| Belki de bana peynir yapmayı öğretir, evimin kadını olurum. | Open Subtitles | ربما يستطيع تعليمي كيف أصنع الجُبن و أن أكون مُزارعة |
| Erimiş peynir insanı en iyi ayıltan şey. | Open Subtitles | الجُبن المُذاب هو أفضل عاكس لتأثير الخمر |
| Elbette öyle. peynir gibi kokan bir arabanın içinde seks yapıyor. | Open Subtitles | بالـاكيد مشهورة فقد جامَعت في سيارة مُتسخة برائحة الجُبن |
| Benden biraz Fransiz peyniri almami istiyormus. | Open Subtitles | نعم لقد أخبرني أن أبتاع له .. بعض الجُبن الفرنسي |
| Ve yarın toplanıp, cezasını çekmesini seyredeceğiz. korkaklık ve başkaldırı suçundan ötürü. | Open Subtitles | و غداً سوف نتجمع لرؤية عقابه بسبب الجُبن و العصيان. |
| Normalde içi peynirli krakerle dolu olur. | Open Subtitles | عادة البيوت مليئة بهذه الاشياء تدعى رقائق الجُبن |
| - Evet peynir dükkanındaki ufaklıktan. | Open Subtitles | أجل ، من قبل الرجل الصغير في متجر الجُبن |
| Şu peynir delisi, beyaz kürklü ve garip kulaklı küçük yaratıklarından mı söz ediyorsunuz? | Open Subtitles | عندما تقول فئران, هل تعنى تلك المخلوقات البيضاء الصغيرة ذو الفرو ؟ بتلك اللحية, الآذان و الجُبن ؟ |
| Seni gerçekten öpmek istiyorum ama... burası tamamen peynir kokuyor. | Open Subtitles | حسناً , أنا أريد حقاً تقبيلك .. لكن يبدو أن المكان تعمه رائحة الجُبن |
| Şarap, bira, bazı peynir çeşitleri... | Open Subtitles | النبيذ والجعّة وأنواع مُعيّنة من الجُبن. |
| peynir herkesin sevdiği türden olacak. | Open Subtitles | يُمكن أن يكون الجُبن أي نوع يُحبّه النَاس. |
| - Şu peynir satan. Onu tanıyorum. | Open Subtitles | ذلك الذي يبيع الجُبن أنا أعرفه |
| Üzerine dökülen baharatlar, erimiş peynir. | Open Subtitles | اللحم المفروم والتوابل الجُبن المُذاب |
| Gel, biraz peynir ye. | Open Subtitles | تعال وتناول بعض الجُبن |
| Biraz peynir ye. | Open Subtitles | تناول بعض الجُبن |
| - peynir üreticisi. | Open Subtitles | إنه يصنع الجُبن |
| - peynir. - Belli oluyor. | Open Subtitles | إنها الجُبن - أستطيع أن ارى ذلك - |
| Fransiz peyniri almayi da unutmamaliyiz. | Open Subtitles | لابد ان تتذكر ان نُحضر بعض الجُبن الفرنسي |
| Gidip şu fasulyeleri alayım, ve eski zamanların hatrına az da lor peyniri. | Open Subtitles | حسناً، دّعوني أقتطف حبوب الفاصوليا رُبما مع بعض خُثارة الجُبن من أجل الأيام الخوالي |
| "Korku işe yarayabilir ama korkaklık hiç bir işe yaramaz." | Open Subtitles | يمكن ان يفيد الخوف في مواقف " " و لكن الجُبن أبدًا لا يفيد المهاتما غاندي |
| Senin asıl hastalığın korkaklık. | Open Subtitles | حسناً, إنّ بلوتك الحقيقة, هي الجُبن. |
| Şu an ızgara peynirli sandviç yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت تصنَع شطيرة الجُبن المشويّة. |