| benzin kaynakları ve enerjileri olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد ايضا ان لديهم ما يكفي من الجازولين والطاقه |
| Yanan benzin bileğine damlamıştır. Ya da ATV'nin vidası olabilir. | Open Subtitles | سقطت قطرة من الجازولين على رسغه خطأ من الدراجة |
| Yangının benzin varillerinin alev alması sonucu çıktığı düşünülüyor. | Open Subtitles | و الآن جاري البحث عن سبب الحريق مع الاعتقاد بأن السبب هو غاز الجازولين |
| Etrafımda gaz kokusuyla büyüdüm kömür yağı, gazyağı, yanan her şey. | Open Subtitles | لقد نشأت على رائحة الجازولين تلك نفط، كيروسين أي شيء قد يحرق |
| Yangın, kundakçı aletiyle çıkarılmış şampanya şişesi ve birkaç litre benzinle. | Open Subtitles | َ َ... صنعت من زجاجة شمبانيا وبعض الجازولين |
| Bir benzin havuzunun içinde yatıyor olacak. Bunu istemezsin. Bu yüzden bilgiyi şimdi, hemen ver. | Open Subtitles | ، سوف تكون مستلقية في حوض من الجازولين . وانت لا تريد ذلك.لذلك أخبرنا بالمعلومه، هنا والأن |
| Buradaki değerler, milyonda 800 birim benzin olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | احصل على قراءة رائعة لـ800 جزء من المليون من الجازولين |
| Gözlükteki makina yağı, cesedin üzerindeki benzin. | Open Subtitles | هذه إصابات من تصادم زيت التشحيم على النظارة آثار الجازولين على الجثة |
| benzin bir yana o silahı herhangi bir yere doğrultursan, ortağım seni kafandan vuracak. | Open Subtitles | أسيد الجازولين تصوب هذا بأي اتجاه وسوب تقذف شريكتي صوب رأسك |
| - Psikopat kaltak! - Ondan uzak dur. - Yere benzin dökerken yakaladım. | Open Subtitles | ـ إبقى بعيداً عنها ـ لقد أمسكتها وهى تسكب الجازولين |
| "...ve bulutlar benzin kokacak." | Open Subtitles | و السحب سوف تفوح منها رائحة الجازولين |
| Sadece bütün tepede bu benzin kokusu vardı. | Open Subtitles | ولكن الرائحة--أنت تعلم رائحة الجازولين تلك |
| Uzunluğunda 6 tane lokomotifi vardır... ve içinde 800.000 galon benzin taşır. | Open Subtitles | سنصتطدم بـ 800,000 غالون من الجازولين |
| İçinde 800.000 galon benzin taşıyor. | Open Subtitles | هو يحمل 800,000 جالون من الجازولين |
| Kamyonetinin kırmızı benzin bidonu. | Open Subtitles | This red gas can from his truck. الجازولين الأحمر الذي جلبه من سيارته يمكنه هذا. |
| Dünyaları alevler içinde ve biz onlara benzin öneriyoruz, nasıl bir yardım bu? | Open Subtitles | - عالمهم يحترق ونحن نعرض عليهم الجازولين -برأيك كيف يساعدهم ذلك؟ |
| Geleceğin elektrikli arabalarına hoş geldiniz. Amerikalı benzin üreticileri buna sponsor oluyor. | Open Subtitles | "مرحبافى"سيارالمستقبلالكهربائية، براعية منتجى الجازولين الأمريكان.. |
| İçinde biraz benzin... | Open Subtitles | كان هناك بعض الجازولين بداخلها |
| Biliyormusun, gaz yağıyla, dondurulmuş melekotu suyunu eşit oranda karıştırırsan, bomba yapabilirsin | Open Subtitles | هل تعلم أنك إذا مزجت الجازولين مع عصير البرتقال المركز المجمد تحصل علي النابالم |
| gaz yağı ve dondurulmuş portakal suyu konsantresini eşit oranda karıştırırsan bomba yapabileceğini biliyor muydun? | Open Subtitles | تايلر دردن هل تعلم أنك إذا مزجت الجازولين مع عصير البرتقال المركز المجمد تحصل علي النابالم |
| gaz yağı ve içme suyu arıtma maddesi, ayrıca morfin ve kodein izlerine de rastladım. | Open Subtitles | منظف من الجازولين والماء ولدينا ايضاً درجات من الـ"مورفين" والـ"كودين" |
| Beklediğimiz gibi, benzinle yakıImış. | Open Subtitles | لا مفاجأة كبيرة أشتعل بفعل الجازولين |