hoşgörü hakkında ders veren bir kişiye göre, gerçekten çok tuhaf dostları var. | Open Subtitles | بالنسبة لشخص يعطي محاضرات عن التسامح من المؤكد أنه يحتفظ ببعض الشركات الشخصية |
hoşgörü yayar, özgürlük şampiyonudur, eğitimi parlak bir fikir gibi gösterir. | TED | يمكن للإبداع الجيد أن ينشر التسامح والحرية وأن يجعل التعليم يبدو وكأنه فكرة براقة |
tolerans göstermeyiz. Derneğin başkanı olarak da bunu harfiyen uygulatırım. | Open Subtitles | نحن نتبع سياسة عدم التسامح وكرئيس أقوم بتنفيذ ذلك حرفياً |
Ne dersem hoşgörülü bir alay ile karşılanacak, o yüzden bir şey demeyeceğim. | Open Subtitles | أولادي الأعزاء، مهما قلت فستجمع آرائي بين التسامح والسخرية لذا فأنا أفضل إلتزام الصمت |
Bilge adam şöyle der, "Affetmek kutsaldır... fakat geç kalan pizzaya tam para ödeme." | Open Subtitles | قال رجل حكيم التسامح شيء مقدس ولكن لا تدفع سعر البيتزا كاملاً إذا تأخرت |
hoş görü sizin için büyük bir sorun gibi görünüyor, genç adam. | Open Subtitles | يبدو أن التسامح كان يشكل لك مشكلة من نوع ما أيها الشاب |
hoşgörü her zaman iyi olmayabilir. Şeytana hoşgörülü olmak insanın da şeytan olmasını sağlar. | Open Subtitles | ليس التسامح جيد بالضرورة ، إن التسامح فى الشر يمكن أن يكون الشر فى حد ذاته |
Gerçek aşka giden yolu bulabilmek için, karşılıklı anlayış ve hoşgörü gereklidir. | Open Subtitles | يستغرق التسامح والتفاهم للعثور على قناة الحب الحقيقي |
hoşgörü, hepimizin eşit olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | لا يعني التسامح أن الجميع متشابهون، سيكون هذا غباءا |
O halde, bu yeni politik anlaşmanın sembolü olarak, hıristiyan olsun ya da olmasın, bütün dindar partiler için, hoşgörü politikasının süresini uzattıgımızı belirten bir bildiri yayınlayalım. | Open Subtitles | كرمز لهذه التسوية السياسية الجديدة، لنصدر مرسوماً يقرّ على سياسة التسامح |
Beyler, bu hoşgörü hepimizin sonu olabilir! | Open Subtitles | أيها السادة ، هذا التسامح سوف يطيح بنا جميعاً |
Sanırım, tolerans fikrinin ötesine geçmemizin ve diğerini takdir etmemizin zamanı geldi. | TED | أعتقد بأنه قد حان الوقت للتقدم والتحرك إلى ما وراء فكرة التسامح والتحرك نحو تقدير الآخرين. |
İntihar saldırılarına tolerans gösterilmeyeceği mesajını göndermek zorundayız. | Open Subtitles | يجب أن نُرسل رسالة أن العمليات الإنتحارية لن يتم التسامح بأمرها |
İtiraf etmeliyim ki, daha fazla tolerans ve konuşma özgürlüğü isteyenlerin arasında kaldım. | Open Subtitles | حسن, على الرغم من أنه يجب أن اعترف بكوني من هؤلاء الذين دعوا إلى مزيد من التسامح وحرية التعبير |
Ne dersem hoşgörülü bir alay ile karşılanacak, o yüzden birşey demeyeceğim. | Open Subtitles | أولادي الأعزاء، مهما قلت فستجمع آرائي بين التسامح والسخرية لذا فأنا أفضل إلتزام الصمت |
Doğrusunu yaptın. Affetmek iyileşmenin ilk adımıdır. | Open Subtitles | فعلتِ الصواب, التسامح هو أول خطوة في طريق الشفاء |
Gerçekten inanıyorum ki, eğer birbirimiz insanoğlu olarak görüyorsak, kölelik gibi vahşeti hoş görmemiz çok zor olacaktır. | TED | أؤمن حقاً أننا لو نظرنا إلى بعضنا البعض كإخوة في الإنسانية، لأصبح من الصعب التسامح مع فظائع مثل العبودية. |
Umursamayarak ya da tepkisiz kalarak kötülüğe pasif müsamaha. | TED | التسامح السلبي مع الشر من خلال التقاعس واللامبالاة. |
Halkın bağışlama kapasitesini biraz fazla tahmin ediyor olabilirsin. | Open Subtitles | ربما تكوني قد بالغت في تقدير قدرة الشعب على التسامح لا |
Affedebilmek burdan başlar | Open Subtitles | التسامح يبدأ هنا أيضاً |
Askeri bir müdaheleden çok pazarlık ve hoşgörüyü kullanıyorlar. | TED | يستخدمن التفاوض و التسامح فى كثير من الأحيان من رد الفعل المسلح. |
Kendini şanslı say ki bağışlanma bu dinin parçalarından biridir. | Open Subtitles | انت شخص جد محظوظ ان التسامح جزء اساسي من ديننا العتيد |
Ve sizi uyarayım, biri sözleşmeyi bozarsa bağışlayıcı değilimdir. | Open Subtitles | وأحذركِ، من أنني عديم التسامح مع من يفسخ عقداً معي |
Fakat gözümü açtığımda olası olabileceğini düşünmediğim bir affetme hissi ile karşılaştım. | TED | ولكن ما رأيتة فتح أعينى على فكرة التسامح التى لم أتوقع أبداً أن تكون ممكنة. |
Kabadayılığa sıfır tölerans politikası olduğunun güvencesini verebilirim. | Open Subtitles | استطيع ان اؤكد لك أن هناك سياسة عدم التسامح المطلق ازاء التنمر |
Benim kilisemde, sizinkiler kadar katı kurallar yoktur ve affetmeye hep açıktırlar. | Open Subtitles | وكنيستي ليس لديها قوانين كثيرة مثل كنيستك وعن الكثير من التسامح |
Bir gün farklı olanları hoş görmeyi, kabul etmeyi ve affetmeyi öğreneceğiz demek. | Open Subtitles | يعني أنه في يوم من الأيام نتمنى هذا أننا سنتعلم التسامح تقبل و مسامحة المختلفين |