| Bu tür kadınsı olmayan şeylere nereden ilgi duyduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | لا اعرف من اين اتيت بهذا الأهتمام الغير أنثوى للأشياء |
| Sigorta poliçesini öğrendiklerinde biraz daha fazla ilgi gösterdiklerini tahmin ediyorum. | Open Subtitles | اعتقد انهم ابدوا قليلا من الأهتمام عندما اكتشفوا موضوع بوليصة التأمين |
| Vampir başının çaresine bakabilir. Sana söz veririm. | Open Subtitles | مصاص الدماء يستطيع الأهتمام بنفسه أعدك بذلك |
| Düşündüm de, tüm ilgiyi üzerimize çekmemizden yani çekmemden dolayı, kendimize gelip şöyle dememiz lazım: | Open Subtitles | أنا افكِرُ ، لما كُل هذا الأهتمام الزائد علينا.. علّي , هل يساوي ذلك مشاهدة انفسنا والقول, |
| Başta belli bir planım yoktu sadece dikkat çekecektim. | Open Subtitles | في البداية انا لدي خطة غير عادية فقط أي شيء لجذب الأهتمام |
| Bu arada siyah bir cila tabakasıyla kaplanmış olan kuş... alt tarafı ilginç, siyah bir heykelcik haline dönüşmüştü. | Open Subtitles | وكان فى هذا الوقت, قد تم طلائه بالميناء السوداء, ليبدو كتمثال اسود لا يثير الأهتمام الزائد |
| Boşaldıktan sonra ilgisini kaybedip çıkaracaktır. | Open Subtitles | بعد أن يقذف,سيفقد الأهتمام ويخلعه |
| İlgiye o kadar muhtaçtı ki biraz ilgi gösterince oğluma tüm kapıları açtı. | Open Subtitles | كانت تبحث عن الأهتمام عندما أعطاها أهتمامه سمحت له بفعل أي شيء عليها |
| CA: Facebook'ta küresel yönetim ve milliyetçilik sorusuna büyük ilgi var. | TED | كريس: هناك الكثير من الأهتمام بهذا السؤال على الفيسبوك عن الحكومة العالمية مقابل الوطنية. |
| Çocuklar ilgi çekemedikleri zaman, nefret uyandırıcı şeyler yaparlar | Open Subtitles | عندما يشعر الطفل أنه خارج دائرة الأهتمام فأنه يفعل أشياءا معيبه |
| Tüm vampirler başının çaresine bakamaz. | Open Subtitles | ليس جميع مصاصي الدماء يستطيعون الأهتمام بأنفسهم |
| Sanki biz, başımızın çaresine bakamayacak kadar şapşal insanlarız. | Open Subtitles | زوج من الحمقى الذين لا يستطيعون الأهتمام بأنفسهم. |
| Ama sanki kendi başımın çaresine bakamazmışım gibi geldi. | Open Subtitles | ولكن هذا يـُـشعرني بأني لم أستطيع الأهتمام بنفسي |
| Ailenin zeki olanı ben olduğum halde bütün ilgiyi o çekiyor. | Open Subtitles | كان ينال كل الأهتمام ، بالرغم انى فرد من العائلة |
| Küçükken ekstra ilgiyi sorun ediyor gibi görünmüyordum. | Open Subtitles | لم يبد أنك تمانع الأهتمام الزائد عندما كنت أصغر |
| İçimde olup bitenleri biliyorsun, dikkat ediyorsun demek istiyorum. | Open Subtitles | انت مدرك جدا لما يحدث معي أعني ، انك تمنحني الأهتمام |
| - Numara yapma, Henry bu Sarbas, Henry dikkat çekmeye bayılır, değil mi? | Open Subtitles | لا تضايق هنري0 لأنه عصبي 0 فهنري يفضل أن يكون في مركز الأهتمام أليس كذلك ؟ |
| Canlı durumdayken başını kesmenin ilginç etkisi vardır. | Open Subtitles | الأن، مسألة قطع الرأس تثير الأهتمام على الرغم انهم في حالة ثبات |
| Şimdiye kadar birçok ilginç hâli oldu. | Open Subtitles | لقد كانت لديها بعض الطرق الأهتمام حتى الأن |
| - Evet, teşekkür ederim. Homer'ın da aynısını yaptığına dair endişelerim var. Bir kocanın ilgisini böyle kaybetmesine ne sebep olur? | Open Subtitles | إننىقلقةمن أن يكون(هومر)يفعل الشىءذاته، ما الذى قد يجعل زوجا يفقد الأهتمام هكذا؟ |
| Biliyor musun, böyle ÖNEM verici bir kardeşlik ilişkisi görmek, ilham verici. | Open Subtitles | تَعرفين، أنه مُلهمُ رُؤية الأهتمام كـ هذهـ العلاقةِ الأخويِة |
| Sen ve Clark'ın birbirinize göz kulak olabileceğinizden hiç kuşkum yok. | Open Subtitles | لا يوجد شك في عقلي بأنك أنتي و كلارك تستطيعون الأهتمام |
| Erkek arkadaşım olduğun için sana değer veriyorum ve seninle ilgilenmek istiyorum. | Open Subtitles | ماذا ؟ أود فقط الأهتمام بك لأنك صديقي و أنا أهتم لأمرك |