hakaretler havada uçuyordu ve diğerleri onları durdurmasaydı kavga edeceklerdi. | Open Subtitles | . تطايرت الإهانات و كانوا ليتعاركوا إذا لم يوقفهم الآخرين |
Yankilerden işittiğimiz hakaretler yetti de arttı. | Open Subtitles | لقد تحملنا ما يكفي من الإهانات من الشماليين المتطفلين |
O da en başta bu aşağılanmaya sebep olan seçenekle aynı şeydi. | Open Subtitles | وهو ذات الخيار الذي سبب كل هذه الإهانات منذ البداية |
Artık aşağılama, azarlama, dalga geçme yok. | Open Subtitles | لا مزيد من الإهانات التوبيخ الوقاحة , السخّرية |
Sadece polise anlatacağım. Tüm bu hakaretlerden bıktım usandım. | Open Subtitles | لن أتحدث سوى للشرطة لقد مللت من الإهانات |
Hakaret faslını atlayıp beni kaldırmana ya da etek giymeye ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن تخطي الإهانات وفعل شيء مفيد، مثل.. تدعميني، أو تنزعي التنورة؟ |
Bu hakaretlere bir son vermeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا وضع حدٍ لهذه الإهانات! |
Hayatımca yeteri kadar onur kırıcı durumlar var ve sigaralarını bana fırlatıyorlar. | Open Subtitles | بالغت لدي ما يكفي من الإهانات في حياتي والناس يبدأون برمي السجائر علي |
Sadece bir kez olsun, tüm o Aşağılamaları ve saçmalıkları alıp onların kıçına soksak güzel olmaz mıydı? | Open Subtitles | ألن يكون هذا رائعاً ؟ ولو لمرة واحدة أخذتم جميع الإهانات |
Babası onu eğitmek için bir servet harcadı ama karşılığı hakaretler oldu. - Söyledikleri doğru. | Open Subtitles | أنفق والده الكثير على تعليمه، وكل ما أخذه منه هو الإهانات. |
Sayın Başkan, ülkemizin onuruna yapılan bu hakaretler karşısında müsaadenizle burayı terk ediyorum! | Open Subtitles | هذا غير مقبول، السيد الرئيس، إسمح لي أن أنسحب لأن هذه الإهانات هي لشرف الدولة |
Arkadaşlar, hakaretler arasında nefes almayı unutmayın. | Open Subtitles | أنتم يا شباب ، لا تنسوا التنفس بين الإهانات |
Sanıyorum bugün için yeni hakaretler hazırladınız. | Open Subtitles | أعتقد أنكم أعددتم بعض الإهانات الجديدة لليوم؟ |
Paylaştığımız iyi niyetimizin karşılığını da gördüğümüz oldu ama çok iyi bey ve hanımlardan dalga geçer şekilde hakaretler de işittik. | Open Subtitles | سمعنا ما يكفينا عن حسن النيّة لكن الإهانات الفكاهيّة تردنا من بعض ألطف الرجال والنساء. |
Ben ona iyi günler diledim, ve o bana öfkeden kudurmuş bir halde hakaretler savurdu. | Open Subtitles | في يوم جيد وألقت علي سيل من الإهانات لم أستطيع أن أمسكها . . |
İnan bana aşağılanmaya aldırmam. - Kalk. | Open Subtitles | صدقيني ، أنا لست غريبا ً على الإهانات |
Şunu açıklığa kavuşturayım, onunla aramızda konuşurken aşağılanmaya kendimi hazırlamıştım ama takdir ettiğim ve saygı duyduğum biri karşısından aşağılanmak istemem. | Open Subtitles | أريد فقط أن أوضح أن على الرغم أنني على استعداد... لقبول الإهانات منه بشكل خاص لكننى لست على استعداد للأهانة... أمام أى شخص أحبه وأحترمه... |
Dur bir dakika. Göz bandı ve aşağılama taktiği işe yaradı mı yani? | Open Subtitles | انتظر دقيقة،إذا فرقعة العين و الإهانات نجحا ؟ |
Kimse bu hakaretlerden sonra burada kalamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع البقاء بعد هذه الإهانات |
Hakaret etmek yerine oğluma bir iş vermeniz lazım. | Open Subtitles | بدلا من الإهانات يجب أن تمنح ولدي الفقير شغلا |
Ancak malesef bir aktör olarak mesleğin seni en onur kırıcı durumlara bile katlanmaya mecbur bırakıyor. | Open Subtitles | و لكني للأسف مهنتك كممثل تجبرك في أحيان بأن تتحمل الإهانات الأكثر اذلالا |
Aşağılamaları ya da işkenceyi hatırlamıyorsun. | Open Subtitles | ألا تتذكّر الإهانات أو التعذيب؟ |
O kadar hakarete göz mü yumacaktım? | Open Subtitles | هل كنت مفترض للإقامة بمثل هذه الإهانات ؟ |
Yoksa insanların hakaretlerini duymaya dayanamazsın. | Open Subtitles | و إلا، ستأخذ الإهانات شخصياً. "خادمة العدادت". |