| Bebeğim, dün akşam senin için aldığım çiçekleri aldın mı? | Open Subtitles | عزيزتي , هل أخذتِ الزهور التي جلبتها لكي البارحة ؟ |
| Kardeşim neden sana aldığım bu kalem setinin tadını çıkarmıyorsun? | Open Subtitles | هاي, يا اخي لِمَ لا تستمتع بمجموعة الإقلام اللطيفه التي جلبتها لك؟ |
| Çin mahallesinden aldığım bu şekerler onlar kadar iyi. | Open Subtitles | لقد كانت الحلوى التي جلبتها من الحي الصيني بنفس الجودة |
| Kendime ve bu dünyaya getirdiğim lanete bir son vermenin vakti geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لإبطال هذه اللعنة التي جلبتها على نفسي وعلى هذا العالم. |
| Geçen hafta getirdiğim bir kutu dolusu şekerleme hoşunuza gitti mi? | Open Subtitles | هل أعجبكم سلة الطعام التي جلبتها لكم الأسبوع الماضي؟ |
| Kes şunu Tamirci! Yanında getirdiğin o Cy-Bug üremiş. | Open Subtitles | الحشرة السيبرانية التي جلبتها معك تكاثرت |
| Ya da direk otobüse gelirsin ve kalkış yaparız. Sana aldığım hediyeleri açarsın. | Open Subtitles | أو يمكنك أن تعودي إلى الحافلة وسننطلق ويمكنكِ فتح كل الهدايا التي جلبتها لكِ |
| Sana aldığım hediyeyi çaldılar ama en azından sen iyisin. | Open Subtitles | لقد أخذوا الهدية التي جلبتها لك لكن , على الأقل أنت بخير |
| Sana aldığım spor ceketi giyseydin ya. | Open Subtitles | لمَ لا ترتدي السترة الرياضيّة التي جلبتها لك؟ |
| Sana aldığım bu muhteşem küpeleri gördüğünde bu kadar kızmazsın belki de. | Open Subtitles | و ربما لن تكوني مستائه عندما ترين هذه الأقراط الجميلة التي جلبتها لك |
| Yalnızca size aldığım hediyeleri saklayabileceğim bir yer arıyorum. | Open Subtitles | أنا أبحث عن مكانٍ ما لأخفي هداياي التي جلبتها لكم. |
| aldığım makarna aletini kullanacak mısın? | Open Subtitles | هل تعتقد أنك ستستخدم صانعة المعكرونة التي جلبتها لك ؟ |
| Sana aldığım titreşimli iç çamaşırı dışında tabi? | Open Subtitles | أعني، غير الملابس الداخلية ذات الاهتزاز التي جلبتها لكِ؟ |
| Sana aldığım ses engelleyici kulaklıkları denedin mi? | Open Subtitles | أحاولت استخدام سماعات حجب الصوت التي جلبتها لك؟ نعم، فورًا |
| Fras pazardan aldığım bu kurtulmuş ete bayılacaksın. | Open Subtitles | ...فريز ستحب هذه الأشياء التي جلبتها من سوق المزارعين |
| Ah, O'na aldığım çizgi romanı götürmeyi unutma onları seviyor, biliyorsun. | Open Subtitles | تأكدي من إحضار مجلة هزلية له التي جلبتها له " القضية أحبها كثيراً |
| Sana aldığım hoşuna gidebilir. | Open Subtitles | على الأرجح ستعجبك الهدية التي جلبتها لك |
| Geçen gece sana getirdiğim malları satarsın. | Open Subtitles | لمَ لا تبيع فقط كل القذارة التي جلبتها لمنزلك؟ |
| getirdiğim haritaya bakmak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين أن تلقي نظرة إلى الخريطة التي جلبتها |
| Eve getirdiğin o haplar için o kadar büyük bir tepki vermek istememişti. | Open Subtitles | انها ترغب بأن تعلمي انها لم تكن تعني... بأن ترد بأنفعال بشأن تلك الحبوب التي جلبتها الى المنزل |