Open Subtitles | أقول أن نعالج الأمر مثلما كنا إن كانت مسألة إشعاع |
| - Şans dile, baba. - Her zamanki gibi berbat etme. | Open Subtitles | . تمنّ ليّ التوفيق يا أبي - . فقط لا تفسد الأمر مثلما تفعل دائماً - |
| Dediğiniz gibi, rakip çeteler. | Open Subtitles | الأمر مثلما قلته ، صراع عصابات |
| Gençlik yıllarımızdaki gibi olacak. | Open Subtitles | سيكون الأمر مثلما كنا في المراهقة |
| - Benim yaptığım gibi o sayfayı kapat. - Senin yaptığın gibi mi? | Open Subtitles | انسَ الأمر ,مثلما فعلت- مثلما فعلتَ أنت؟ |
| Şu an sizleri gördüğüm gibi onu da açıkça gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الأمر مثلما أراكم الآن بوضوح |
| Bak, tüm bunlar istediğim beklediğim gibi gerçekleşmedi, anlıyor musun? | Open Subtitles | أنصت، لم يسر الأمر مثلما أردت، اتّفقنا؟ |
| Kaptan Ahab'ın Moby Dick'i kovalaması gibi. | Open Subtitles | الأمر مثلما كان القبطان (آهاب) يقوم بمطاردة "موبي ديك" |
| Diyorum ki, sana taşınabilirim sanki Georgina ile ona bakıyormuşsun gibi beraber bu işin üstesinden gelebiliriz. | Open Subtitles | أستطيع أن أنتقل للعيش هنا ونستطيع أن ننجح الأمر (مثلما كنت ستفعل مع (جورجينا |
| Zussman'ın söylediği gibi hepsi biyolojidir. Doğal seleksiyon. | Open Subtitles | الأمر مثلما قال السيد (ززمين)، الأمر متعلق بالأحياء الإنتخاب الطبيعي |
| Tamda bizim hayal ettiğimiz gibi olacak. | Open Subtitles | سيكون الأمر مثلما حلمنا |