| Her şeyin Normal olduğu zamanlara ışınlanmak istedik. | TED | نريد الفرار إلى منطقة الأمان الإعتيادية مرة أخرى |
| Normal kesintilerden sonra döviz kuruyla yaklaşık 1 milyar Dolar'dan fazla servet bıraktı. | Open Subtitles | ، بعد الإستقطاعات الإعتيادية على ثروته قد ترك ثروة قدرها سوق الصرف بمليار دولار |
| Tam süper ve Normal benzin pompalarının arasından çekip gidiyor. | Open Subtitles | إذ دخلت مباشرة بين المضختين, الإيثيل و الإعتيادية |
| Hiçbir şey. Ne babamın günlüğünde ne de olağan kitaplarda yok. | Open Subtitles | ليس موجودا في يوميات والدنا أو في أيّ من الكتب الإعتيادية |
| Eminim ki devasa bir kedi gibi ya da ağır çekimdeki bir robot gibi davranmak uyuşturucunun olağan tepkileri değildi. | Open Subtitles | أنا متأكد من أن التظاهر بأنك قط ضخم أو التحرك ببطء كالروبوت لم تكن ردة الفعل الإعتيادية لتعاطي المخدرات |
| sıradan şeyler var: kötü kokan kıyafetler ve yavan yiyecekler. | TED | لدينا المشاكل الإعتيادية: الملابس ذات الرائحة الكريهة او الطعام السئ |
| Yeniden sıradan ve sıkıcı olmam konusunda savaşmam için beni zorladı. | Open Subtitles | لقد أجبرتني أن أقاتل طريقي عائدة إلى الحياة الإعتيادية و الممل |
| tipik Karanlık Fae vurdumduymazlığı. | Open Subtitles | هذه قسوة المظلمين الإعتيادية |
| Bu çocukları Normal sınıflardan alırsak onları küçük düşürmüş olmaz mıyız? | Open Subtitles | إن سَحبنا الأطفال من فصولهم الإعتيادية ألن يُغضِبهَم ذلك ؟ |
| Astronotlarla tanışılan Normal yollarla. | Open Subtitles | بالطريقة الإعتيادية التي يقابل بها الناس روّاد الفضاء |
| Normal çıplakken nasıl görünüyordu hatırlamak istiyorum. | Open Subtitles | ,أود أن أتذكر فحسب كيف تبدو الإعتيادية عارية |
| Normal bowling gibi. | Open Subtitles | إنه يشبه كثيرًا لعب البولينج بطريقته الإعتيادية. |
| Normal koşullar altında bunun sorun olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | و لا أظن ذلك سيمثل مشكلة تحت هذه الظروف الإعتيادية |
| Normal iletişim kanallarını kullanmadığından emin ol ama. | Open Subtitles | لكن اجعله يتجنب قنوات الاتصال الإعتيادية |
| Um... sadece olağan şeyler. | Open Subtitles | مالذي جعله سيءًا؟ فقط الأشياء الإعتيادية. |
| olağan uygulamaya göre bir saatte bir içeriyi kolaçan ederler. | Open Subtitles | إجراءات الشرطة الإعتيادية هي أنهم يتفقدون كل ساعة |
| Ekibiniz eşyalarını topladı. olağan yürürlüğe geri dönüyoruz. | Open Subtitles | لقد تم جمع أعضاء فريقك وإننا نعود لعملياتنا الإعتيادية |
| Bu sıradan bir mesele değil ve sizin sıradan ilginizden daha fazlasını gerekli kılıyor. | Open Subtitles | هذا ليس وضعًا اعتياديًا ويتطلّب أكثر من كياستكَ الإعتيادية. |
| sıradan bir gizli servis ajan arabasıydı. | Open Subtitles | أجل كانت السيارة الجاسوسية الخارقة الإعتيادية |
| Kanepemde yalnız başıma oturmuş yarım kalmış shishito biberlerimi yerken Jericho'yu seyrettiğim tipik cumalardan birisiydi. | Open Subtitles | ليلة الجمعة الإعتيادية لي هو الجلوس على الأريكة وحيدة لأكل بقايا فلفل (شيشيتو) ومشاهدة (جيريكو). |
| Kusura bakma, her zamanki işler işte. Gerçek annemle tanışıyordum. - Ne? | Open Subtitles | أنا آسفة ، أنت تعرف ، الأشياء الإعتيادية مقابلة أمي الحقيقة |