| Sevdiği kadınla istediği hayata her zaman istediği hayata sahip olabilir. | Open Subtitles | الحياة التي أريدها الحياة التي لطالما تمنيتها مع المرأة التي أعشقها |
| Lloyd ve annmeiz hakkındaki gerçek hiçbir zaman Jacey'i teselli etmedi çünkü gerçek her zaman inandığı şeye göre haksızmış gibi geliyordu. | Open Subtitles | حقيقة " لويلد " وأمي لم تشعر " جيسي " بارتياح لأنها حقيقة بدت أن كذبته التي لطالما صدقها كانت غير عادلة |
| Şozaburo her zaman çaldığı müziği çalıyordu. | Open Subtitles | كان شوزابورو يعزف نفس الألحان التي لطالما عزفها |
| Bir saate buluşalım, sonrasında Hep istediğin o hayatı bulacağına söz veriyorum. | Open Subtitles | عودي للقائي بعد ساعة وأعدك بعدها أنْ تحظي بالحياة التي لطالما أردتها |
| Denemek istediğim yeni bir tarif var. Penthouse pilici. | Open Subtitles | هناك تلك الوصفة التي لطالما أردت تجربتها، إنها تسمى دجاج السقيفة |
| Ve her zaman sevdiğim bu oyunu kaybedecek olma ihtimalinin beni korkutmuş olması nedeniyle... karşınıza daha evvel çıkıp bu olayın sorumluluğunu almadığım için de pişmanım. | Open Subtitles | أنه من العدل أن أخسر المنحة لأكمل اللعبة التي لطالما أحببتها ومنعت نفسي من اللعب بشكل جيد |
| Gerçek şu ki, bana her zaman iyi davranan basketbola, bana birer kardeş olan takım arkadaşlarıma, takım arkadaşım olan kardeşime... koçuma... karıma.. | Open Subtitles | والحقيقة أنني تخليت عن اللعبة التي لطالما أحببتها وخنت زملائي في الفريق الذي كنا فيه كاالأخوهـ .. |
| Senin Yüzbaşı'n olarak her zaman istediğimiz politikaları uygulatacağım. | Open Subtitles | وأنا, كـ مُلازم سأنشى القوانين التي لطالما أردناها, صحيح أيها الفريق؟ |
| her zaman üniversitenin böyle bir şey olduğunu hayal etmişimdir. | Open Subtitles | إنها الصورة التي لطالما تصورتها في الجامعة |
| her zaman istediğimiz gibi bir hayatımız olur. | Open Subtitles | بإمكاننا الحصول على الحياة التي لطالما أردناها. |
| Her şey sona erdiğinde söz veriyorum ki, sonunda o her zaman istediğin anne olacağım. | Open Subtitles | عند انتهاء كلّ هذا، أعدك أنّي سأكون الأمّ التي لطالما أردتها |
| Jamie mütemadiyen Lallybroch'tan bahsediyor birlikte geçireceğimiz, her zaman hayal ettiği hayatın detaylarını anlatıyordu. | Open Subtitles | تحدث جايمي مراراً وتكراراً عن لاليبروخ مسهباً في تفاصيل الحياة التي سنعيشها الحياة التي لطالما تمناها |
| Brian ile ilgili her zaman sevdiğim şey, sadece evcil bir hayvanım olması değil dostum olmasıydı. | Open Subtitles | أعني، الأشياء التي لطالما أحببتها حول بريان هي إنه ليس مجرد حيوان أليف كان صديقاً |
| her zaman olmayı istediğim halimdeyim. | Open Subtitles | تحت تأثيره أعتنق ذاتيَّتي التي لطالما وددتُ أن أدركها. |
| her zaman olmamı istediğin halimdeyim. Kabuğumu kırdım. | Open Subtitles | أعتنق ذاتيّتي التي لطالما وددتَني أن أدركها، تصير آفاق ذاتيّتي لامتناهية. |
| Artık her zaman istediğim göğüs büyütme olayını yapabilirim. | Open Subtitles | والآن يمكنني الحصول على عملية تجميل الثدي التي لطالما أردتها |
| her zaman istediği gibi zalim bir kraliçe olman için Daniel'ın kalbini söktü. | Open Subtitles | فقد اقتلعت قلبه لتصبحي الملكة عديمة الرحمة التي لطالما أرادتها |
| Sonunda küçük kızıma Hep düşlediği dudakları yaptırabileceğim. | Open Subtitles | أخيراً أستطيع أن أمنح إبنتي الشفاه التي لطالما حلمت بها |
| Görebiliyordum karanlığı Hep içimde olan o yıkıcı gücü. | Open Subtitles | رأيت الظلام قوة التدمير التي لطالما كانت داخلي |
| Bunlar, tam istediğim eldivenler. | Open Subtitles | إنها بالضبط نفس القفازات التي لطالما رغبت بها |
| Bu, kendim hakkında Hep geliştirmeyi istediğim bir özelliktir. | Open Subtitles | هذه من الأمور التي لطالما أردت أن أفعلها |