| Hakkındaki tüm suçlamalar düşene kadar 1 yıla yakın federal bir hapishanede tutuldu. | Open Subtitles | ظنت الوكاله أنه إرهابي كان مُحتجز في سجن فيدرالي قبل أن تتم تبرئته من كل التُهم |
| Listedekileri hedef alan kişi oğlum değil. Ona yapılan suçlamalar abes. | Open Subtitles | ولدي ليس مُستهدِف القائمة التُهم المنسوبة إليه مخالفة للصواب |
| Bingo. Korkunç bir hata olarak işlem görmüş ama sonunda suçlama düşürülmüş. | Open Subtitles | تمّ التعامل معه كخطأ فادح آنذاك، وأسقطت التُهم في الأخير. |
| Diğer suçlamalardan mahkemeye çıkacağından altı ay boyunca babaannesinin gözetiminde kalmak şartıyla salıverilmesine karar veriyorum. | Open Subtitles | بانتظار انعقاد جلسة استماع حول هذه التُهم خلال 6 أشهر سأضع المدّعى عليه قيد المراقبة في منزل جدّته |
| İşte bu yüzden buraya geleceğini ve suçlamalarda bulunup, FBI kontratımı elimden alacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | و لهذا ظننتُ أنّكَ ستأتي هنا، لتلقي التُهم ، و تجرّدني من عقدي الفدرالي. |
| Ben suçlu buldum, bütün suçlamalardan. | Open Subtitles | أصوّت بأنكم مذنبون بكلّ التُهم الموجهة اليكم |
| Hapishane'de korumaya ihtiyacımız var ve bu saçma suçların düşmesi lazım. | Open Subtitles | نحتاج حماية في السجن و نحتاج ان تُزال هذه التُهم السخيفة |
| Tutuklasa bile savcılar suçlamada bulunmuyorlar. | Open Subtitles | والمدّعين سيلاقون التُهم إن فعلوا. |
| Eğer gelip bizimle çalışırsan büro senin hakkındaki bütün Suçlamaları düşürecek. | Open Subtitles | المكتب مُستعدّ لإسقاط كلّ التُهم المُوجّهة ضدّك لو جئت وعملت لحسابنا. |
| Ama bu durumda sessizlik kuralı, bana yöneltilen suçlamaların geçersiz kılınmasına müsaade eder. | Open Subtitles | ولكِن حَتى في هَذه الحَالَه الإفتراض بِأن الصمَت يُعطي مِوافقَة يَستبعِد التُهم ضِدي |
| suçlamalar konusunda onunla bağlantıda olacağımızı söyle. | Open Subtitles | أخبرها أننا سنكون على إتّصال حول التُهم المُوجّهة ضدّها. |
| Bu mal bana ait ve suçlamalar düşürüldü. | Open Subtitles | هذا الجهاز ملكي، وقد تم إسقاط جميع التُهم |
| Ama suçlamalar ahlaksızca ve asılsızdır. | Open Subtitles | لكن تلك التُهم مُخزية و لا أساس لها من الصحّة |
| Manning bu suçlamalar karşısında müebbet hapse veya idam cezasına çarptırılabilirdi. | Open Subtitles | من أجّل تِلك التُهم واجه "ماننج" السجّن مدي الحياة، وحُكْماً مُحتمَلاً بالإعدام. |
| Tüm suçlamalar şu andan itibaren geçerli olmak üzere düşürülmüştür. | Open Subtitles | جميع التُهم تم إسقاطها من الآن. |
| Bu sözde dilekçenin kocama karşı ürettiği suçlama söylentiden ibarettir. | Open Subtitles | إذا لم يكن هذا يسمى ، مطلب لتقديم عريضة التُهم الموجّة إلى زوجي ما هي إلّا محض إشاعات |
| Onun gibi adamlar bir suçlama için herkesi becerir. | Open Subtitles | رجل كهذا سيقوم بتلفيق التُهم لأي شخص |
| suçlama ikinci derece ağır saldırı. | Open Subtitles | ..... ــ هو ــ نحن لسنا في مُحاكمة نحن هُنا لتوجيه التُهم |
| Bizimkileri kolayca tüm suçlamalardan aklamaya yeter! | Open Subtitles | سيلغى بكُل سهولة كُل التُهم المُوجهة إليهم. |
| Karının bu kâbusun içine tekrar tekrar sürükleneceği suçlamalardan vazgeçmeyeceğini varsayarsak bunun sonucunda bir duruşma olacak. | Open Subtitles | فى النهاية ستكونُ هُناك مُحاكمةٌ ، والذي زوجتكَ... على إفتراضِ أنها لم تُسقط التُهم ، سوف... تُجرُ لهذا الكابوسُ... |
| Sanırım karısıyla ilgili bayağı uçuk suçlamalarda bulunmuş. | Open Subtitles | أعتقد بإنه قدم بعض التُهم عنها. |
| Bu Suçlamaları ciddiye almaması halinde, Yargı komitesi suçlu duruma düşecek. | Open Subtitles | اللجنة القضائيّة ستكون مُتّهمة بعدم .أخذها لتلك التُهم بجدّية عندما تم رفعها |
| Bu suçların cezası, idam mangası tarafından öldürülmektir. | Open Subtitles | عقوبة هذه التُهم الموت رمياً بالرصاص |
| suçlamada bulunmayacaklar. | Open Subtitles | سوف يلقون علي التُهم |
| Ben de üzerinizdeki tüm Suçlamaları kaldırıp kayıp evcil hayvanınızla beraber buradan ayrılmanıza izin vereyim. | Open Subtitles | و سأزيح جميع التُهم الموجهة إليك و سأسمح لك بالرحيل بصحبة حيوانك المفقود لست في موقف مناسب للصفقات |
| Sonra da kadına tanıklık yaparsa hakkındaki suçlamaların düşeceğini söylediniz. | Open Subtitles | ومن ثمّ أخبرتها أنّك ستسقط التُهم لو قامت بالشهادة فقط. |