| Tek sorun ise, Tatil zamanı geldiğinde yine eve gitmek zorundasınız. | Open Subtitles | السبب الوحيد هو, إنك في الاعياد يجب عليك العودة الى المنزل. |
| Gazeteye göre, Tatil için evde olabilirlermiş. | Open Subtitles | طبقا للمكتوب , سيذهبوا للمنزل لقضاء الاعياد |
| Bize bu Tatil döneminde ne kadar şanslı olduğumuzu unutturma. | Open Subtitles | و نرجو ان ترعانا خلال موسم الاعياد هذا لكي لا ننسى ابدا كم نحن محظوظون |
| Ne mükemmel bir fikir Bu Noel çok eğlenceli. | Open Subtitles | يا لها من فكره رائعه هذه اصوات الاعياد المرحه |
| Jimmy'nin küçük bayramları kutlamasına izin vermediğin için Hope'un da diğer çocuklarda olan şeyleri alabilmesi için üzerinde baskı hissetti. | Open Subtitles | عندما جعلتي جيمي يوقف من الاحتفال بجميع الاعياد شعر بالضغط من اجل توفير الاغراض لهوب |
| Belki de tek kişilik yemek tarifleri ya da tatillerde yalnız kalma yolları hakkında kitaplar üstünde çalışsam daha iyi olur. | Open Subtitles | رغم انه من المناسب ان أكتب عن كيف تعدين طبخة لشخص واحد أو كيف تقضين الاعياد وحدك |
| Tatili ailenle birlikte geçiremediğin konusunda iyi olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك بخير لعدم قضاء الاعياد مع عائلتك؟ |
| Mesela; sınıf toplantıları, doğum günü ya da Tatil kutlamaları, düğünler ya da uzun araba seyahatleri? | Open Subtitles | كحفلات لم الشمل اعياد الميلاد, او الاعياد الرسمية حفلات الزواج |
| Tatil zamanları dökme demir tavalarımız kapış kapış gidiyor yalnız. Öyledir. | Open Subtitles | ولا تنسـى ايام الاعياد لانه يكثر الطلب على القدور الكبيرة لشوي الدجاج التركي |
| Max, sanki Tatil konusunda depresyona girmemi ister gibisin. | Open Subtitles | ماكس ، أشعر انك تريدين مني ان اكون مكتئبة حول الاعياد |
| Her ne kadar Yılbaşı'nı kutlamasam da Tatil sezonunu seviyorum sen ve Tony bir araya geldiğiniz için sevindim. | Open Subtitles | على الرغم من أنى لا أحتفل بالكريسماس الا أنى أحب موسم الاعياد للغايه و أنا سعيده أنك وطونى |
| Meşhur Live Oak Yolu. Tatil sırasında, Austin'deki en ünlü sokağızdır. | Open Subtitles | خلال عطلة الاعياد ، نحن الشارع الأكثر شهرة في أوستن. |
| Sürekli aynı restorana giden ve sadece ulusal Tatil günlerinde sevişen bir çift olmayız, değil mi? | Open Subtitles | نحن لن نصبح احد هؤلاء الازواج الذين يذهبون الى نفس المطاعم و يمارسوا الجنس فى الاعياد القومية ؟ |
| Tatil için bir ayıya ihtiyaçları olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقال بانهم يحتاجون الى دب في اعلان الاعياد |
| Ne mükemmel bir fikir Bu Noel çok eğlenceli. | Open Subtitles | يا لها من فكره رائعه هذه اصوات الاعياد المرحه |
| bayramları seviyorum. Çeviri: Hiro | Open Subtitles | كم احب الاعياد تبدون رائعين ياشباب |
| Küçük bayramları kutlamamak senin seçimini olduğu için sen de baskıda hissettin. | Open Subtitles | بكل الاعياد الضغط وصلك انت ايضا |
| bayramları geçirebileceğin özel birisi olmadığı için üzgünüm George | Open Subtitles | اعتذر عن عدم وجود شخص مميز ليشاركك فرحة الاعياد يا(جورج) ماذا؟ |
| tatillerde bile böyle yemek yemiyoruz! | Open Subtitles | نحن حتى لا نملك هذا النوع من الطعام فى الاعياد |
| Ama tatillerde burada tek başına kalacaksın. | Open Subtitles | لا, ولكن أنت ستكون هنا بمفردك خلال فترة الاعياد |
| Saç fileni taktığından beri Cinli sekerleme emip durdun. tatillerde yapıyorum be. | Open Subtitles | انت تتجرعين الكحول منذ الساعة السادسة عندما غضبت من شبكة الشعر انها الاعياد اغربي عن وجهي |
| - Bak Buldog. Oğlum Frederick yarın buraya geliyor. Tatili benimle geçirecek. | Open Subtitles | بولدوغ,ان ولدي فريدريك قادم ليمضي فترة الاعياد معي |