| Bunun üstesinden gelemeyeceksen, bana halledebilecek birini getir. | Open Subtitles | لو لم تستطيع التعامل معه, ائتنى بمن يفعل | 
| Öylece devam ederler. üstesinden gelirler. | Open Subtitles | أمر قد اعتادوا عليه ، ويمكنهم التعامل معه | 
| Bu muazzam adaptasyonlara rağmen deniz aslanlarının yaşam alanlarında onların baş edebilmesi için çok hızlı gelişen değişimler oluyor. | TED | ولكن على الرغم من وسائل التكيف المذهلة هذه، هناك تغيرات تنتشر في مواطنها بشكل أسرع مما يمكنها التعامل معه. | 
| Sanırım hayaletin icabına bakıldı, efendim. | Open Subtitles | أعتقد أن الهدف قد تم التعامل معه ، يا سيدي | 
| Halledemeyeceğim bir şey değildi, ama Katya, sandığım kadar çetin biri değilmiş. | Open Subtitles | لا , لا شئ ما كان ليمكننى التعامل معه لكن كاتيا لم تكن بالصلابه التى كانت تظنها | 
| Benim için endişelenmene gerek yok. başa çıkabileceğimden daha çok müşterim var. | Open Subtitles | لا تقلقي بشأني أيتها الصغيرة لدي زبائن أكثر مما يمكنني التعامل معه | 
| Bu, tasarımcıların çoğunlukla uğraşmak zorunda kaldıkları bir mesele. | TED | وهذا أمر يتوجب على المصممين التعامل معه غالباً. | 
| Sinir krizimden sonra annem meseleyi unutmak istedi, ben de halletmek istedim ve rehabilitasyona girdim, o da bana desteğini kesti. | Open Subtitles | بعد إنهياري العصبي أرادت أمي نسيان الأمر و أنا أردت التعامل معه و لهذا ذهبت إلى إعادة التأهيل | 
| Bu sorunun üstesinden nasıl geleceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | لست متأكّدة هذه مشكلة أعرف كيفية التعامل معه. | 
| Dinle bu, bu biraz karmaşık, ama üstesinden gelemeyecek bir şey değil. | Open Subtitles | الموضوع معقد قليلا لكننا نستطيع التعامل معه | 
| İlkinde baş ağrısı yaptı ama üstesinden geldim. | Open Subtitles | فى المرة الأولى , راودنى صُداع لكننى أستطعت التعامل معه .. | 
| O yüzden bunun üstesinden bir aile olarak gelmeliyiz. | Open Subtitles | لذا علينا التعامل معه جميعاً العائلة كلها | 
| Daha üstesinden gelemeyeceğim bir şey için hazır değilim. | Open Subtitles | لست مستعداً لأن أتولى أي شيء لا يمكنني التعامل معه | 
| Biri sana saygısızlık yaparsa silah kullanmadan da onlarla baş edersin. | Open Subtitles | إن قلل أحد من شأنك، يمكنك التعامل معه دون استخدام مسدس | 
| Tüm sistemlerin baş etmek zorunda olduğu çevresel güçlük kaynaklardır, onları bulmak ve toplamak. | TED | هنا تحدي بيئي آخر على جميع الأنظمة التعامل معه وهو الموارد، إيجادها وجمعها. | 
| Bu seferki de kolay değil ama eğer sistemli yaklaşılırsa baş edilebilir. | TED | هذا ليس بالأمر السهل، لكن يمكن التعامل معه إذا تعاملت معه بشكل منهجي. | 
| Yani, er ya da geç, bunun icabına bakmam gerekecek. | Open Subtitles | عاجلاً أم آجلاً، هذا أمر عليّ التعامل معه | 
| Üçüncü bir kişi tarafından yapılan bir hataydı ama icabına bakıldı. | Open Subtitles | بل كانت غلطة من طرفٍ ثالثٍ والذي تم التعامل معه. | 
| Bana bir kaç ufak sorun çıkardı. Halledemeyeceğim şeyler değildi. | Open Subtitles | لقد سببت لي بضعة مشكلات لا شيء لا يمكنني التعامل معه | 
| Halledemeyeceğim bir şey değil ama burada olduğuna sevindim. | Open Subtitles | إنه أمر أستطيع التعامل معه لكني سعيد أنك هنا | 
| Ertesi gün, stres yoğunlaştı, ve Veronica'nın başa çıkma yolu da buydu. | Open Subtitles | في اليوم التالي إزداد الضغط شدة وكذلك طريقة فيرونيكا في التعامل معه | 
| Onunla uğraşmak için bizi neden öne sürdü. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنها يحثنا على التعامل معه | 
| - Belki de kendi başıma halletmek istemişimdir. | Open Subtitles | ربما أود التعامل معه بنفسي اتصلي بي أولاً | 
| İdare etmeniz, kullanmanız ve kontrolleri kullanmayı öğrenmeniz gereken koca şey gibi hissettirmiyor çünkü nasıl sürüleceğini öğrenmek için o kadar çok zaman harcıyoruz ki bir uzvumuz haline geliyorlar. | TED | ولا تشعرون بأنها ذاك الشيء الضخم الذي يتعين عليكم التعامل معه وتشغيله تستخدمون منظمات التحكم هذه لأننا قضينا وقتًا طويلًا جدًا لتعلم كيف نقود بالدرجة التي جعلتها تصبح امتدادًا لأنفسنا. | 
| Daha hassas bir film, uğraşması daha anlamlı bir şey. | Open Subtitles | كلما زادت حساسية خامة الفيلم كلما زادت صعوبة التعامل معه | 
| Arılar komiktir. Gülmeseydik uğraşmamız gereken şey yüzünden ağlardık. | Open Subtitles | النحل مضحك، إن لم نضحك فسنبكي على ما يجب علينا التعامل معه |