| Rahatsız ettiğim için üzgünüm, efendim, fakat ateş açıldığı ihbarını aldık. | Open Subtitles | اسفة على الازعاج سيدي لكن هناك تحذير عن سماع طلقات نارية |
| Babamız asabi bir adamdı Cumartesi sabahları Rahatsız edilmeye tahammülü yoktu. | TED | والدنا كان رجلا عصبيا، شخص لا يتعامل بلطف مع الازعاج في صباحات يوم السبت. |
| Sizi Rahatsız ettigim için üzgünüm fakat bilmek isterseniz bugünkü Hatton Garden soygunu bay George Thomason tarafından yapıldı. | Open Subtitles | اسف على الازعاج لكن لابما تحب ان تعرف ان سرقه حديقه هاتون اليوم قام بها السيد جورج تومسون |
| Hem gürültü hem müzik. Sanırım bütün gün uyurum. | Open Subtitles | الكثير من الازعاج والموسيقى أعنقد بأنني سأنام اليوم بأكمله |
| rahatsızlık için çok özür dilerim. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum, Bay Toad. | Open Subtitles | اسف جدا على هذا الازعاج اسف , رجاء اود مقابلتك سيد تود. |
| Bir ses çıkarır ya da kimsenin yapmadığı bir şey yaparım. | Open Subtitles | أقوم بعمل الازعاج أو أفعل شئ لم يقوم به شخص من قبل |
| - Sana da zahmet verdim. - Böyle bir günde hiçbir şey zahmet sayılmaz. | Open Subtitles | لقد سببت لك الازعاج بهذه الطريقه لايوجد مشاكل |
| Rahatsız ettiğimiz için üzgünüm ama özrümüzü kabul etmeni kabul edemeyiz. | Open Subtitles | آسفون على الازعاج لكننا لم نستطع تقبل تقبلك لاعتذارنا |
| Carla, selam. Ben Josh. Yine Rahatsız ettim. | Open Subtitles | كالا أنا جوش أسف على الازعاج هل تيفاني موجودة؟ |
| Sizi Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama benimle aşağı gelir misiniz? | Open Subtitles | آسف على الازعاج ولكن هل يمكنك الخروج لدقيقة؟ |
| Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ben polisim ve... | Open Subtitles | اعذرنى على الازعاج.ولكنى شرطى ويجب ان ما اسمك؟ |
| ve krallık büyüklükte "Rahatsız etmeyin" işareti. | Open Subtitles | هو سرير كبير ولوحة اكبر مكتوب عليها ممنوع الازعاج |
| Hayır, böyle bir şey yapabilecek tek Rahatsız arkadaşım sensin. | Open Subtitles | لا , انت صديقي الوحيد في الازعاج الذي يعمل شيء مثل ذلك |
| Biliyorum. Bazen öyle oluyorum işte. Seni Rahatsız ettiysem üzgünüm. | Open Subtitles | اعلم ، ابدو هكذا أحياناً أنا آسفة حقاً إن سببت لك الازعاج |
| gürültü için özür dilerim. Neredeyse bitirdim. Hiçbir şey duymadım | Open Subtitles | ـ أنا آسفة على هذا الازعاج ـ لقد قاربت على الانتهاء ـ أنا لم أسمع شيئاً |
| Bilemiyorum artık sadece kuru gürültü gibi geliyor. | Open Subtitles | نعم , لا أعرف يبدو أنه نوعا ما يعجبني الازعاج الان |
| Bilemiyorum artık sadece kuru gürültü gibi geliyor. | Open Subtitles | لا أعرف يبدو أنه نوعا ما يعجبني الازعاج الان |
| Verdiğimiz rahatsızlık için özür dilerim. | Open Subtitles | اني اعتذر على الازعاج لن ياخذ هذا وقتاَ طويلاَ |
| Tamam, biraz dengesizleştiğim doğru ama amansız bir fiziksel rahatsızlık insanı bu hâle getirir. | Open Subtitles | نعم أصبح مزاجية قليلا لكن الازعاج الجسدي المستمر سيتسبب بذلك للمرء |
| Demek istediğim sende kabul ediyorsunki baban çok ses yapıyor... | Open Subtitles | أعنى أنك يجب أن تعترف أن والدك يسبب الكثير من الازعاج... |
| Ve zahmet etme. Açılmaz. Ithaca Kilit Şirketi. | Open Subtitles | لا تقم بأثارة الازعاج انه أمر غير قابل للتقرير |
| İki tane sınıf öğretmenine sahip olmak iki kat daha fazla dırdır demek. | Open Subtitles | وجود اثنان من المدرسين يعني الحصول على ضعف الازعاج |
| gürültüyü, uykusuzluğu, zamansızlığı. Ne demek istediğimi anlıyorsun, yapma! | Open Subtitles | الازعاج, عدم النوم, وضياع الوقت أنتِ تعرفين ما أعنيه |