| Olmaz tabii ama taraf tutacak birinin gerçek görüşü olması gerekir. | Open Subtitles | كلا، ولكن الأمر يتطلب رجلاً ذي بصيرة نافذة لإتخاذ موقف كهذا. |
| - Bir yabancıya yardım etmek için özel biri olmak gerekir. | Open Subtitles | الأمر يتطلب شخص فريد من نوعه ليفعل ذلك لشخص غريب كليا |
| Fakat bir kalbin ölmesi uzun zaman alır. | Open Subtitles | لكن الأمر يتطلب وقتاً طويلاً حتى يموت القلب. |
| Gerçek Stifmeister stili geliştirmek yıllar alır. | Open Subtitles | الأمر يتطلب سنين للوصول إلى هذا اسلوب العائلة |
| İşte, yazılım gerektirir, donanım gerektirir ve kimyasal mürekkepler gerektirir. | TED | حسنًا إن الأمر يتطلب برمجيات ومعدات ويتطلب أحباراً كيميائيةً ايضًا. |
| Biraz çalışma gerektiriyor ama bence buradaki herkes yapabilir. Bu epinefrin, | TED | الأمر يتطلب القليل من الممارسة، لكن اليوم هذا هو الإبينفرين. |
| Üzerine sürülen mürekkep başkaları için birkaç yıl sürer. | Open Subtitles | الأمر يتطلب سنوات من الرجال ليرسموا على جسدهم مقدار الحبر الذي عندك |
| "Kişi yakalamayı kendinden bilir." mi? Hannibal Lecter'dan mı bahsediyorsun benden mi? | Open Subtitles | الأمر يتطلب قاتلاً للإمساك بآخر"؟" هل تشيرين إلى (هانيبال ليكتر) أم إليّ؟ |
| -Çünkü bence bugün yaptığın şeyi yapmak için çok cesaret gerekir. | Open Subtitles | لأنني أعتقد أن الأمر يتطلب الكثير من الشجاعة لتفعل ما فعلته اليوم هنا |
| Evet, ama baba olmak için bundan fazlası gerekir. | Open Subtitles | إن الأمر يتطلب أكثر من هذا لكي تكون أباً |
| Bir insanın kafa tasını kırmak için yaklaşık 230 kiloluk baskı gerekir. | Open Subtitles | الأمر يتطلب تقريباً حوالى 500 باوند لسحق جمجمة إنسان |
| Bir erkeği dürüst yapmak için iyi bir kadın gerekir. | Open Subtitles | الأمر يتطلب إمرأة جميلة لتجعل الرجل صادقاً |
| ama senin için büyük bir inanç adımı atmak gerekir. | Open Subtitles | لكن الأمر يتطلب قفزة إيمانية كبيرة من ناحيتك |
| Burada tepeye çıkmak için güç gerekir sanıyorlar ama öyle değil. | Open Subtitles | يظنون أن الأمر يتطلب إمرأة قوية للتسيّد هنا ، ولكنه ليس كذلك |
| Ona hakim olmak zaman alır. | Open Subtitles | الأمر يتطلب خبرة لكي تتمكن من التحكم فيه |
| Kırık bir şeyi yeniden yapmak zaman alır. | Open Subtitles | الأمر يتطلب بعض الوقت لإصلاح ما كان محطماً. |
| Mükemmelliği oturtmak biraz zaman alır. | Open Subtitles | الأمر يتطلب بعض الوقت لإيجاد حل مثالي |
| Bir varis vermek iki kişiyi gerektirir, sayın yargıç. | TED | الاعاء: الأمر يتطلب اثنين لإنجاب وريث، سعادتك. |
| Bunun arkasındaki mantık korkunçtur; yaralı bir askerle ilgilenmek, ölü bir askere oranla, daha fazla personel ve kaynak kullanımı gerektirir. | TED | والمنطق وراء هذا الذي هو شنيع، أن الأمر يتطلب المزيد من الإجراءات للعناية بجندي مصاب أكثر من الاهتمام بشخص قد تم قتله. |
| Bana göre cevap, probleme farklı bir açıdan bakmayı gerektiriyor. | TED | بالنسبة لي، الأمر يتطلب النظر للمشكلة من منظور مختلف. |
| Eminim vardır. Ama yıllar ve para gerektiriyor. | Open Subtitles | أنا واثقه من هذا، لكن الأمر يتطلب المزيد من المال و سنواتٍ عده |
| Üzerine sürülen mürekkep başkaları için birkaç yıl sürer. | Open Subtitles | الأمر يتطلب سنوات من الرجال ليرسموا على جسدهم مقدار الحبر الذي عندك |
| Olmaz. Herkesin geçmesi çok uzun sürer o zaman. | Open Subtitles | كلّا، الأمر يتطلب أكثر من ذلك ليعبر الجميع النهر. |
| Kişi yakalamayı kendinden bilir. | Open Subtitles | الأمر يتطلب قاتلاً للإمساك بآخر |