| En fazla Buzdolabı kartı olabilir. - Buna ne dersiniz? | Open Subtitles | يمكن ان تكون على البراد فقط اوه وماذا عن هذه |
| Buzdolabı bozuldu bu yüzden de her şeyi yemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | البراد معطّل فاضطررت إلى تناول كل ما فيه |
| Bütün gece buzdolabında kalır ve sabah pişirilir. | Open Subtitles | و نضعها في البراد طوال الليل و من ثم نقوم بخبزها في الصباح |
| Ben buzdolabını açacağım, sen de ışıkları söndür. | Open Subtitles | رح افتح البراد و انت طفي الضواوي لاني الخفاش بينجذب للضو |
| Evet. Vesikalıklarımı buzdolabına yapıştırırlar. | Open Subtitles | نعم ، انهم يعطّلون كل ما اقدح النار على البراد |
| Ama seni Buzdolabının önünde, vücuduna oturan ipek bir elbiseyle gördüğümde, | Open Subtitles | عندما رئيتك واقفه بجانب البراد مع هاذا اللباس الحريري الرائع ..سأقول |
| Diyorum ki, Kitty geri gelip babamın olmadığını farkettiğinde yapacağı ilk şey soğutucuyu kontrol etmek, delil yerinde mi bakmak olacak. | Open Subtitles | أقصد, عندما تعود (كيتي) وتلحظ غياب أبي أول شيء ستفعله هو ان تتفقد البراد ترى لو كان ما زالت الأدلة بداخله |
| Ancak 9/11'den sonra El-Barad, Salfist çevrelerdeki etkisini kaybetti. | Open Subtitles | لكن بعد أحداث 9/11 البراد ) فقد تأثيره في الدوائر السلفية ) |
| - Evet. Buzdolabı bozuldu ve etler bozuldu. | Open Subtitles | أجل, لن تصدقي ما جرى, البراد توقف عن العمل و كل اللحم تعفن. |
| Buzdolabı falan bilmiyorum ben. Dediğim gibi içeri girmedim. | Open Subtitles | لا أعرف شيئاً عن البراد كما سبق وقلت لم أدخل الشقّة |
| Montreal'e hoş geldin! Buzdolabı dolu. | Open Subtitles | مرحباً بك في مونتريال البراد مليئ بالطعام |
| buzdolabında iki tane daha var. | Open Subtitles | هناك إثنان أخريان في البراد يحتجن التسخين |
| Tamam, buzdolabında bir tane limon var. Bir. | Open Subtitles | حسناً انت تمتلك ليمونه واحد في البراد واحـــدة |
| buzdolabını geri tak. Seninle birlikte gidiyor sanmıştım. | Open Subtitles | ضع هذا البراد هناك، فلقد ظننت أنه ذاهب معك |
| ilaçlarını götürür, buzdolabını doldururdum. | Open Subtitles | أذهب لهناك و أتأكد أن فواتيرها تم دفعها و أحضر دواءها و أقوم بتعبئة البراد |
| Şimdi müsadenle Quinoa salatamı buzdolabına koyacağım. | Open Subtitles | الأن لو عذرتني يجب ان أضع سلطة الكينو في البراد |
| Bir kopya odana bıraktım, bir de buzdolabına. | Open Subtitles | لقد تركت نسخة في غرفتك وواحدة أخرى على البراد |
| Buzdolabının üzerinde çocuk kilidi olan dolapları açan bir magnet vardı. | Open Subtitles | هناك مغناطيس على البراد انهم يستخدمونه لفتح الخزائن المقفلة لأجل الاطفال |
| En azından bir soğutucuyu açmaktan korkmuyorum. | Open Subtitles | على الأقل لم أكن خائفاً من فتح البراد |
| Buluşacağı adam El-Barad da şu anda Şam'da zaten. | Open Subtitles | البراد )، الرجل الذي كان متوقع ) " أن تقابله، حالياً في " دمشق |
| dolaba koyacağım yeri orası tüm bunları toptancıdan aldım normal satıcı yüksek fiyattan vermeye çalıştı havucun kilosuna 30 rubiyeh dedi | Open Subtitles | سأضعها في البراد إنه مكانها إبتعت كل هذا من متجر البيع بالجملة |
| Orta kalite şaraptan hoşlanır mısın? Annem şarabı Buzlukta saklamayı sever .ve üç ay sonra hâlâ aynı şişeyi içiyor oluruz. | Open Subtitles | ما أراه أن أمي تحب أن تحتفظ بالنبيذ في البراد حتى يمكن شربه بعد ثلاثة أشهر |
| Susarsan eğer, mavi Soğutucuda gazoz var, tamam mı canım? | Open Subtitles | إن عطشت هناك صودا، في البراد الأزرق، حسنا حبيبي؟ |
| Jasper, Soğutucuya dokunan tek kişi. | Open Subtitles | جاسبر هو الوحيد الذي يلمس البراد |
| Soğutucunun kapısına da motor yağıyla "Geldiğiniz yere dönün" yazmışlar. | Open Subtitles | ثم كتبوا "عودوا إلى دياركم" بزيت محرك على باب البراد |
| Eti dolaba mı koyayım yoksa dondurucuya mı? | Open Subtitles | هل تريدين أن أضع اللحم المقدد في الثلاجة أم البراد ؟ |
| Ölü kurbanları soğutuculara koymuşlar. | Open Subtitles | وضعوا الضحيتين في البراد. |