| Ama eğer bir oyun yapımcıları konferansına gitseniz, tüm konuştukları duygu, amaç, anlam, anlayış ve his olacaktır. | TED | ولكن إذا ذهبتم إلى مؤتمر إنتاج الألعاب الإلكترونية ما يتحدثون عنه هو العواطف والأهداف المعاني، التفهم والمشاعر |
| anlayış, nezaket ya da acıma duygusu... mümkün olan başka hiçbir şey... | Open Subtitles | التفهم , الطيبة أو الشفقة عندما لا يكون شيء آخر غير هذه الأشياء متاحا |
| Eğer her şey için izin almak ve anlayış için yalvarmak zorunda olursam, liderliğin ne anlamı kalır? | Open Subtitles | ان كان يجب ان تحصل على الامر وتتوسل الى التفهم فى كل شىء فأى نوع من القاده انت؟ |
| Ve bir çok şey yaşadığını biliyorum. Olmam gereken kadar anlayışlı olmadığımı hissediyorum. | Open Subtitles | و أعلم أنك تمر بالكثير وأشعر أنني لم أكن بذات القدر من التفهم |
| anlayışlı olmak gerekir. Şahsi olarak kürtaja karşı olsanız da kadınların seçme hakkı için mücadele edebilirsiniz. | TED | وأيضا التفهم حتى لو كنت ضد الإجهاض شخصياً، بإمكانك مواصلة الدفاع عن حق المرأة في الإختيار |
| Teşekkür ederim Anlayışın için. | Open Subtitles | شكرا لك على التفهم |
| Şimdi daha da kızıyorsun. Bu güzel. bunu anlayabilirim. | Open Subtitles | الآن أنت غاضب أكثر هذا جيد يُمكنني التفهم |
| yani çocuklarımıza, sevgimizin yarısını, saygıyı anlayışı, desteği... verebiliriz. | Open Subtitles | أطفالنا نصف الحب ، الاحترام التفهم ، الدعم |
| Jamie ile her zaman ilgileneceğini biliyorum, sadece ama şunu anlamalısın ki ona bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | وأنا أَعْرفُ بأنّك دائماً تقوم بحماية جيمي، هو فقط .. عليك التفهم أنا لن أدع اي مكروه يصيبه |
| Yani, sevgi ve anlayış benim ihtiyacım olduğunda neredeydi? | Open Subtitles | أين كان الحب و التفهم عندما أحتجت أنا له ؟ |
| Kabul etmenin getirdiği anlayış. Evliliğimizin ilk yıllarında yaşadığımız evi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | التفهم الذي تغنى به من خلال قبوله للآخر. أتذكر، في أيام زواجنا الأولى، |
| Alışılmışın dışında bir aşk ve bu özel aşklarının merkezinde anlayış bağışlayıcılık ikinci şanslar var. | Open Subtitles | وإنه لأمر مذهل , وخارج التوقعات , و وفي محور حبهم المميز يكون التفهم |
| Zaman, sabır, anlayış. Bunlar vermesi zor olan şeyler. | TED | الوقت، الصبر، الرقة، التفهم -- هذه من الصعب إعطاءها |
| Yaptığın hatayı itiraf edip, anlayış beklemelisin. | Open Subtitles | ... يجب أن تعترف بالذنب و تأمل في التفهم... |
| Böyle bir anlayış beklemeye hakkım yok. | Open Subtitles | ليس لى الحق ان اتوقع مثل هذا التفهم .. |
| Akıllı ve anlayışlı olman, alçakgönüllü davranman gerekir. | Open Subtitles | عليكِ أن تكوني حكيمة , و أن تظهري بعض التفهم و التواضع |
| Bu anlayışlı ve nazik bakışlar sana yakışmış, Sam. | Open Subtitles | الظرافة و التفهم يبدوان جيدين عليك سـام |
| Bu kadar anlayışlı olmana da müteşekkirim. | Open Subtitles | وأقّدّر مدى التفهم الذي أبديته |
| Anlayışın için sağ ol. | Open Subtitles | شكراً على التفهم |
| Anlayışın için teşekkürler. | Open Subtitles | حسناً... شكراً لكونكِ شديدة التفهم |
| Şimdi daha da kızıyorsun. Bu güzel. bunu anlayabilirim. | Open Subtitles | الآن أنت غاضب أكثر هذا جيد يُمكنني التفهم |
| Evliliğim bana sabır ve anlayışı öğretti ki bunu müşterilerime de aktarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | زواجى علمنى الصبر و التفهم و هو ما احاول تمريره لمرضاى |
| Sally, annenin de benim de burnunla ilgili endişelendiğimizi anlamalısın. | Open Subtitles | (سالي)، يمكنك التفهم كيف أمك وأنا قلقين بشأن أنفك. |