| Doğal seçilim, popülasyon ve türleri kabaca tanımlı sınırlar içinde tutuyor. | TED | عادةً ما يُبقي الانتقاء الطبيعي على السكان والفصائل ضمن حدود معينة. |
| Ve doğal seçilim tarafından tasarlandı-- Milyonlarca yıl süren doğal seçilim süreciyle. | TED | وقد تم تصميمها عن طرق الانتقاء الطبيعي، عملية الانتقاء الطبيعي، خلال ملايين السنين. |
| Onlar iki güçlü evrimsel güç tarafından şekillendirildi: doğal seleksiyon: hayatta kalma mücadelesi ve cinsel seleksiyon: çoğalma imkanı için mücadele. | TED | لقد تشكلت اليراعات من خلال قوتين نشوئيتين: الانتقاء الطبيعي النضال من أجل البقاء والانتقاء الجنسي، |
| Şimdi cinsel seleksiyon tarafından yönlendirilen bazı yetişkin ateş böcekleri -bu gururlu erkek gibi- kur yapmayı yepyeni bir seviyeye çıkartarak karanlıkta parlayan yeni bir fener geliştirdi. | TED | فبتحفيزِ من الانتقاء الجنسي الآن، بعض اليراعات البالغة مثل هذا الذكر المتباهي طوّر مشكاة براقة جديدة تضيء في الظلام التي تنتقل بالتودد والمغازلة إلى مستوى جديد كليًّا. |
| Herzaman böyle tat konusunda seçici miydin? | Open Subtitles | قل لي, هل كنت دائما بهذا الانتقاء فيما يتعلق بالمذاق؟ |
| Kürtaj ile evlilik arasında Seçim yapmak zorunda kalsan, hangisini seçersin? | Open Subtitles | اذا كان عليك الانتقاء بين الاجهاض و الزواج ، ماذا تنتقى ؟ |
| Doğal seçilim sürecinin keşfettiği tasarımlar inanılmaz derecede dâhice. | TED | التصاميم الناتجة من عمليات الانتقاء الطبيعي في منتهى الذكاء، في منتهى الذكاء لدرجة عدم التصديق |
| Kadınlar, seçilim sürecini sağ salim atlatan spermlerin kontrolünü eline alıyor. | Open Subtitles | النساء يملكن السلطة على تلك الحيوانات المنوية القليلة التي تنجو من عملية الانتقاء. |
| İnsanlar Doğal seçilim teorisini de dinlemek istememişlerdi. | Open Subtitles | هُنّ المتفوقات جنسياً. ولا حتى يريد الناس أنْ يسمعوا عن نظرية الانتقاء الطبيعي |
| Yapay seçilim kurdu çobana yabani otları da buğday ve mısıra çevirdi. | Open Subtitles | الانتقاء الاصطناعي حول الذئب إلى راعي قطيع و الأعشاب البرية إلى قمح و ذرة |
| Doğal seçilim bizlere beynimizin bu yolla işlem yapmasını öğretti. | Open Subtitles | وسوف تكون أيامه معدودة. الانتقاء الطبيعي وجه تطوير ادمغتنا |
| Eğer yapay seçilim böyle kökten değişiklikleri yalnızca 10-15 bin yıl içinde gerçekleştirebiliyorsa doğal seçilim milyarlarca yılda neler yapabilir? | Open Subtitles | إذا كان الانتقاء الاصطناعي قادر على عمل هذا التغييرات العميقة في 10 أو 20 ألف سنة فقط. فمالذي يستطيع الانتقاء الطبيعي عمله |
| Evet, vampir ateş böceği, doğal seleksiyon sayesinde size getirildi. | TED | فاليراعة مصاصة الدماء أنتجها الانتقاء الطبيعي. |
| Evrim biyologları bir şeyin tasarımından bahsederlerken aslında demek istedikleri "doğal seleksiyon" aracılığıyla oluşan tasarımdır. | TED | و عندما يتحدث علماء الأحياء التطوريين عن تصميم فهم يقصدون التصميم عن طريق الانتقاء الطبيعى |
| Durum bu olduğunda, evrim teorisine göre doğal seleksiyon daha sömürücü, daha saldırgan organizmaların lehine çalışır. | TED | و عندما تجد هذا, ستخبرنا النظرية التطورية أن الانتقاء الطبيعى سوف يحفز الجراثيم الأكثر استغلالاً و الأكثر شراسة |
| Geçen hafta seçici kurula bir kopya yolladım. | Open Subtitles | أرسلت نسخة للجنة الانتقاء الأسبوع المنصرم |
| Kar amacı gütmeyenler seçici olamıyor. | Open Subtitles | المنظمات الغير ربحية لا تستطيع الانتقاء |
| Bu kadar seçici olma. | Open Subtitles | لا تكونى حريصة فى الانتقاء |
| Bisikletli aptallar. Birbirlerini öldürüyorlar. Doğal Seçim diye buna denir. | Open Subtitles | أغبياء يركبون الدراجات ويقتلون أنفسهم، إنها عمليّة الانتقاء الطبيعي |
| Sence bu evrim ya da doğal Seçim, en büyük sağlık tehdidi kanserle işbirliği yapıp genetik yapı haline gelmiş midir? | Open Subtitles | أعني, ألا يبدو الامر منطقيا أن- - أن التطور, او الانتقاء الطبيعي, يمكن أن يوحد السرطان, أكبر تهديد صحي, بتركيبنا الجيني؟ |
| Son toplamadan önce burası bir madendi. | Open Subtitles | معا؟ كان هذا قسما من منجم قبل عملية الانتقاء الأخيرة. |