"التسامح" - Traduction Arabe en Turc

    • hoşgörü
        
    • tolerans
        
    • hoşgörülü
        
    • Affetmek
        
    • hoş
        
    • müsamaha
        
    • bağışlama
        
    • Affedebilmek
        
    • hoşgörüyü
        
    • bağışlanma
        
    • bağışlayıcı
        
    • affetme
        
    • tölerans
        
    • affetmeye
        
    • affetmeyi
        
    hoşgörü hakkında ders veren bir kişiye göre, gerçekten çok tuhaf dostları var. Open Subtitles بالنسبة لشخص يعطي محاضرات عن التسامح من المؤكد أنه يحتفظ ببعض الشركات الشخصية
    hoşgörü yayar, özgürlük şampiyonudur, eğitimi parlak bir fikir gibi gösterir. TED يمكن للإبداع الجيد أن ينشر التسامح والحرية وأن يجعل التعليم يبدو وكأنه فكرة براقة
    tolerans göstermeyiz. Derneğin başkanı olarak da bunu harfiyen uygulatırım. Open Subtitles نحن نتبع سياسة عدم التسامح وكرئيس أقوم بتنفيذ ذلك حرفياً
    Ne dersem hoşgörülü bir alay ile karşılanacak, o yüzden bir şey demeyeceğim. Open Subtitles أولادي الأعزاء، مهما قلت فستجمع آرائي بين التسامح والسخرية لذا فأنا أفضل إلتزام الصمت
    Bilge adam şöyle der, "Affetmek kutsaldır... fakat geç kalan pizzaya tam para ödeme." Open Subtitles قال رجل حكيم التسامح شيء مقدس ولكن لا تدفع سعر البيتزا كاملاً إذا تأخرت
    hoş görü sizin için büyük bir sorun gibi görünüyor, genç adam. Open Subtitles يبدو أن التسامح كان يشكل لك مشكلة من نوع ما أيها الشاب
    hoşgörü her zaman iyi olmayabilir. Şeytana hoşgörülü olmak insanın da şeytan olmasını sağlar. Open Subtitles ليس التسامح جيد بالضرورة ، إن التسامح فى الشر يمكن أن يكون الشر فى حد ذاته
    Gerçek aşka giden yolu bulabilmek için, karşılıklı anlayış ve hoşgörü gereklidir. Open Subtitles يستغرق التسامح والتفاهم للعثور على قناة الحب الحقيقي
    hoşgörü, hepimizin eşit olduğu anlamına gelmez. Open Subtitles لا يعني التسامح أن الجميع متشابهون، سيكون هذا غباءا
    O halde, bu yeni politik anlaşmanın sembolü olarak, hıristiyan olsun ya da olmasın, bütün dindar partiler için, hoşgörü politikasının süresini uzattıgımızı belirten bir bildiri yayınlayalım. Open Subtitles كرمز لهذه التسوية السياسية الجديدة، لنصدر مرسوماً يقرّ على سياسة التسامح
    Beyler, bu hoşgörü hepimizin sonu olabilir! Open Subtitles أيها السادة ، هذا التسامح سوف يطيح بنا جميعاً
    Sanırım, tolerans fikrinin ötesine geçmemizin ve diğerini takdir etmemizin zamanı geldi. TED أعتقد بأنه قد حان الوقت للتقدم والتحرك إلى ما وراء فكرة التسامح والتحرك نحو تقدير الآخرين.
    İntihar saldırılarına tolerans gösterilmeyeceği mesajını göndermek zorundayız. Open Subtitles يجب أن نُرسل رسالة أن العمليات الإنتحارية لن يتم التسامح بأمرها
    İtiraf etmeliyim ki, daha fazla tolerans ve konuşma özgürlüğü isteyenlerin arasında kaldım. Open Subtitles حسن, على الرغم من أنه يجب أن اعترف بكوني من هؤلاء الذين دعوا إلى مزيد من التسامح وحرية التعبير
    Ne dersem hoşgörülü bir alay ile karşılanacak, o yüzden birşey demeyeceğim. Open Subtitles أولادي الأعزاء، مهما قلت فستجمع آرائي بين التسامح والسخرية لذا فأنا أفضل إلتزام الصمت
    Doğrusunu yaptın. Affetmek iyileşmenin ilk adımıdır. Open Subtitles فعلتِ الصواب, التسامح هو أول خطوة في طريق الشفاء
    Gerçekten inanıyorum ki, eğer birbirimiz insanoğlu olarak görüyorsak, kölelik gibi vahşeti hoş görmemiz çok zor olacaktır. TED أؤمن حقاً أننا لو نظرنا إلى بعضنا البعض كإخوة في الإنسانية، لأصبح من الصعب التسامح مع فظائع مثل العبودية.
    Umursamayarak ya da tepkisiz kalarak kötülüğe pasif müsamaha. TED التسامح السلبي مع الشر من خلال التقاعس واللامبالاة.
    Halkın bağışlama kapasitesini biraz fazla tahmin ediyor olabilirsin. Open Subtitles ربما تكوني قد بالغت في تقدير قدرة الشعب على التسامح لا
    Affedebilmek burdan başlar Open Subtitles التسامح يبدأ هنا أيضاً
    Askeri bir müdaheleden çok pazarlık ve hoşgörüyü kullanıyorlar. TED يستخدمن التفاوض و التسامح فى كثير من الأحيان من رد الفعل المسلح.
    Kendini şanslı say ki bağışlanma bu dinin parçalarından biridir. Open Subtitles انت شخص جد محظوظ ان التسامح جزء اساسي من ديننا العتيد
    Ve sizi uyarayım, biri sözleşmeyi bozarsa bağışlayıcı değilimdir. Open Subtitles وأحذركِ، من أنني عديم التسامح مع من يفسخ عقداً معي
    Fakat gözümü açtığımda olası olabileceğini düşünmediğim bir affetme hissi ile karşılaştım. TED ولكن ما رأيتة فتح أعينى على فكرة التسامح التى لم أتوقع أبداً أن تكون ممكنة.
    Kabadayılığa sıfır tölerans politikası olduğunun güvencesini verebilirim. Open Subtitles استطيع ان اؤكد لك أن هناك سياسة عدم التسامح المطلق ازاء التنمر
    Benim kilisemde, sizinkiler kadar katı kurallar yoktur ve affetmeye hep açıktırlar. Open Subtitles وكنيستي ليس لديها قوانين كثيرة مثل كنيستك وعن الكثير من التسامح
    Bir gün farklı olanları hoş görmeyi, kabul etmeyi ve affetmeyi öğreneceğiz demek. Open Subtitles يعني أنه في يوم من الأيام نتمنى هذا أننا سنتعلم التسامح تقبل و مسامحة المختلفين

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus