| Sen kim olduğunu sanıyorsun da mahkemenin kararına müdahale edebiliyorsun? | Open Subtitles | كيف بحق الجحيم تعتقد بأنّك يمكنك التدخّل في قرار المحكمة؟ |
| Televizyon ilgi gösterdi. Polis müdahale edecekti. | Open Subtitles | بدأت وسائل الإعلام تعير الأمر اهتماماً وكان على الشرطة التدخّل |
| Hayır, hiçbir şey söylememeliyim. Oda senin ve karışmak istemiyorum. | Open Subtitles | ما وجب أن أقول شيئاً، هذا بيتكِ ولا أريد التدخّل |
| Hayır , hayır , karışmak istemezdim , çünkü sadece ... onun gibi biriyle evlenmen için güzel , akıllı ve tatlısın ki . | Open Subtitles | كلا، لا أعني التدخّل في هذا .. إن الأمر فحسب أنتِ جميلة جداً وذكية ولطيفة، أن تتزوجي من رجُل مثله |
| SWAT paravan olarak kullandıkları bir araba dükkanına baskın yaptı. | Open Subtitles | فتّش فريق التدخّل ورشة سيّارات كان يستخدمها هؤلاء الحيوانات كواجهة |
| Özel Silah ve Taktik birimini çağırsınlar. | Open Subtitles | أخبروهم أن يجلبوا فرقة التدخّل السريع قد يكون هناك رهائن |
| Kapalı bir yerde rehin alma olayında Özel Tim'in esas amacı nedir? | Open Subtitles | ما الهدف الرئيسي لفرقة التدخّل السريع في وجود مشتبه بهم مدجّجون بالأسلحة؟ |
| Soruşturmanıza burnumu sokmak niyetinde değildim, Şerif ama birinin bu kızı gözetmesi gerek. | Open Subtitles | أيُّها المأمور، لم أقصد التدخّل بتحقيقك . لكن على أحدٍ أن يهتم بأمر الفتاة هنا |
| Polis müdehale edecekti. | Open Subtitles | بدأت وسائل الإعلام تعير الأمر اهتماماً وكان على الشرطة التدخّل |
| Olaylar medyanın ilgisini çekmeye başladı. Polis müdahale etmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | بدأت وسائل الإعلام تعير الأمر اهتماماً وكان على الشرطة التدخّل |
| Böyle bir tehdit karşısında, böylesine kesin bir müdahale etmeme politikası son derece mantıksız. - Eminim Oma seninle aynı fikirdedir. | Open Subtitles | تجاه مثل هذا التهديدِ ,السياسة الصارمة مِنْ عدمِ التدخّل إنها سخيفةُ |
| İnsanoğlu müdahale etmezse, bunun gibi bir kitap en fazla bir yüz yıl daha dayanabilir. | Open Subtitles | لذا بدون التدخّل البَشَري كتب كهذه ستصمد في أحسن الأحوال 100 سنة أخرى. |
| İç Güvenlikten Sorumlu Stratejik müdahale ve Geri Hizmet Departmanı. | Open Subtitles | التدخّل الوطني الإستراتيجي قسم التنفيذ والتموين |
| Şu an daha da kötü, insanlar için, 9 Eylül sonrası, çünkü müdahale etme ve gözetleme, her zaman yanlış şekilde kullanılacak bunu kullanabilecek kişiler tarafından, | Open Subtitles | إنَّهُ أسوأ الآن, للبشر بعدَ أحداث الحادي عشر من أيلول, بسبب التدخّل و المراقبة التي دائماً تقود إلى سوء الاستخدام |
| Soruşturmaya yardımcı olursanız, müdahale etme suçlamasını düşüreceğim. | Open Subtitles | سأسقط تُهم التدخّل لو ساعدتما في التحقيق. |
| Bakın, aile işlerinize karışmak istemem, ama bir strateji belirlemezseniz yol alamıyoruz. | Open Subtitles | أنظروا، لا أريد التدخّل في شجار عائلي، لكن لا أستطيع التقدّم في الإجتماع حتى تتّفقوا على إستراتيجية |
| Ama beni anlamalısınız buna karışmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكن عليك أن تعرف أنني لست من النوع الذي يحب التدخّل. |
| Ya da birşey deme. Neden karışmak zorunda olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | لا تقولي شيئاً، لا أعلم لِمَ عليكِ التدخّل في كل هذا. |
| O süre içinde SWAT ekibiyle bir konuş içeri girmek isteyebileceğimizi söyle. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، تحدّث لفريق التدخّل السريع، وأعلمهم أننا قد نودّ الإقتحام. |
| Evet, SWAT adamıyla birlikte bodrumdaki tüneldeyim. | Open Subtitles | نعم، أنا مع رجل فريق التدخّل الآن بنفق القبو الفرعيّ |
| Taktik ekibi kapıları çalmak için dörderli karelere bölündü. | Open Subtitles | تحصلّت فرقة التدخّل السريع على سيارة ذات دفع رباعي مكسورة الأبواب |
| Özel Tim'i bekliyorlar. Bundan kaçışınız yok. | Open Subtitles | لقد كانوا ينتظرون قوّات التدخّل لا مجال للهرب من هذا |
| Bir daha burnumu sokmayacağım. | Open Subtitles | أَنا خلال التدخّل. عِنْدَكَ كلمتُي. |
| Oyunda topa müdehale etmek istemem. | Open Subtitles | لم أشأ التدخّل في حضور الكرة |