| Bırak onu! Biz burada hatıra olarak kanlı eklemler ve kırık kemikler toplarız. | Open Subtitles | ارم هذا، التذكارات الوحيدة التي نجمعها هنا هي المفاصل الدامية و العظام المكسورة |
| Niles Jacobi birkaç hatıra aldı demiştin. | Open Subtitles | قلت لي أن نيلز جاكوبي أخذ بعض التذكارات, هل لديك قائمة؟ |
| Ba Sing Se'den ayrıldığımda eve biraz hatıra getirdim. | Open Subtitles | عندما غادرت با سينغ ساي جلبت معي بعض التذكارات |
| Olay yerlerindeki düzen, aşırı dikkatli oluşu ve hatıralar toplaması askeri geçmişi olduğuna işaret ediyor. | Open Subtitles | مسرح الجرائم المنظمة دقة التفاصيل و مجموعة التذكارات تقترح امكانية انه انسان عسكري |
| Bazı eski prototipler, hatıralar, bazı kişisel eşyelar falan | Open Subtitles | يحتوي على بعض النماذج القديمه، و التذكارات و بعض الأمور الشخصية و غيرها |
| Gördüğüm kadarıyla Uzak Doğu'dan hediyelik eşya getirmişsin. | Open Subtitles | ها أنا أرى التذكارات التي أحضرتها معك من الشرق الأقصى |
| Yakalandığında hatıraları bile takas etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | انها حتى كَانتْ تقايض بعضِ التذكارات التى حصلت عليها. |
| Duyguların işe karıştığının farkındayım ama yadigarlar, tılsımlar, bunların mantığı yok. | Open Subtitles | أدرك أنّ هُناك مشاعر مُتورّطة، لكن التذكارات والطلاسم، إنّها لا تحمل أيّ منطق. |
| Eğer hatıralardan kurtuluyorsa kurbanları nasıl hatırlıyor? | Open Subtitles | اذا لو كان هو يتخلص من التذكارات ماذا يستخدم ليتذكر ضحاياه ؟ |
| hatıra olarak alınan küçük içki bardakları endüstrisi çökerdi. | Open Subtitles | التذكارات المصنوعة من الزجاج ستنهار صناعتها |
| hatıra olarak sadece gözleri aldığını sanıyordum. | Open Subtitles | فكّرت التذكارات الوحيدة التي أخذها كانت العيون |
| Ajanların hatıra saklamak gibi bir huyu yoktur. | Open Subtitles | الجواسيس لا يقومون بعادة ابقاء التذكارات |
| Albayın Hindistan'dan getirdiği çok sayıda hatıra eşyası vardı, ancak hiçbiri bu sopaya benzemiyordu. | Open Subtitles | كان لدى الكولونيل العديد من التذكارات من "الهند" ولكن ليس ما يشبه تلك العصا |
| hatıra. Havlu falan. | Open Subtitles | بعض التذكارات كالمناشف وما شابه |
| Onlardan ayrı kalmaya tahammülü olmadığı için evinizde ufak tefek hatıralar saklıyor. | Open Subtitles | و لأنّه لم يكن يحتمل الإبتعادَ عنهنّ فقد كان يحتفظُ ببعض التذكارات في بيتك |
| Ben de düşüncelerimi ve duvarı ziyaretlerimi birtakım hatıralar yaratarak kaydetmeye başladım, bizlere duvarı inşa ettiğimiz dönemi ve bunun o zamanlar ne kadar çılgın bir fikir olduğunu hatırlatması için. | TED | بدأت أوثّق أفكاري وزياراتي للجدار عن طريق تصميم سلسلة من التذكارات لتذكيرنا بالوقت الذي بنينا فيه جدارًا ما ومدى جنونية هذه الفكرة. |
| Bak, ben de tarihi severim, belki bu iş bittikten sonra, seninle birlikte hediyelik eşya dükkanına uğrarız. | Open Subtitles | وربما عندما ينتهي هذا الأمر, يمكننا الذهاب إلى متجر لبيع التذكارات معاً |
| Şansızlık dostum n'parsın? hediyelik eşya sektörüyle başa çıkamazsın. | Open Subtitles | حظ عسير يا صاح لا يمكنك محاربة صناعة التذكارات |
| Bazı hatıraları saklamayı seversiniz, bilirsiniz? | Open Subtitles | نحب أن نحتفظ ببعض التذكارات كما تعلم |
| Bazıları kurbanlarından aldıkları hatıraları kullanır,.. | Open Subtitles | البعض يستخدم التذكارات من الضحايا |
| VICAP katilin aldığı yadigarlar sebebiyle davaya " Kağıt Kalpler" adını verdi. | Open Subtitles | برنامج اعتقال الجرائم العنيفة أطلق عليه "القلب الورقي" بسبب التذكارات. |
| Sen eve git ve o hatıralardan kurtul. | Open Subtitles | إذهب الى المنزل وتخلص من هذه التذكارات |
| İşlem bitince bu nesneleri yok edeceğiz. | Open Subtitles | سنتخلص من تلك التذكارات عندما ينتهي الأمر |