| Öyle veya böyle. plütonyum bombası, 20.000 tonluk TNT'ye eşdeğer bir şiddetle patladı. | Open Subtitles | قنبلة البلوتونيوم أنفجرت بقوة تعادل T.N.T أنفجار عشرون ألف طن من مادة الـ |
| Tabii, plütonyum'u herhangi bir dükkana girip satın almıyorsun. | Open Subtitles | إنك لا تذهب إلى المتجر لتبتاع بعض البلوتونيوم. |
| plütonyum'u aldım ve onlara içi tilt makinesi parçaları ile dolu bir bomba verdim. | Open Subtitles | أخذت البلوتونيوم و أعطيتهم قنبلة مليئة بالكرات الصغيرة. |
| Yine de dünyanın en tehlikeli teröristinin elinde 6 kilo silah-sınıfı plutonyum ile dolaşması pek de iyi olmaz. | Open Subtitles | لكن الاراهبي الاكبر في العالم يتجول الآن مع 6 كيلو من البلوتونيوم الصالح كسلاح لا يمكن أن يكون جيّد |
| Bu plütonyumu laboratuvara götürmemiz gerek. | Open Subtitles | لدينا وقت قصير للحصول على هذا البلوتونيوم إلى المختبر. |
| İşte bu. Ellerindeki silah-sınıfı plutonyumu denizaltının reaktörüne koyduklarında... | Open Subtitles | هذا هو، يضع البلوتونيوم في مفاعل تلك الغواصة |
| plütonyumun tabiatını değiştirmenin insanın kötü ruhunun tabiatını değiştirmekten kolay olduğunu söyledi. | TED | من الأسهل أن تفسد البلوتونيوم من أن تفصل روح شريرة من رجل |
| Doktor, bak. İhtiyacımız olan tek şey plütonyum. | Open Subtitles | دوك أنظر, كل ما نحتاج هو بعض البلوتونيوم. |
| Bugün evde bulunan eşyalarla plütonyum yapmayı öğreneceğiz. | Open Subtitles | اليوم نحن سنتعلم صنع البلوتونيوم عن طريق الأدوات المنزلية الشائعة. |
| Bu plütonyum, Savannah Nehri'ndeki DOE fabrikasından gelmiş. | Open Subtitles | هذا البلوتونيوم جاء من نبات الظبية في نهر السافانا |
| Teknik olarak içindeki plütonyum bana lazım. | Open Subtitles | .. تقنيا , احتاج الي البلوتونيوم الداخلي |
| Teknik olarak içindeki plütonyum bana lazım. | Open Subtitles | .. تقنيا , احتاج الي البلوتونيوم الداخلي |
| plütonyum ve uranyum füzyonunun yan ürünüdür. | Open Subtitles | . حسناً، هو حاصل انشطار كل من البلوتونيوم أو اليورانيوم |
| Yarım küre plütonyum üzerinde kritik kütle deneyi yaparken kazara kendisine radyasyon verdi. | Open Subtitles | تعرض للإشعاع عرضا... ... أثناء إجراء اختبار كتلى على نصفى كرة من البلوتونيوم. |
| Amerika'nın Ümidi yüksek seviyede radyoaktif plütonyum yükü taşıyor. | Open Subtitles | مركبـة الأمـل الأمريكـي تحمل حمولة عالية من البلوتونيوم المشع |
| plütonyum yükü mü gönderdiniz uzaya? | Open Subtitles | هل أرسلت حمولة من البلوتونيوم إلى الفضاء؟ |
| Ne bekliyordun ki, bir çanta dolusu plütonyum mu? | Open Subtitles | ماذا تتوقعون حقيبة كاملة من البلوتونيوم ؟ |
| Patlama plutonyum hırsızlığını gizleyecek ve bunu bir terörist saldırısı olarak göstereceklerdi. | Open Subtitles | الإنفجار سيغطّي سرقة البلوتونيوم وهذا سيجعل بان الهجوم كان ارهابيا |
| Makinanın plutonyum çubuğu hazırlaması için en azından bir yarım saate ihtiyacım var. | Open Subtitles | سياخذ مني نصف ساعه لتنصيبه من اجل تشغيل البلوتونيوم |
| O zaman denizaltıdaki plütonyumu kullanarak Orm çalıştırmış olmalı. | Open Subtitles | ثم يجب أن يكون مكتب إدارة السجلات، باستخدام البلوتونيوم من الغواصة. |
| İçlerindeki plutonyumu çıkarttım. | Open Subtitles | سحبت البلوتونيوم من احدهم في الداخل |
| Tuz ovası vardır. Bu plütonyumun yarılanma ömrü 89 yıl. | Open Subtitles | هذه النوع من البلوتونيوم له نصف حياة من 89 سنة |
| Hatalarımızdan ders alıp plütonyuma yöneldiler. | Open Subtitles | لوس ألاموس؟ تعلموا من أخطائنا و ذهبوا مع البلوتونيوم |
| Senin amacın plutonyumun üssümüze getirilmesidir. | Open Subtitles | المطلوب منك ارجاع البلوتونيوم بسلام إلى قاعدتنا |
| Kristalden yapılmış, plütonyumdan değil. Bunun nasıl böyle bir şey yapabileceğini... | Open Subtitles | إنها من الكريستال و ليس البلوتونيوم لا أعرف كيف يمكن لها |
| Plüton'un merkezi, Bay Smith, plütonyum denen maddeden oluşur. | Open Subtitles | إن مركز بلوتو يا سيد سميث مصنوع من مادة تسمى البلوتونيوم |