| Dinle, uyum sağlaman hakkında konuştuğumuzda kıyafetlerinin üzerinde olduğu bir durumdan bahsediyordum. | Open Subtitles | إسمعي، عندما تحدث عن الإنسجام كنت أفكر في شيء مع ملابس أكثر |
| Ortama mükemmel bir uyum sağlamalarına yarayan, elastik bir vücuda sahiptirler. | Open Subtitles | يمكن أن تتكون فقط في المحيط في الإنسجام المثاليِ بالبيئة السائلة |
| Belki de ortama uyum sağlasam hiç de fena olmaz. | Open Subtitles | ربما لن يكون الإنسجام سيئاً في نهاية الأمر |
| Aralarında barışı ve uyumu sağlamak zorundayım. | Open Subtitles | ينبغي عليّ نشر السلام والعمل على بث الإنسجام بينهم |
| Gezegen kırma işleminin evrenin genel uyumu için çok zararlı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن عملية تكسير الكواكب خطيرة جداً على الإنسجام الكلّي للكون |
| Buna kimya derler Clark. Bazılarında vardır, bazılarında yoktur. | Open Subtitles | الإنسجام ياكلارك قد تجده عند البعض والبعض الآخر لا |
| Size tembel, şımarık, bencil ve uyumsuz dediler. | Open Subtitles | كانوا يقولون لكم أنكم مدللين وكسولين وأنانيون وعديمي الإنسجام |
| Burada dünyanın ekseninde nadir tanık olunan bir uyum vardır. | Open Subtitles | هنا في محور العالم، رؤية نادرة من الإنسجام. |
| The hayvanlarını arasında şanslı için Bu yukarıdaki uyum sağlar. | Open Subtitles | ومع آخرين .. المحظوظون،تُظهر. الإنسجام الضروري في علاقتهم |
| Fakat benim bu usulsüz acelemdeki arzum senin uyum ve devletteki medenileşme ideallerini gerçeğe dönüştürmek içindir. | Open Subtitles | لكن إستعجالي لا داعي له يعكس أمنيتي لإدْراك افكارك الإنسجام في الحكومة |
| Ancak ulaştığımız bu uyum, şu an küçük fakat fazlasıyla tehlikeli bir grup bireyin saldırısı altında. | Open Subtitles | لكن هذا الإنسجام الذي حققناه أصبح الآن يتعرض للهجوم من فئة صغيرة لكنها ذات أفراد غاية في الخطورة |
| Ancak ulaştığımız bu uyum, şu an küçük fakat fazlasıyla tehlikeli bir grup bireyin saldırısı altında. | Open Subtitles | ولكن هذا الإنسجام الذي حققناه الآن هو تحت هجوم من مجموعة صغيرة ولكنها شديدة الخطورة. |
| Onlardan biri olmaya çalışmayı, uyum sağlamayı bıraktım. | Open Subtitles | تركت محاولات الإنسجام معهم أو أن أكون واحدا منهم |
| Ama şimdi, sizin yüzünüzden, uyum bozuldu. | Open Subtitles | والآن بسببك, ذلك الإنسجام انتهى |
| Ben hâlâ bakireyim. Ortama uyum sağlayabilmek için ben uydurmuştum. | Open Subtitles | لا أزال بِكراً فقط كنت أحاول الإنسجام |
| uyum sağlamak yeni bir stratejiydi, ve ben de-- | Open Subtitles | الإنسجام كان الأسم الجديد للعبة, وأناكنت... |
| Mahkeme, dinin gereklerini mi yoksa aile içi uyumu mu üstün tutar? | Open Subtitles | ما الذي تفضله هذه المحكمة العادات الشكلية أو الإنسجام الداخلي؟ |
| Hareketli dövme, uyumu simgeleyen Afrikalı Adinkra sembolü. | Open Subtitles | الوشم المتحرك هو رمز أدنكرا أفريقيه لتحقيق الإنسجام, |
| Irksal uyumu temsil eder. | Open Subtitles | الإنسجام العرقي يَعْبرُ الممرَ. |
| Sen ve küçük Bayan FBI'ın aranızda kimya vardı. | Open Subtitles | بينك وبين آنسة المباحث الفيدرالية بعض الإنسجام. |
| - ...amaçsız, kaybolmuş, uyumsuz. | Open Subtitles | عواطف كالخواء، والضياع، عدم الإنسجام |