| Asla alamayacakları bir üniversite eğitimi için yüz bin dolar teklif edip, | Open Subtitles | نعرض عليهم ألف دولار من أجل التعليم الجامعي الذي لن يحصلوا عليه |
| Asla alamayacakları bir üniversite eğitimi ve yüz bin dolar teklif edip kimsenin Irak'a gitmek zorunda olmadığını söyleyeceğiz. | Open Subtitles | نعرض عليهم ألف دولار من أجل التعليم الجامعي الذي لن يحصلوا عليه ونعد أن أحدا لن يضطر للذهاب للعراق |
| Onlar da üniversite eğitimi ayrıcalığının keyfine varamadı. | TED | هما أيضا لم يتمتعوا بميزة التعليم الجامعي. |
| kampüs polisinin atladığı bir şey var mı, bir bak. | Open Subtitles | أنظر لو كان بإمكانك إيجاد شيء فوّتته شرطة الحرم الجامعي. |
| Seni kampüste çıplak koşman için ikna eden adam değil mi bu? | Open Subtitles | هل هو ذات الشخص الذي اقنعك ان تجري عاريا داخل المهجع الجامعي |
| Evet. Suya girmek bana da iyi bir fikir gibi geldi üniversiteli. | Open Subtitles | نعم الصعود الى المياه يبدو فكرة جيدة بالنسبة لي ايها الطالب الجامعي |
| diye sorardı. Çünkü benim üniversite eğitimim için önemli bir para harcamıştı. | TED | لأنه قد استثمر مبلغ كبير من المال في تعليمي الجامعي |
| Bu algı çok uzun zamandır üniversite dışına yayılmış durumda. | TED | وانتشر هذا التصور خارج الحرم الجامعي منذ فترة طويلة. |
| Ve sistem o kadar iyi işliyor ki Maryland'deki üniversite sistemimizde yeniden tasarlanan ders sayısı giderek artıyor. | TED | وهذا يعمل بشكل جيد في نظامنا الجامعي في ماريلاند، العديد من المقررات التعليمية أُعيد تصميمها. |
| Beş ay önce, Kuzey Avrupa'daki en büyük üniversite hastanesinde bir çalışma yürüttüm. | TED | قبل خمسة أشهر، كنت قائداً لورشة عمل في المستشفى الجامعي الأكبر في شمال أوروبا. |
| Bu ülkede hepimizin takdir ettiği iki büyük kurum bulunmaktadır: ordumuz ve büyük üniversite sistemimiz. | TED | لدينا مؤسستين عظيمتين في بلدنا الكل يحترمهم: الجيش والنظام الجامعي الرائع. |
| Dört litre süt ile, üniversite masrafları ile ilgisi var. | TED | إن الأمر متعلق بغالون من الحليب، برسوم التعليم الجامعي. |
| kampüs etrafında ucuz parfüm tutkusuyla gülünç bir fahişe gibi dolanıyorsun. | Open Subtitles | تتخبطين حول الحرم الجامعي مثل عاهرة سخيفة مع ولع للعطور الرخيصة |
| Bak, bugün bahar tatilinin ilk günü. kampüs hayalet şehir gibi. | Open Subtitles | إنّه أول يوم في عطلة الربيع، والحرم الجامعي مثل مدينة أشباح. |
| kampüste doğru düzgün kalacak bir yer yoktu ve görünce de kaçırmak istemedim. | Open Subtitles | بالكاد استطعت الحصول عليها في ذلك الحرم الجامعي وكانت تبدو فرصة جيدة حينها |
| Bu üniversiteli zırvalarını nereden öğrendin, felsefe profesöründen mi? | Open Subtitles | من أين تعلمت هذا الهراء الجامعي من أستاذ الفلسفة؟ |
| O zaman Queens Üniversitesi öğrenci kimliğimle hesabı ödemeye çalıştığımı fark edecekti. | Open Subtitles | انني سأحاول الدفع من خلال هوية الطالب الجامعي في كوينز |
| kampüste yada Los Angeles Birleşmiş Okul Bölgesi'nde daha önce bir şikayet olmamış. | Open Subtitles | لا إدعاءات سابقة من خلا الحرم الجامعي أو مقاطعة المدرسة الموحدة بلوس انجليس. |
| Bu sorunun erken uyarıcısı (maden kanaryası) kolej kampüsleri. | TED | بهذا الشأن يدق ناقوس الخطر الحرم الجامعي. |
| Cebinde bir not vardı, ve o kampüsün diğer tarafındaydı. | Open Subtitles | أي مُلاحظة كَانتْ في جيبِها، وهو كَانَ عبر الحرم الجامعي. |
| İster üniversitede, ister yerel, ister ulusal seviyede olsun bu ülkeyi muhteşem kılan liderlerimizi seçme yetkisine sahip olmamızdır. | Open Subtitles | إن كان على الصعيد الجامعي أو المحلي أو الوطني. ما يجعل هذا البلد عظيماً هو قدرتنا على اختيار قادتنا. |
| Bu kampüse ayak bastığınızdan beri birkaç talihsiz olay oldu. | Open Subtitles | منذ أن وصلتم فى هذا الحرم الجامعي هناك عدة حوادث |
| Yani inanılmaz bir durum. Bir gün Okul kampüsü tamamen bomboş. | Open Subtitles | أعني أن هذا مدهش ، الحرم الجامعي خالي تماماً في يوم واحداً |
| Evimizi ve onurunu, ve kampüsteki en iyi ev partisi pozisyonunu kurtardınız. | Open Subtitles | لقد أنقدتما منزلنا وشرفنا ومركزه كأفضل منزل مقيم للحفلات في الحرم الجامعي. |
| Üniversitenin tıp fakültesi var ve senin referanslarınla... | Open Subtitles | بها المركز الطبي الجامعي وبأوراق اعتمادك |
| Ayrıca vaktin azsa okula gelebilirim. | Open Subtitles | وإن كنتِ عالقة هناك، فيمكنني الحضور للحرم الجامعي |
| Fakülte danışmanından bilgi bugün geldi. | Open Subtitles | لقد جاء لنا الطلب من النائب الجامعي هذا العصر |