Onu kurtarmaya çalıştım, şu an seni kurtarmaya çalıştığım gibi. | Open Subtitles | كنت أحاول إنقاذه، بنفس الطريقة التي أحاول إنقاذك منها الآن |
Yapmaya çalıştığım en önemli nokta budur. | TED | النقطة الكبيرة التي أحاول تحقيقها هي هذه. |
En üstte konser salonuna çevirmeye çalıştığım buzdan bir sütun. | TED | مبدأ تكويم الكريستال في أعلى المركز، التي أحاول تحويلها الى قاعة إحتفالات في آيسلندا. |
Bu da benim onlara iletmek istediğim mesajdı. | TED | وهذه هي الرسالة التي أحاول أن أوصلها لهم. |
Anlatmak istediğim de bu. | Open Subtitles | كل الوجوه السوداء عنصرية وتلك النقطة التي أحاول أن أوظحها |
Fakat biliyorsunuz, bu tip sorulara araştırmamla cevap vermeye çalışıyorum. | TED | ولكن كما تعلمون، هذا هو النوع من الأسئلة التي أحاول الإجابة عليها من خلال أبحاثي. |
seninle ,şu yazmaya çalıştığım önsöz hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد حقاً محادثتكي عم تلك المقدمه التي أحاول كتابتها |
Yapmaya çalıştığım her şeyi bozmakta üstüne yok. | Open Subtitles | إنها تلعق كل كل نواتج تقطير البترول التي أحاول وضعها فبها |
Sürdürmeye çalıştığım bu hayat beni doğruca, sadece onların acı çığlıklarını duyacağım cennete götürecek. | Open Subtitles | الحياة التي أحاول أن أعيشها ستجعلني أنعم بالجنة فقط لأسمع صرخات عذابهم |
Bu üzerinde çalıştığım ve geliştirdiğim bir kavram. | Open Subtitles | إنها الفكرة التي أحاول العمل على تطويرها. |
Etkilemeye çalıştığım kızın önünde beni bebek gibi bağırttığın için canına okumalıyım. | Open Subtitles | لأنك جعلتني أصرخ كالطفل أمام الفتاة التي أحاول إثارة إعجابها |
Değinmeye çalıştığım şeyi pek desteklemiyor. | Open Subtitles | هو في الحقيقة لا يساعد النقطة التي أحاول أن اوصلها |
Aklımdan herşeyi uzaklaştırmaya çalıştığım ve Kendime eğlenmek için zaman ayırdığım tek gece. | Open Subtitles | التي أحاول فيها أن لا يشغل عقلي شيء وأن أستمتع فيها |
Senin yaptığın şey, tam da benim kurmak istediğim gece hayatı imparatorluğunun bel kemiğini oluşturuyor. | Open Subtitles | عملك هو مجرد نقطة إنطلاق لإمبراطورية حياة الليل التي أحاول بناؤها |
Varmak istediğim nokta şu ki, sanırım dünyada başka bir Nick Miller olmasını sevdim. | Open Subtitles | النقطة التي أحاول توضيحها هي .. أعتقد أنني أود نك ميلر آخر في العالم. |
Kesinlikle -- her zaman bir şeyleri farklı yapıyoruz, istenmeyen bir sonuç var, fakat anlatmak istediğim şeylerden biri de, bitkilerimizle türlü türlü çılgın şeyler yapıyoruz, radyasyon kullanarak mutagenez veya kimyasal mutagenez. | TED | قطعاً. كل مرة نفعل شيئًا مُختلفًا، يكون هناك عواقب غير مقصودة، لكن واحدة من النقاط التي أحاول توضيحها إننا نفعل أشياءً مجنونة لنباتاتنا الطفرات باستخدام الأشعة، أو الطفرات الكيميائية |
Ortaya koymak istediğim fikir belki de, zorlukları alt etmekten çok, kendimizi zorluklara açıp onu kucaklamak, bir güreş tabiri kullanayım, onunla boğuşmak, belki de onunla dans etmek. | TED | وربما الفكرة التي أحاول أن أطرحها هي ليس التغلب على المحن ولكن تقبل أنفسنا لها واحتضانها والصراع معها عند استخدام مصطلح المصارعة وربما الرقص معها |
Tüm bunları anlatarak varmak istediğim asıl nokta şu ki, | Open Subtitles | الفكرة التي أحاول توصيلها لكم يا قوم |
Üçüncü defadır ondan ayrılmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | هذه هي المرة الثالثة التي أحاول أن أتركها |
Evet, bütün bu sorunların yanında bir de bunu aklıma getirmemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أجل إنها من بين الأشياء ا لأخرى التي أحاول أن لا أفكر بها |
Bir tanesi, ölüm ve ölmek konularında ben bu kadar aptalca ve hatalı davrandığım halde hastalarıma nasıl yardım edebileceğimi anlamaya çalışıyorum | Open Subtitles | إحدى الأمور التي أحاول فهمها هي أنه كيف يمكنني مساعدة مرضاي بمسألة الموت والاحتضار مع أنني كنتُ غبياً جداً |