| Hatta bahçedeki en büyük meşe ağacına Martha'yla isimlerinin baş harflerini bile kazımıştı. | Open Subtitles | حتى أنّه نقش أحرفهم الأولية على شجرة البلّوط الكبرى |
| meşe ağaçları genelde her sonbahar yoğun palamut üretir. | Open Subtitles | عادةً ما تنتج أشجار البلّوط محصول كثيف من ثمار الجـوز كلّ خريف |
| O yamaçların yüzeyi zehirli sarmaşık, meşe, sumak ve aletim kadar büyük dikenleri olan binlerce bitkiyle kaplı. | Open Subtitles | قاعدة تلك المنحدرات مغطاة باللبلاب السام , البلّوط وشجرة السُمّاق وآلاف النباتات بها نباتات شائكة بحجم قضيبي |
| Burayla Oak caddesi arasında en az 10 grup olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن هناك عشر مجموعات مختلفة من هُنا وحتى شارع البلّوط |
| Çok var ama. Bir sürü meşe palamudu topladım. | Open Subtitles | كلّا، ثمّة وفرة، إذ جمعت الكثير من جوز البلّوط. |
| Hayatımda yediğim en güzel pancarlı ve meşe palamutlu kurabiye. | Open Subtitles | هذا أطيب بسكويت صنيع الشمندر وجوز البلّوط أكلته قطّ. |
| Parıldayan o silahı buralarda gösterirsen ikimizi de meşe ağacında sallandırırlar. | Open Subtitles | واصل عرض هذا السلاح، وكلانا سنُشنَق على شجرة البلّوط. |
| Yatağının altındaki canavarlardan korktuğun zamanı ya da karanlıktan ya da o gıcırdayan yaşlı meşe ağacından? | Open Subtitles | أو الظلام، أو شجرة البلّوط الكبيرة ذات الصرير؟ |
| Portland'ın dışındaki fingirdek meşe değilse tabii. | Open Subtitles | ما لم تكن شجرة البلّوط العاهرة تلك "التي تقبع على طريق "بورلاند |
| Sadece diyorum ki ağacın gerçek türü Ukrayna'nın bu tarafında, meşe veya gürgen olmalı, ama bu çam ağaçları tamamiyle bölgesinden çıkmış. | Open Subtitles | أنا أقول فقط أنّ النوع الطبيعي الحقيقي للأشجار في هذا الجانب من "أوكرانيا" هي البلّوط أو النير، |
| Zehirli meşe diktim. | Open Subtitles | زرعتُ البلّوط السام |
| meşe palamudu ağacı mı şu? | Open Subtitles | هل البلّوط شجرة؟ |
| Ne, zehirli meşe ağacı gibi mi? | Open Subtitles | ربّما البلّوط السّام. |
| - O zaman Oak Caddesine kendi türünün yanına dön. | Open Subtitles | -فلتعد أدراجك إلى شارع البلّوط مع مجموعتك |