| Sana buğday çimeni ve sığır eti kolajeni içeceği hazırladım. | Open Subtitles | لقد صنعت مشروب من عشب القمح وبعض بروتينات اللحم البقري |
| Sonunda sığır eti yiyeceğim. Bilirsin çok düşkünüm. | Open Subtitles | \ سينتهي بي وانا اكل اللحم البقري تعرفين اني مولع به |
| Florida eyaleti ve ülkenin büyük kısmında sütlere çoğunlukla sığır büyüme hormonunun karıştırıldığının ortaya çıkarılmasıydı. | Open Subtitles | في ولاية فلوريدا وفي كافة أنحاء البلاد تم الغشّ بتأثيرات هورمون النمو البقري |
| Kanada Sağlık'taki bilim adamları dikkatle incelediler sığır büyüme hormonunu ve Amerikan Besin ve İlaç İdaresinin vardığından çok farklı sonuçlara vardılar. | Open Subtitles | العلماء بالصحة الكندية تطلعوا بحذر شديد في هورمون النمو البقري وتوصلوا لنتائج مختلفة جدا |
| Kesilmeleri falan. Klasik iki katlı. Üstte iki ekmek arasında yüzde yüz dana burger. | Open Subtitles | الكلاسيكي من طابقين مع لمسة من اللحم البقري الصافي في منتصف الكيزر |
| Sofrada inek eti görürse, midesindekileri çıkarıverir. | Open Subtitles | وسيستفرغ بالتأكيد لو كان هناك قطعة من اللحم البقري بالجوار |
| Evet, sığır kalbi yüzünden altı sene yaşlanan sen değilsin ki. | Open Subtitles | نعم ، لكنك على الأقل لاتزداد ست سنوات لك سنة فعلية ، بسبب قلبك البقري |
| Hem sığır yüz bakımı yaptıran hem de çatı katına VIP giriş hakkı olan tek otel konuğu sensin. | Open Subtitles | كنت ضيفة الفندق الوحيدة التي لديها مسحوق الوجه البقري ووصول كبار الشخصيات لمحفل السطح |
| Etlerle aram hep iyi olmuştur zaten. Sosis, sığır eti, domuz eti. | Open Subtitles | أتعامل مع اللحوم طيلة الوقت النقانق, اللحم البقري, لحم الخنزير المذبوح |
| sığır eti bende, balık bende, tavşan bende. | Open Subtitles | لديّ اللحم البقري, و لديّ السمك و لديّ الأرنب |
| Sürekli etlerle iç içeyim. Sosis, sığır eti, domuz kesme. | Open Subtitles | أتعامل مع اللحوم طيلة الوقت النقانق, اللحم البقري, لحم الخنزير المذبوح |
| Domuz eti salatası ve ızgarada pişmiş sığır eti nasıldı? | Open Subtitles | وماذا عن الاطعمة الاخرى كـ اللحم البقري المشوي وسلطة لحم الخنزير؟ |
| Soslu et, krema ve bira iri parçalar halinde sıcak, sulu, kanlı, yağlı domuz ve sığır eti. | Open Subtitles | واللحم والمرق والكريم والبيرة ولحم الخنزير واللحم البقري والدسم واللحم الأحمر الكبير المليء بالحرارة والرطب |
| Biraz daha kızarmış sığır eti var. | Open Subtitles | . مازال هناك المزيد من اللحم البقري المشوي |
| Her iki odacığı çıkartacağım ve sığır kalbinden yeni odaları inşa edeceğim. | Open Subtitles | سأستأصل كلا الاذينين و ابني اخرى جديدة خارج التامور البقري |
| Kore'nin A kalite sığır eti onları mest etti. | Open Subtitles | بأن تكون مأسورآ بطعم اللحم البقري الكوري اللذيذ |
| Yani, eğer hâlâ hayattaysa, sığır kılı ve vadi humması onu eve geri getiremez. | Open Subtitles | إذاً ،إذا كانت على قيد الحياة، الشعر البقري و حمى الوادى لن تُرجعها إلى منزلها. |
| 70 km karelik bir çöl ve elimizdeki tek şey sığır kılı ve alçı. | Open Subtitles | لدينا 40 ميلا مربعا من الصحراء وهذا كل ما لدينا. الشعر البقري والجبس. |
| Biraz sığır etimiz, su paketlerimiz lütfen fişekleri bırakın. | Open Subtitles | لدينا بعض اللحم البقري المجهز ، و حزم من الماء . لكن رجاء اتركوا الشعلات الضوئية |
| dana eti değil bunlar! İnsan! Doublemeat Karışık, insan etinden! | Open Subtitles | إنه ليس اللم البقري , إنه بشر و مزيج اللحم المزدوج هو الناس |
| Bi' bardak inek sütü bitirmiştim. | Open Subtitles | أجل و الآن أنهيت كوب من الحليب البقري |
| Git de kurutulmuş et al. | Open Subtitles | اذهب واشتري بعضاً من اللحم البقري المقدد |