| Bu fonların kullanım kaynaklarını kontrol etmeli ve inanç temelli organizasyonlarda aşırılıkları önlemeliyiz. | TED | علينا التحقق من مصادر استخدام هذه الأموال وضبط التجاوزات من قبل مؤسـساتنا الدينية. |
| Sonrakine geçelim. Apollo 15 görevlerinde gerçekten çalışan bir NASA astronotu da danışmanımızdı ve becerimi kontrol etmek için oradaydı. | TED | كان لدينا مستشار من الناسا هو رجل فضاء عمل في بعض المهام بأبولو 15، وكان دوره التحقق من معرفتي العلمية. |
| Cildimi çektiğimde ne kadar yavaş geri döndüğünü kontrol ediyorum. | Open Subtitles | التحقق من مدى بطء الجلد مستبعد مرة أخرى عند سحبه. |
| Uzmanları kontrol edeceğim. İsim başına 10 bin dolar veririm. | Open Subtitles | أريد التحقق من الخبراء بنفسي، سأعطيك 10 آلاف لكل اسم |
| ...ahlak ve değerler üzerinde duran lobi gruplarını kontrol ettiğinden emin ol. | Open Subtitles | ويحرص على التحقق من أي مجموعة . تدعو لتعزيز الأخلاق و القيم |
| Gaz sızıntısını kontrol etmek istediğini söylüyor. Kadın da adamı içeri alıyor. | Open Subtitles | وقال أنّه يريد التحقق من تسرّب للغاز ومن ثمّ سمحت له بالدخول |
| Mevcut malları kontrol edebilirsiniz altta "imza" yazan yeri imzalayın. | Open Subtitles | يمكنكى التحقق من خلال الكشف وقعى فى المكان المحدد بالأسفل |
| Ben bu tarafı kollayacağım. Sen çevreyi kontrol eder misin? | Open Subtitles | أنا سأغطى هذا الجانب هل يمكنك التحقق من المحيطين ؟ |
| Ne olur ne olmaz, bu dediklerini bir daha kontrol etsem olur mu? | Open Subtitles | هل تسمحين إن أعدت التحقق من بعض هذه الأشياء، تحسبا لأي أمر آخر |
| Tanığı kontrol etmişler, elimizde ona karşı ikinci derece kanıt var. | Open Subtitles | تمّ التحقق من عذر غيابه ونحن لدينا دليل عرضي فقط ضدّه |
| İlk yapacakları şey adımı çalışan listesinde kontrol etmek olacak. | Open Subtitles | أوّل شيءٍ سيفعلونه هو التحقق من معلوماتي مُقابل قائمة الموظفين. |
| Yüzbaşı Geroux ile tanıştırabilirim, ve gelişmeleri bizzat kontrol ederim. | Open Subtitles | رئيسي السابق. وأنا لن أمانع من التحقق في التقدم بنفسي. |
| Bizim eleman Carson bu vakti e-postasını kontrol etmek için kullanmış. | Open Subtitles | قبل أن يتم عزلهم رجلنا كارسون استغلها في التحقق من إيميله |
| Bak, benim 550'ye iki hafta önce federal ajanlar el koydu. kontrol edebilirsin. | Open Subtitles | اسمعا، لقد تمّ مُصادرة سيّارتي من قبل عُملاء فيدراليين قبل أسبوعين، يُمكنكما التحقق. |
| Hiçbirine dokunulmamış. İndeks dosyamızı tekrar kontrol ettim. Sadece bir dosya eksik. | Open Subtitles | لقد أعدتُ التحقق بضع مرّات بملفاتنا المُفهرسة، وكان هُناك شيء واحد مفقود. |
| Bunu ona da sorabilirler ama öncesinde benden bir şeyi kontrol etmemi istediler. | Open Subtitles | ربما سيرغبون باستجوابها, ولكن قبل أن يفعلوا, يريدون مني التحقق من أمر ما |
| Yani yukarı çıkar iş yaparsınız, ve sonra o işten aşağı inersiniz, ve sonra işte o zaman belki mail kontrol zamanıdır ya da anlık mesaj kontrolü. | TED | فستكون صاعدا لآداء عمل ما و بعدها هابط بعد الفراغ من آداء عمل ثم .. ربما حان الوقت لمراجعه البريد الإلكتروني , أو التحقق من رسائل الدردشة |
| Bu arada, eğer bir bakmak istersen içeride sevişen iki kişi var. | Open Subtitles | بالمناسبة، شخصان يعبثان هناك إذا تريد التحقق من ذلك |
| - Patronuma bakmam lazım. - Evet, evet sorun değil. | Open Subtitles | سأذهب لـ التحقق على رئيستي نعم نعم , لا مشكلة |
| Reddetmedim. Ona sadece kendim bir göz atana kadar beklemesini söyledim. | Open Subtitles | لا,أنا فقط طلبت منه الانتظار حتى أتمكن من التحقق من الأمر |
| Hala bir şüphelisin, fakat teyit edilebilen bir suç işleyene dek üzülerek söylüyorum ki, özgürsün. | Open Subtitles | ما زلت شخصاً ذو فائدة ولكن حتي ترتكب جريمة يمكن التحقق منها أنت كذلك |
| tamam kontrol et ve beni tekrar ara. | Open Subtitles | كل الحق، التحقق من ذلك والاتصال بي مرة أخرى. |
| Her yeri kanla kaplıymış, ama bu sabah bahanesinin doğru olduğu kanıtlanmış ve kan da karısını hayata döndürmeye çalıştığı içinmiş. | Open Subtitles | لقد كان مُضَرَّجٌ بدمائها و لكن تم التحقق من حجته هذا الصباح، و الدماء على جسمه . كانت بسبب محاولته إنعاشها |
| tamam, hava tahmincisi, kimliğin doğrulandı. | Open Subtitles | حسنا، أيها الراصد الجوي لقد تم التحقق من هويتك |
| Peki, siz Böcek Bilimi'ne bakabilirsiniz, ama ben kesinlikle eminim ki bakmamız gereken yer... | Open Subtitles | حسناً , أيمكنك التحقق بقسم علم الحشرات و لكنني علي يقين تام بأننا ننظر الي |
| Bir insanın en karanlık içgüdülerinin sinsi şaşırtmacalarını araştırmak yok mu? | Open Subtitles | بدون التحقق من الخداع أو التحول إلى أقصى دوافع الرجل الشريرة؟ |
| Beni tek rahatsız eden dava araştırmaya gerek olmayan davadır. | Open Subtitles | الأمر الذي يزعجني هو الأمر الذي لم نبدأ التحقق فيه. |
| Karınla şehirde karşılaşıp konuştuktan sonra ters bir şey yok kardeşim, ters bir şey yok birkaç şeyi gözden geçirmeye karar verdim. | Open Subtitles | وبعدما ألتقينا أنا وزوجتك معاً فيالبلدة.. لا شيء في الحسبان، يا صاح لا شيء حسناً، قررت بأن علينا التحقق من بعض الأشياء |
| Bir de o şirketten kimin mürekkep siparişi verdiğine bakmayı unutma. | Open Subtitles | ولا تنسي التحقق من طلب الحبر من تلك الشركة. |
| Gibbs benden Manheim'ın arabasındaki frenlere bakmamı istedi. | Open Subtitles | جيبز طلب مني التحقق من مكابح سياره مانهيم |