| Çiçeklere koku verdi, onları sanat eseri gibi yarattı. | Open Subtitles | لطفاء وأذكياء لذلك أعطانا عطر الأزهار، وجعل الأزهار مثل التحف الفنية |
| Birlikte sanat eseri satmaya da başladık. | Open Subtitles | ـ لقد أستمرينّا في بيع التحف الفنية معاً، إيضاً |
| İşte, sizin uluslararası sanat eseri hırsızınız Bay Cruz? | Open Subtitles | هذا هو لص التحف الفنية العالمي |
| sanat eserleri arıyorlar. Tarihi önemi olan parçaları korumak istiyorlar. | Open Subtitles | إنهما يبحثان عن التحف الفنية ، يريدان حماية القطع الأثرية |
| İşlediği suçlar arasında sahtecilik, mücevher alışverişi, çalıntı sanat eserleri. | Open Subtitles | عائدات جريمة من مبارزة التحف الفنية المسروقة |
| O... Babamın koleksiyonu için sanat eserleri satın alır. | Open Subtitles | تقوم بشراء التحف الفنية من أجل مجموعة والدي الفنية |
| Yapıları, heykelleri ve tabloları bulmak ve korumakla görevlendirildik. | Open Subtitles | مهمتنا إيجاد و حماية المباني و النصب التذكارية و التحف الفنية |
| Burada sanat eseri mi satıyorsun? | Open Subtitles | هل تبيع التحف الفنية المُزيفة هُنا؟ |
| Sahtekarlık sanat eseri dolandırıcılığı ve cinayete teşebbüs. Tamam, teşekkür ederim, Duke. Anladım. | Open Subtitles | لديه تهم إختلاس ، تزوير التحف الفنية ، وجناية الإعتداء (حسناً، شكرالك ،( دوك. |
| Amsterdam, Varşova ve Paris'ten sanat eserleri çaldığını zaten biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم أنه يسرق التحف الفنية من أمستردام و وارسو و باريس |
| Çok nadir bulunan sanat eserleri için dünyanın en ücra köşelerindeki keşifleri finanse etti | Open Subtitles | مول البعثات {\pos(195,225)} إلى أكبر المناطق عزلة على وجه الأرض {\pos(195,225)} للبحث عن أندر التحف الفنية |
| Çalıntı tabloları falan görmedim Sadece seyircinin kalbini çalıverdim | Open Subtitles | لم أر التحف الفنية المفقودة سرقت قلوب الجمهور فقط |