| Ama Smith ve Grimes bizimle konuşmak istemediklerini açıkça göstermiş oldular. | Open Subtitles | لكن سميث و غرايمز وضحواً الأمر إنهم لا يريدون التحدث إلينا |
| Adam hapisten çıkmış ve bizimle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | لقد خرج من السجن للتو و يريد التحدث إلينا |
| bizimle konuşmak, polislerle konuşmaktan daha rahattır. | Open Subtitles | سيكون من الأفضل التحدث إلينا ، عنّ الشرطة. |
| bizimle konuşmaya başladı, ve başlamasının sebebi şüpheli bir evli çift arıyor olmasıydı. | Open Subtitles | لقد بدأ فى التحدث إلينا والسبب فى ذلك إنه كان يتطلع إلى زوجين غير مثيرين للشبهات |
| Ya bizimle konuşurlarsa? | Open Subtitles | -ماذا لو أن "الفورمكس" يتسطيعون التحدث إلينا |
| Senin bizimle konuşmak istediğin bir şey olup olmadığını merak ediyoruz. | Open Subtitles | إننا نتساءل إذا كنتِ تريدين التحدث إلينا. |
| Sanırım bu bey bizimle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا السيد يريد التحدث إلينا. |
| Sadece bizimle konuşmak istediğini. | Open Subtitles | فقط قالت أنها تريد التحدث إلينا |
| Kocanız bizimle konuşmak istediğinizi söyledi. | Open Subtitles | زوجك قال أنك تريدين التحدث إلينا |
| bizimle konuşmak istiyorsan, avukatımızı ara. | Open Subtitles | ،لو أردتم التحدث إلينا اتصلوا بمحامينا |
| bizimle konuşmak mı istedin? | Open Subtitles | هل أردت التحدث إلينا |
| Bize güvenebilirsin Vanessa. bizimle konuşmak istiyorsun. | Open Subtitles | "يمكنكِ الثقة بنا يا (فينسيا)، أنتِ ترغبين في التحدث إلينا" |
| Claier teyzen artık bizimle konuşmak istemiyor. | Open Subtitles | العمة "كلير" لا تريد التحدث إلينا |
| bizimle konuşmak istemezsen Güney Amerika'da planladığın maceralar ile ilgili birini arayabiliriz. | Open Subtitles | إن لم ترد التحدث إلينا سنخبر أحدهم بشأن المغامرات التي تخطط لها في (أمريكا الجنوبية) |
| Skye, bizimle konuşmak ister misin? | Open Subtitles | ( سكاى ) ... . هل تريدين التحدث إلينا ... |
| Bay Pierce, bizimle konuşmak istediniz. | Open Subtitles | لقد أردت التحدث إلينا (يا سيد (بيرس |
| -Ne gibi? Bilmiyorum. Hep bizimle konuşmaya, birşeyler göstermeye çalışırdı. | Open Subtitles | لا أدري ، لكنه كان يحاول التحدث إلينا ... دائماً ، ويعرض علينا أشياء ، ربما لم يكن يجب أن نكون |
| Fakat bir süre sonra bizimle konuşmaya başladılar ve gördük ki biz yürürken bizi izliyorlardı birkaç şeyden emin olmak istiyorlardı: birincisi, davranışlarımızda tutarlı olacaktık, yani oraya gitmeye devam edecektik ve ikincisi, oraya onları istismar etmek için gitmediğimizden emin olmak istiyorlardı. | TED | ولكنهم بدأوا في التحدث إلينا بعد فترة، وما إكتشفناه لاحقاً هو أنهم كانوا يراقبوننا في أثناء تجوالنا. وقد أرادوا التأكد من أمرين: أولاً، وهو أننا سنكون منتظمين في تصرفاتنا سنستمر في التجول في تلك المناطق، وثانياً، أرادوا التأكد أننا لم نتصرف كما فعلنا لكي نستغلهم. |
| Sanki bizimle konuşmaya korkuyor gibi. | Open Subtitles | كأنها خائفة من التحدث إلينا |
| Ya bizimle konuşurlarsa? | Open Subtitles | ماذا لو أن "الفورمكس" يسطتيعيون التحدث إلينا |