| Sanırım ne zaman karşılaşsak sana sadece Kötü haber veriyorum. | Open Subtitles | يبدو أنه كلما تقابلنا لا يكون لدي الا الاخبار السيئة |
| Sanırım ne zaman karşılaşsak sana sadece Kötü haber veriyorum. | Open Subtitles | يبدو أنه كلما تقابلنا لا يكون لدي الا الاخبار السيئة |
| Buradan ne kadar Kötü haber geçtiği hiç belli olmuyor. | Open Subtitles | لن تعرف ابدا كمية الاخبار السيئة التى مرت من هنا |
| Şimdi, özellikle Oxford'a dışarıdan gelenler için bazı kötü haberlerim var. | TED | الان، احمل لكم بعض الاخبار السيئة بطريقة ما تحديدا لمن حضروا لمدينة اوكسفورد من الخارج |
| Eee.. İyi ve kötü haberlerim var. | Open Subtitles | حسنا، لدي بعض الاخبار الجيدة وبعض الاخبار السيئة. |
| Bay Corleone kötü haberleri anında duymak ister. | Open Subtitles | مستر كورليونى رجل يصر على سماع الاخبار السيئة بسرعة |
| Sen onları boşver. Kötü haberi söyle dostum. | Open Subtitles | اللعنة علي هذا فلتتخلي عن الاخبار السيئة |
| Kötü haber veren kişi ben olmak istemem ama boşa kürek çekiyorsun. | Open Subtitles | اكره ان اكون من يخبرك الاخبار السيئة لكن انت تلاحق ما سيقضى عليك |
| Kötü haber; bana çatmak gibi bir niyetin varsa şansın yok bayan. | Open Subtitles | الاخبار السيئة هي إن كنت غاضبة مني فأنت غير محظوظة سيدتي |
| Hiç şüphesiz bu bir ikilem. Kötü haber... | Open Subtitles | إنها ورطة، لا شك في ذلك أما الاخبار السيئة فهي |
| Kötü haber; çetin hava koşulları olan bir uyduda. | Open Subtitles | الاخبار السيئة انها .. واقعة بقمر به ظروف بيئية قاسية |
| Kötü haber ise bu planı tamamlayamadı, ve bizim acil olarak birşey yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | الاخبار السيئة انها لم تكمل و نحن يجب ان نفعل شيئا |
| Permiyen çağında hayatta kalmak için çok iyi adapte olmak zorundaydı, ki bu bizim için Kötü haber. | Open Subtitles | لكي يعيش في الماضي, فلابد ان يكيف نفسه , وهذه هي الاخبار السيئة |
| Kötü haber bir süre etkili oluyor, sonra hayatına devam ediyorsun. | Open Subtitles | الاخبار السيئة توقفنا لفترة لكن بعدها نستمر |
| kötü haberlerim var. İçeri girebilir miyim? | Open Subtitles | لدي بعض الاخبار السيئة هل يمكنني الدخول؟ |
| kötü haberlerim var, korkarım. Sana iş teklif edemiyoruz. | Open Subtitles | الاخبار السيئة انه لا يمكن تقديم وظيفة لك |
| Ben çok üzgünüm.... Size kötü haberlerim var. | Open Subtitles | انا آسفه يا رفاق , لدي بعض الاخبار السيئة |
| Aslında laflamaya başlamadan önce baban hakkında vereceğim çok kötü haberlerim var. | Open Subtitles | في الحقيقة قبل ان نبدأ بالدردشة يجب علي ان اخبرك ببعض الاخبار السيئة عن والدك |
| kötü haberleri duyana kadar. Fiyat iki katına çıkmış ve yarım parçadan daha fazlasını alamıyormuşsun. | Open Subtitles | حتى اسمع الاخبار السيئة السعر مضاعف يجب ان تستلم الكمية |
| Kişisel olarak bir kişiyle yüzleşerek küçük düşmektense, kötü haberleri telesekreterden duymayı tercih ederim. | Open Subtitles | ؟ كلا شخصيا, اود الاستماع الى الاخبار السيئة من جهاز تسجيل المكالمات عوضا عن المواجهة وجها لوجه |
| Yarın Kötü haberi onlara söylersin. | Open Subtitles | تعال غداً و يمكنك ان تنقل الاخبار السيئة لهم |
| Ama son zamanlarda, Seattle'dan sadece kötü haberler alıyoruz. | Open Subtitles | ولكن في الآونة الأخيرة يبدو أن لدينا لا شيء غير الاخبار السيئة القادمة من سياتل |
| Maalesef birkaç kötü haberim var. | Open Subtitles | اخشى ان لدي بعض الاخبار السيئة |
| Görünüşe göre kötü haberlerimiz var. | Open Subtitles | اذن انه يبدوان لدينا بعض الاخبار السيئة على شكل التغيير. |