| Uydu telefonu aracılığıyla iletişim kurduk ve bir buluşma ayarladık. | TED | و لذلك تواصلنا بالهواتف عبر الأقمار الصناعية و إتفقنا على الإلتقاء |
| İşte burası. Saldırı ekibinin resmi buluşma noktası. | Open Subtitles | هذه هي نقطة الإلتقاء الرسمية لقوات الغزو |
| Kadınlarla tanışmak kolay bir şey değil. | Open Subtitles | أربعة عشر ساعة يومياً ليس سهلاً الإلتقاء بإمرأة |
| Sonunda, böyle düşünmeyen bir adamla tanışmak gerçekten çok güzel. | Open Subtitles | جميل جداً وأخيراً الإلتقاء برجل والذي ليس كذلك |
| Seninle görüşmek istedim. | Open Subtitles | حسنا، كنا نرغب الإلتقاء بك لأننا نحب جيري |
| Hayatta kalmak ve seninle buluşmak için sözümü sonuna kadar tuttum! | Open Subtitles | لقد وفيت بجانبي من هذا الوعد للعيش و الإلتقاء بك مجددا يا كلير |
| Parkta buluşabilir miyiz? | Open Subtitles | هل نستطيع الإلتقاء في مواقف السيارات؟ |
| Bende düşünüyordum ki iş'ten sonra buluşup, birlikte hapisaneye gideriz? | Open Subtitles | كنت أفكر لو كان بإستطاعتنا الإلتقاء عقب العمل، ونذهب إلى مبنى السجن سوياً؟ |
| Neden artık onlarla dışarılara buluşmaya başladı sanıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تعتقدين أنها بدأت الإلتقاء بهم في الخارج؟ |
| buluşma yeri eğlenceliydi ve şimdiyse gitmeye hazırız. | Open Subtitles | الإلتقاء كان ممتعاً و نحن جاهزون للإنطلاق |
| Senin bölümün bitti. Sen geride kal, seninle buluşma noktasında görüşürüz. | Open Subtitles | دورك إنتهى , إبقي خلفنا و سنقابلك بنقطة الإلتقاء |
| Güzel. buluşma noktasına gidin. Ben yoldayım. | Open Subtitles | ،أحسنتم، اذهبوا به إلى نقطة الإلتقاء أنا في طريقي إليكم |
| Talim bitti. Herkes tekrar buluşma noktasına dönsün. | Open Subtitles | التدريب انتهى على الجميع العودة إلى نقطة الإلتقاء |
| Belki de birbirimizi tanıdığımızı sanmamızın nedeni kaderimizde bu gece tanışmak olduğundandır. | Open Subtitles | حسنًا، ربما السبب في أننا نظن أننا نعرف بعضنا البعض هو أنه كان مقدرا لنا الإلتقاء هذه الليلة. |
| Ve bu insanlarla tanışmak hayatımı değiştirdi. | Open Subtitles | و الإلتقاء بهؤلاء الأشخاص غير حياتي |
| Sonunda ikinizle de tanışmak harika. | Open Subtitles | من الرائع الإلتقاء بكليكما أخيرًا |
| Büyük ortaklar seninle görüşmek istediler | Open Subtitles | الشركاء الكبار يريدون الإلتقاء بك |
| Sadece görüşmek istiyor... | Open Subtitles | فقط يريد الإلتقاء بك |
| - Ayrıca koyun buluşmak için güvenli olduğunu belirtmek için de peçete asıyor. Bekle, bekle! | Open Subtitles | لتشير إلى أي مكان يسوده الأمان من أجل حدوث الإلتقاء |
| Hayatta kalıp seninle tekrar buluşmak için. | Open Subtitles | للعيش و الإلتقاء بك مجددا يا كلير |
| Eğer sorun olmazsa, seninle orada buluşabilir miyiz? | Open Subtitles | أنظري، يمكننا الإلتقاء هناك؟ |
| Sanırım Bayan Crawley'e orada buluşup buluşamayacağımızı soracağım. | Open Subtitles | أعتقد بأني سأطلبُ من السيدة "كراولي" إذا كان بإمكاننا الإلتقاء هناك |
| Programı benden daha belirsiz olan biriyle buluşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | حاولت الإلتقاء بشخص جدولة أعماله لاينتبؤ بها أكثر منّي |
| Tabii. 19:30 gibi "Sutton's"da buluşabiliriz. | Open Subtitles | نعم ، نعم. يمكننا الإلتقاء في حوالى الساعة السابعة والنصف |