| yanlış bilgilendirme ve yanlış anlaşılmaların bu toplumlarda hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ve bunun da paniği artırdığını gördük. | TED | رأينا التضليل و التصورات الخاطئة قد بدأت بالإنتشار حتى بشكل أسرع خلال هذه المجتمعات، التي أصبحت أكثر حذرا إزاء الوضع. |
| WhatsApp'ta viral yanlış bilgiler, Instagram'da siber zorbalık, Facebook'ta ise Rus hackerlar var. | TED | لدينا التضليل الفيروسي على الواتساب، التنمر على الإنستغرام والقراصنة الروس على الفيس بوك. |
| Bunlar yanlış bilgilendirme ve sınırsız yalanlarla beslenen masum insanlar, Bill. | Open Subtitles | هؤلاء أناس أبرياء يا بيل، تمت تغذيتهم بهذا التضليل وبالأكاذيب الصريحة. |
| yanıltma denen tekniği duydun mu? Sihirbazlar kullanırlar, kart kesmeler, insanlar sever bunu. | Open Subtitles | أسمعت بتقنية تسمى التضليل يستخدمها السحرة و لاعبو الورق |
| Bir Amerikan propaganda programından kazanılacak bir şey ya da korkulacak bir şey olmadığını. | Open Subtitles | بأنه ليس لديهم ما يكسبوا ولا ما يخشونه من برنامج التضليل الأمريكي |
| Sinyal karıştırıcılar Amerikalı'ları kör ettiği gibi bizi de ediyor. | Open Subtitles | أجهزة التضليل تحجب الرؤية عن الأمريكان ، لكنها تحجبها عنا أيضا |
| Gerçek hayatta yanlış bilgilendirme her yerde. | TED | وهناك في العالم الحقيقي، التضليل الإعلامي في كل مكان. |
| Sosyal medya; yanlış haberleri, söylentileri, yankı odalarını ve nefret söylemlerini daha da güçlendirdi. | TED | وضخّمت وسائل التواصل تلك الحالة بتسهيل انتشار التضليل والشائعات، غرف الصدى الإعلامية و خطاب الكراهية. |
| Ama kolaydı. Tüm yaptığım yanlış yönlendirmeydi. | Open Subtitles | ولكن كان سهلاً كل ما كان عليّ فعله هو بعض التضليل |
| yanlış Bilgilendirme'de birkaç tane anahtar kelime vardır. | Open Subtitles | إليكِ بعض كلمات التضليل مصطلحات لإقناعك: |
| Sonraki, yanlış yönlendirme... Bu, kurnazca bir hareket yaparken başka bir tarafa baktırmak içindir. | Open Subtitles | ثم التضليل, و هو أن لا تجعل المُقامر ينتبه للحركة الخادعة |
| 5 yaşındaki bir çocuğun kulağından para çıkartan sihirbazın yanlış yönlendirmesi ile kıvraklığı, bir başkasının aracına dinleme cihazı yerleştirme konusunda da geçerliliğini korur. | Open Subtitles | التضليل و الحركة السريعة هذا الساحر يستخدمه ليجد عملة خلف سيارة عمرها خمس سنوات |
| yanlış bilgi bir seçkine ait olunca muhterem cemiyetimiz onu diplere gömer. | Open Subtitles | ولكن التضليل مع بعض المجتمعات الصغيرة يبقى خالداً |
| Bilim çok acımasız, küçük bir yanlış yönlendirmeyle şimdi siz, durgun şampiyonlar bizim değişim ajanlarımız olarak insan ırkını daha gelişmiş bir ırk yapmak için programa sokmaya zorlayıp Dünya'yı evrenin merkezinde hak ettiği yere gelmesini sağlayacaksınız. | Open Subtitles | , علم قاسي , القليل من التضليل , وأنتم الآن , أبطال للركود , أصبحوا عملائنا للتغيير |
| Hiç senlik bir iş değil. Hastalar her gün yanlış bilgilerle bana geliyorlar. | Open Subtitles | انه لايبدو حقا كشئ يشبهك مرضى يأتون لي مع التضليل كل يوم |
| Ama illüzyon, yanıltma sanatıdır Clark. | Open Subtitles | لكن الإيهام هو فن التضليل يا كلارك |
| yanıltma, olsa da, güvenme gözün elden çabuk olduğuna, çok daha çabuk olduğu çok, çok... | Open Subtitles | و لكن التضليل لا يعتمد على كون اليد أسرع من العين بقدر ما يعتمد على... كون العين كثيرة... .. |
| yanıltma. | Open Subtitles | التضليل |
| Çok fazla propaganda teorisi okudun. | Open Subtitles | لقد كنت تقرأين الكثير من نظريات التضليل الإعلامي |
| Evet, ama hala bunun mümkün olduğunu düşünüp düşünmediğini bilmiyoruz, ya da propaganda algoritmsının başarısız olduğunu bilip bilmediğini. | Open Subtitles | لكننا لا نعلم هل مازال يرى هذا ممكناً أو هل يعلم بأن مصفوفة التضليل الفكري فشلت |
| Ek olarak, yanlış bilgilendirme amaçlı bu tür sosyal medya kampanyaları Burma'da Rohingya'ya karşı yürütülen veya Hindistan'da linçlere yol açan "soykırımcı propaganda"ların yayılmasına yol açabilir. | TED | إضافة إلى أن هذا النوع من حملات التضليل على مواقع التواصل الاجتماعي بوسعها نشر ما يسمى "الدعاية الإبادية" على سبيل المثال، ضدّ الروهينغا في بورما، أو التسبب في مقتل مجموعات واسعة في الهند. |
| - Sinyal karıştırıcılar yüklendi. | Open Subtitles | تم تحميل أجهزة التضليل |