| Bu herhalde sahip olduğum en değerli şeylerden biri ve senin olmasını istiyorum. | Open Subtitles | هذا على الأرجح واحداً من أكثر الأشياء أهمية التي أملكها و أريدك أن تحصل عليه. |
| Sonra bir gün benim de sahip olduğum aynı gözlerle, karşıma çık. | Open Subtitles | ،وعند ذلك اليوم تعال إلي بنفس العين التي أملكها |
| Ama zengin olmamın sebebi, tasarladığım ya da sahip olduğum binalar değil, Dedektif. | Open Subtitles | ولكـــــن المباني التي أصممهــا أو المكاتـــب التي أملكها تجعلنــــــــي غنيا أيهــا المحــقق |
| elimde olan tek anahtar bunlar. | Open Subtitles | المفاتيح الوحيدة التي أملكها هي هذه |
| O zaman elimde olan bir tanesini kullanacağım. | Open Subtitles | لن أفعل ذلك. -سأستعمل الصورة التي أملكها بالفعل . |
| Bu elimdeki ona ait tek resim. | TED | وهذه هي الصورة الوحيدة التي أملكها لها. |
| sahip olduğum tek aileme sırtımı dönmeme neden oldun. | Open Subtitles | وجعلتني أدير ظهري للعائلة الوحيدة التي أملكها. |
| New York'taki hayatımı, sahip olduğum hayatı. Bak, demiştim. | Open Subtitles | حياتي بنيويورك الحياة التي أملكها مسبقاً |
| Bu sahip olduğum tek iletişim aracı yardakçıların meraklı gözlerinden uzak tutmak için. | Open Subtitles | إنّها وسيلة التواصل الوحيدة التي أملكها للابتعاد عن الأعين المتطفّلة |
| Bu sahip olduğum tek iletişim aracı yardakçıların meraklı gözlerinden uzak tutmak için. | Open Subtitles | إنّها وسيلة التواصل الوحيدة التي أملكها للابتعاد عن الأعين المتطفّلة |
| Zaten sahip olduğum %49'luk hisseyi de hesaba katarsak size alın teriniz için sadece %1 kalıyor. | Open Subtitles | والان إذا وضعناهما مع بعض مع 49 بالمئة التي أملكها هذا يترك لك واحد في المئة علي أتعابك |
| sahip olduğum diğer taraf ile iletişim kurma yeteneği, artık yapmayacağıma dair kendime söz verdim. | Open Subtitles | لكن مع هذه القدرة التي أملكها للتواصل مع الجانب الآخر، لقد وعدت نفسي بأن لا أفعل هذا بعد الآن. |
| Hayır. Tüm sahip olduğum restoranlar Avrupa'da. No. | Open Subtitles | لا , كل المطاعم التي أملكها هي في أوربا |
| sahip olduğum her kayışa yaptığım şeyi. | Open Subtitles | نفس ما فعلته مع كل الأحزمة التي أملكها |
| sahip olduğum birkaç merkezden birisi. | Open Subtitles | واحدة من عدة إنجازاتي التي أملكها |
| Şu anda sahip olduğum tek aile sensin. | Open Subtitles | أنت عائلتي الوحيدة التي أملكها. |
| Belki sahip olduğum kimlik yeterince işe yaradığı için böyledir. | Open Subtitles | rlm; ربما تكون الهوية التي أملكها بالفعل rlm; مناسبة لي الآن. |
| Natalie Prior şimdi elimde olan bilgiyi korumak için ölmekle kalmadı... | Open Subtitles | أن (ناتالي براير) لم تمت فقط محاولةً حماية المعلومات التي أملكها الآن |
| Natalie Prior şimdi elimde olan bilgiyi korumak için ölmekle kalmadı... | Open Subtitles | أن (ناتالي براير) لم تمت فحسب محاولةً حماية المعلومات التي أملكها الآن |
| O halde Roma'ya indiğim anda seninle ilgili elimde olan her şeyi tüm dünya gazetelerinde göreceksin. | Open Subtitles | فور أن تطأ قدمي (روما) سترى كل الأمور التي أملكها حيالك في جميع صحف العالم |
| Birincisi elimdeki liste tam değil. | Open Subtitles | بداية كل شيء القائمة التي أملكها ليست كاملة |