| Ev kadınlarını vururken o kadar durdurma gücüne gerek yoktur tabii. | Open Subtitles | أنت لست بحاحه لقوة الإيقاف عندما تصوب سلاحك تجاه ربات منزل |
| durdurma düğmesine bastık diyorlar artık bu ne demekse. | Open Subtitles | إنهما يقولان أنهما يضغطان على زر الإيقاف المؤقت أيًا كان معنى هذا |
| kapatma işlemi devre sigortalarını attırdı. Açıp, birkaç sistemi çalıştırınca tamam. | Open Subtitles | الإيقاف قد عطل قواطع الدائرة يجب إدارتها ثانية, وإعادة بدء بعض الأجهزة |
| kapatma düğmesini bulmak için önce açma düğmesini bulmalıyız. | Open Subtitles | لنجد زر الإيقاف يجب أولاً أن نجد زر التشغيل أليس كذلك |
| Sen de dün akşamı, o salak park yeri kavgasını dinleyerek mi geçirdin? | Open Subtitles | إذن، هل قضيتي ليلة أمس تستمعين لقصة القتال على منطقة الإيقاف الغبية، أيضاً؟ |
| Kurul nihai karar olarak sırasıyla alıkoyma, ayrılma veya uzaklaştırma tavsiye edecektir. | Open Subtitles | توصي الجلسة احترام القرار النهائي سواء التحفظ أو الفصل أو الإيقاف |
| Spot, ana boru hattındaki kapalı vanaları yarıp geçti. - Tesisin dışına çıktı. | Open Subtitles | كان سبوت يكسر صمامات الإيقاف على خط الانابيب الرئيسي |
| Durduma gücünü de üçe katladim. | Open Subtitles | وقمت بمضاعفة قوة الإيقاف ثلاث مرات. |
| Çok yaklaşmıştı. Yani, eğer yok etme kodunu kaybedersek ne olur hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | كان ذلك وشيكاً، هل تتخيلون ماذا سيحدث لو أضعنا رمز الإيقاف هذا |
| durdurma düğmesine basamayız. | Open Subtitles | لا يمكنك الرجوع ولا يمكنك ضغط زر الإيقاف |
| Evet, koca adam gelene kadar durdurma butonuna basalım. | Open Subtitles | أجل ، دعونا نضغط زر الإيقاف المُؤقت حتى يظهر الرجل الضخم |
| durdurma anahtarı da Jason'la suya düşmüş demektir. | Open Subtitles | وهذا يعني بأن " جيسون " أخذ مفتاح الإيقاف معه |
| Hedef yok edildiğinde her başlığın, kısa devre oluşturarak nano-mite'ları durduran kendine has durdurma anahtarı bulunmakta. | Open Subtitles | أبداً ...عندما يحطم الهدف المشّغل يشّغل مفتاح الإيقاف الفريد لكل صاروخ |
| İlk denememizdeki birçok kapatma protokülü hâlâ yerinde duruyor. | Open Subtitles | ما زالت معظم بروتوكولات الإيقاف في مكانها منذ محاولتنا الأولى |
| Eğer bu kaybolan cihazımızsa, aktivasyon prosedürünü kapatma moduna almak babında reset atmak için kullanabilirim. | Open Subtitles | إذا كان هذا حقًا جهازنا المفقود، يمكنني استخدام إجراء التفعيل لإعادة ضبطه إلى وضيعة الإيقاف. |
| Kitty şuan binayı geziyor ajanslar kapatma bekliyor. | Open Subtitles | خرجت " كيتي " تتجول في المبنى تجهز الوكالات لحالة الإيقاف |
| park yerinden bürona nasıl geldin? | Open Subtitles | هاوعد تصبح من مرآب الإيقاف إلى مكتبك؟ |
| Biz işe Tuen Mun'da araba park etme görevlisi olarak başlamıştık. | Open Subtitles | بدأنا بخدمة الإيقاف في توين مون |
| Biz işe Tuen Mun'da araba park etme görevlisi olarak başlamıştık. | Open Subtitles | بدأنا بخدمة الإيقاف في توين مون |
| Şu senin uzaklaştırma olayından sonra yanlış yaptığında olayı kontrol altına benim alacağımı söylemiştim. | Open Subtitles | إسمعي كل ما أقوله أخبرتك بعد جلسة الإيقاف أنني سأسحب الزمام لو سائت الأمور جانباً |
| Akademik uzaklaştırma aldın, doktora planların resmen battı. | Open Subtitles | و أنتِ على الإيقاف الأكاديمي لذا خطة الدكتوراه الخاصة بكِ رسميًا حماقة |
| Hala bu Böcek'i neyin veya nasıl 4000 yıl boyunca kapalı mod'a geçirdiğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | مازلنا لا نعرف ما الذى وضع هذه الخُنفساء فى وضع الإيقاف لمدة أربعة ألاف سنة. |
| Durduma gücünü de üçe katladım. | Open Subtitles | وقمت بمضاعفة قوة الإيقاف ثلاث مرات. |
| Bu bellekte yok etme kodu var. | Open Subtitles | هذه الذاكرة تحتوي على رمز الإيقاف |