| Ünlüler, kirli çıkılarını basına anlatmayın diye Anlaşma imzalattırıyorlar. | Open Subtitles | المشاهير يجعلونك توقع على تلك الإتفاقات لكي لا تتحدث عن قذارتهم للصحافة |
| Ama önemi olan yegâne Anlaşma şu anda yapacağınız olacak. | Open Subtitles | لكن الإتفاقات التي تهم هي التي تقومين بها الآن. |
| Yaralama yok. Şuandan itibaren, tüm anlaşmalar, tüm kontratlar, tüm angajmanlar düzenlendi. | Open Subtitles | بلا مراوغة من الأن فصاعدا جميع الترتيبات وجميع العقود وكل الإتفاقات ملغاة. |
| Soygunlar, anlaşmalar, uyuşturucu. | Open Subtitles | و عن السرقات و الإتفاقات و المخدرات و كل الهراء |
| Yakın tarihli anlaşmaları tekrar incele ve Sovyetlerin taahhütlerindeki ihlalleri tek tek listele." | Open Subtitles | قم بمراجعة الإتفاقات التي عقدت مؤخرًا وقم بإعداد قائمة بالإنتهاكات السوفيتية لهذه الإتفاقيات |
| Sendika avukatıyla konuştum ve sahtekârlık davalarında mahkemenin o anlaşmaları önemsemediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد تفقدت محامي النقابة وظهر أنها قضية خداع والمحكمة لن تهتم بهذه الإتفاقات |
| Bu ses tonuyla konuştuğu zaman tüm anlaşmayı bozuyor. - Sorun değil. | Open Subtitles | عندما يقول ذلك ، كل الإتفاقات تبطل فهو سوف يخسر ذلك |
| Belki de Anlaşma buna yardımcı olur. | Open Subtitles | فكرت لعل الإتفاقات يمكنها أن تشكل فرقاً. |
| Bir Anlaşma yapmıştık. İkimiz de 40 yaşımızda bekar olursak bebek yapacaktık. | Open Subtitles | لقد أبرمنا واحدة من تلك الإتفاقات أنّنا لو بلغنا الأربعين و نحن عزّاباً ، فسننجب طفلاً |
| Anlaşma daha güvenli bir temel bulana kadar. | Open Subtitles | حتي تنقل الإتفاقات الي ... مءسسة أكثر أماناً |
| Çevre yapmak, yüz yüze konuşmak, Anlaşma yapmak. | Open Subtitles | الإجتماع ، وقت المواجة ، عقد الإتفاقات |
| Bu tarz anlaşmalar her zaman iyi sonuçlanmaz. | Open Subtitles | ،هذا النوع من الإتفاقات .لا يفلحونَ دائمًا |
| Ve bu anlaşmalar asla imzalanamaz. | Open Subtitles | وهذه الإتفاقات والعقود ليس لها نهايه |
| - Vampirler anlaşmalar'ı bozdu. | Open Subtitles | مصاصي الدماء خرقوا الإتفاقات |
| Vergi reformu, ticaret anlaşmaları, ulusal güvenlik. | Open Subtitles | لدينا أولويات أكبر بكثير الإصلاح الضريبي، الإتفاقات التجارية الأمن القومي |
| Burada anlaşmaları sen yapmıyorsun. | Open Subtitles | . لن تعقد الإتفاقات هنا |
| anlaşmayı, evet. Politikayı, pek değil. | Open Subtitles | الإتفاقات , أجل السياسات , ليس تماماً |
| Üç gün sonra Birleşmiş Milletler anlaşmayı onaylamak için Viyana'da toplanacak. | Open Subtitles | بعد 3 أيام، فريقاً من الأمم المتحدة سوف يجتمع في (فيينا) لتصديق الإتفاقات. |