| O dönemdeki beyaz çocukların çoğu en azından sekizinci sınıfa kadar eğitim alırlardı. | Open Subtitles | معظم الأولاد البيض في هذه الأيام يصلون على الاقل إلى الصف الثامن التعليم |
| Biri şu beyaz kıza yardım etsin. Patates salatasına yumurta kabuğu kaçırıyor. | Open Subtitles | ليساعد أحدكم تلك الفتاة البيضاء إنها تسقط قشور البيض في سلطة البطاطا |
| Plastik patlayıcı, Güney Dakota'da beyaz ağırlıklı bir grup tarafından kullanılmış. | Open Subtitles | المتفجرات البلاستيكية المستخدمة من قبل مجموعة سيادة البيض في جنوب داكوتا |
| Cadılar bayramında neden çantanda yumurta taşıdığını bilmek çok isterim. | Open Subtitles | أود سماع أسبابك في وضع البيض في حقيبتك في الهالويين |
| - Karısının doğum günü için yumurtayı ona... | Open Subtitles | يريد اهداءها البيض في عيد ميلادها - سيحظى بذلك - |
| Amerika'da siyahlarla beyazların birlikte dans edebildikleri tek yer. | Open Subtitles | المكان الوحيد في الولايات المتحدة الذي يرقص فيه السود و البيض في سلام |
| İlk prova döneminin başlarında beyaz sanatçılarımızdan birisinin ırkçılık günlerinde Güney Afrika polis kuvvetleri üyesi olduğu ortaya çıkmıştı. | TED | وظهر في وقت مبكر من فترة تجارب الاداء بأن احد هؤلاء الفنانين البيض في منصبه السابق كان عضوا في قوى شرطة جنوب افريقيا |
| Charlotte'te beyaz Cumhuriyetçi kadınlardan biri elinde kocaman kola bardağıyla uyanık kalmaya çalışan bir garsondu. | TED | نادلة من الجمهوريين البيض في تشارلوت صارعت من أجل البقاء مستيقظة وبيدها صودا. |
| Bir noktada halisünojenler bitiyor ve bir sürü zengin beyaz erkekle kalakalıyorsunuz, hem de çölün ortasında. | TED | في مرحلة ما، تنفد المهلوسات، وأنت عالق مع مجموعة من الرجال الأثرياء البيض في غبار الصحراء. |
| Boxerlar her yerdeler, beyaz adamları ve misyonerleri öldürüyorlar. | Open Subtitles | الملاكمون في كل مكان يقتلون رجال البيض في كل مكان خصوصا المبشرين |
| Güney Afrikalı beyaz dostların seni bu halde görseler... | Open Subtitles | اذا كان أصدقائك البيض في جنوب أفريقيا يستطيعون أن يروك الآن |
| O günlerde gerçekten beyaz olmayanlar tedavi edilmezdi. | Open Subtitles | و هذه حقاً لم تكن طريقةً يلكي تعامل بها البيض في تلك الأيام |
| Loretta'nın beyaz edebiyatını eve sokmaması ne kötü. | Open Subtitles | للأسف زوجتي لا تسمح بأدب البيض في منزلنا |
| Ben ne yapıyorum? Hep, yerde yumurta var mı, diye bakarım! | Open Subtitles | ماذا يجب ان افعل ابحث عن البيض في الارضيه؟ |
| Ayrıca yumurta beyazıyla karıştırılmış süt verdim. Çayını bitirmemişsin. Soğumuştur. | Open Subtitles | اعتدت ان اهرس له صفار البيض في الحليب لم تنهي الشاي ، سيبرد شكراً لك |
| Son parazit, kraliçe böcek yoluyla yerleştiriliyor, süper-ana, erkek böcek ile çiftleşiyor, ev sahibinin bedenine yumurta keseleri bırakıyor, ve hızla çoğalan büyüyen bir orduyu, beyin yıkayan böcekleri yönetiyorlar. | Open Subtitles | الأم الكبرى، التي تتزاوج مع ذكرها، وتضع حويصلات البيض في جسم المضيف، وتقود جيش ينمو بسرعة مضاعفة، حشرات غسيل الدماغ |
| - Karısının doğum günü için yumurtayı ona... | Open Subtitles | يريد اهداءها البيض في عيد ميلادها - سيحظى بذلك - |
| Silver Spring'deki beyazların eşkıyalar tarafından yönetilen yere gitmek istemediklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | يقول أن البيض في سيلفر سبرينغ لا يريدون الذهاب إلى مكان يديره رجل عصابات. |