| Büyük pikniklere falan gidiyorlar, hamburger pişiriyorlar battaniyelerin üzerinde sevişiyorlar. | Open Subtitles | هم يخرجون في نزهات كبيرة، يعدّون البيرغر... يجلسون على بطانيات... |
| -Haydi gidip midemize bir hamburger indirelim. | Open Subtitles | ولكن الوقت مبكراً على الغداء دعنا نتناول البيرغر |
| Ben hamburger ve patates kızartması isteyeceğim. Eti az pişmiş olsun, lütfen. Ve bir Crown ve Kola. | Open Subtitles | سوف أختار البيرغر و البطاطا مع كولا مزدوجة |
| Bu hamburgeri o kadar sevdim ki, kıçımdan çıkmasın diye kıçımı dikmek istiyorum. | Open Subtitles | أحب هذا البيرغر كثيرا لدرجة اقفال أسفل ظهري عليه |
| Ben bu hamburgeri yemeğe çıkaracağım, sonra belki bir sinema, sonra da evime götüreceğim. | Open Subtitles | أريد أن أخذ هذا البيرغر للعشاء ثم لمشاهدة فيلم ما ثم أعيده إلى شقتي |
| Aşk yatağa girerken makyaj yapmak ve tuvaleti kullanmak için alt kattaki burger King'e gitmektir. | Open Subtitles | حتى وأنت نائمة الحب هو أن تتزيني في الفراش، والنزول إلى مطعم البيرغر لقضاء حاجتك، |
| O hamburgerciyi bulduğunuz anda gece gündüz fark etmez, beni arayın. | Open Subtitles | إن وجدت ذلك البيرغر فاتصل بي ليلا أو نهارا |
| Doldurulmuş hayvan dükkânı ve bir erotik kitapçı arasına sıkışmış, hayatınızda görebileceğiniz en küçük hamburger dükkânı. | Open Subtitles | أصغر محل لبيع شطائر البيرغر رأيته في حياتي محصور بين محل للتحنيط ومكتبة بثلاث طوابق |
| Geceleri "çık artık aklımdan hamburger" diye bağırararak uyanıyorum. | Open Subtitles | أستيقظ في الليل صارخا أخرج من رأسي، أيها البيرغر |
| Burası şehrin yukarısındaki aynı yeşil kapı ve "hamburger" tabelası olan yerden sonra örnek alınarak yapıldı. | Open Subtitles | هذا المكان أثث مثل ذلك الموجود أعلى المدينة بنفس الباب الأخضر وعلامة البيرغر |
| Bu hamburger için onun ölçülerinde minik çarşaflar alıp, ekmeğinin içine kıvrılmak, ve ısınıp orada ölmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الحصول على الشراشف الملائمة الصغيرة جدا الملائمة لهذا البيرغر أحصل على كل هذا الدفء وأموت هنا |
| O hamburgeri hamile bırakırsa, lezzetli hamburger bebeklerinde benim de haklarım olacak. | Open Subtitles | إن هو جعل هذا البيرغر حاملا ليس هذا ما أبحث عنه |
| En son çalıştığım iş hamburger ve patates kızartması sektöründeydi. | Open Subtitles | وظيفتي الاخيرة كانت حول البيرغر والبطاطا |
| Siz ise bir çölün ortasında hamburger dükkanı işletiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تدير كشك لبيع شطائر البيرغر في الصحراء |
| Özel Ajan Utah, bu iş arabaya hamburger servisi yapanlardan değil! | Open Subtitles | التحري الخاص (يوتاه) هذه ليست وظيفة لتقليب البيرغر على المستوى المحلي |
| Sanırım öyle bir düşünceye kapıldım ki, o hamburgeri bir kez daha yiyebilsem ve bir geceliğine daha o duyguları hissetsem bunu listemden çıkarabilecek ve büyüyecektim. | Open Subtitles | اعتقدت فقط أنه إن تناولت ذلك البيرغر مرة أخرى فقط وشعرت بنفس تلذة الأحاسيس لليلة أخرى فقط |
| Korkarım bu hamburgeri hamile bırakacağım. | Open Subtitles | أنا قلق من أنني سأجعل شطيرة البيرغر حاملا |
| Lily, bence hepimiz o hamburgeri yiyoruz zaten. | Open Subtitles | ليلي) أعتقد بأننا أكلنا جميعا هذا البيرغر) |
| - Burada burger yapıyor musunuz? | Open Subtitles | -ما مستوى البيرغر هنا؟ -لا أعرف، فأنا لا آكل اللحوم |
| Biraz burger satalım! | Open Subtitles | نبيع بَعْض البيرغر |
| Sonunda bu hamburgerciyi bulduğumuza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق بأنني ساحصل أخيرا على ذلك البيرغر |