| Saatler 12'yi gösterdiğinde Bariyer kalkınca Bir İngiliz Cipi, Berlin yarışına öncülük etti. | Open Subtitles | عند تمام الساعة الـ 12 سيرتفع الحاجز وتتسابق سيارات الجيب البريطانية نحو برلين |
| Senden aldığımız karanlık enerjiyi bariyeri yok etmek için kullanabiliriz. | Open Subtitles | القوة المظلمة ستنسحب منك وسيتم توجيهها نحو الحاجز ، وستحطمه |
| İki hafta önce geldim ve arka taraftaki barikatı kırdım. İşte buradaki işimiz bu. | Open Subtitles | منذ أسبوعين، جئت هنا وعطلت الحاجز الخلفي |
| Fotoğraflarını görmüştüm ama... burada bariyerin içinde olmak çok farklı birşey. | Open Subtitles | سبق ورأيت الصور لكن المجيء إلى هنا داخل الحاجز مختلف كلياً |
| Barikatın arkasına geçin! | Open Subtitles | انا لا يهمني أين تذهب المهم ان يكون بعد الحاجز |
| Neden peki? Emrettiğiniz üzere barikat dışında tutuklama yapılmıyor. | Open Subtitles | ألم تأمر بعدم القبض على أحد خارج الحاجز الأمنى |
| Bu, bilginin birbirimize engel olduğu değil, bizi birbirimize bağladığı bir takımın şimdi bir parçası olduğumuz fikriydi. | TED | كانت الفكرة أننا الآن جزء من فريق حيث تشكل المعلومة الرابط الأساسي بيننا جميعا، وليس الحاجز الذي بيننا. |
| İlk raporlara göre, Büyük Bariyer'deki kapılardan biri kapanırken arızalanmış. | Open Subtitles | تشير التقارير الأولية أن أحد بوابات الحاجز العظيم أخفقت بالإغلاق |
| Bizimle sörf arasında Bariyer oluşturmuşlardı, sadece suda yerimizi almak için bu labirent gibi şeylerin arasından geçmemiz gerekiyordu, | TED | وقد صنعت هذا الحاجز بيننا وبين الأمواج، وكان علينا أن نمر خلاله وكأننا نسير في متاهة فعلنا كل هذا فقط لكي نقف بالصف. |
| Hareketsizlik bunu sağladı çünkü ince bir Bariyer zayıf bir bariyerdir ve zayıf bir Bariyer, eğer bir memeli ciğerinde olduğu gibi sürekli havalandırmaya maruz kalırsa parçalanır. | TED | يسمح عامل التوَقُّف بذلك لأن الحاجز الرقيق رخو؛ ولأنه رخو سيتمزق إذا ما كانت تتم تهويته بنشاط مثل رئة الثدييات. |
| Oradan da hızla vücut dokularına ulaşır ve bunlar arasında kan beyin bariyeri denen bir zar da vardır. | TED | ومن هناك فإن الجراثيم تستطيع الوصول بسرعة إلى أنسجة الجسم ومن بينها نسيج يُدعى الحاجز الدماغي الدموي. |
| Ama bilim insanlarının hâlâ çözemediği bir yöntemle menenjit bakterisi bu bariyeri kandırarak içeri girmeyi başarabilir. | TED | ولكن بطرقٍ يحاول العلماء للآن فهمها وفهم كيف تخدع الجراثيم المسببة لالتهاب السحايا هذا الحاجز لكي تسمح لها بالعبور. |
| Başka bir deyişle, siz ve diğer insanlar arasındaki bariyeri yok ettiniz. | TED | أي بمعنى آخر لقد قمت بإزالة الحاجز بينك وبين الأفراد الآخرين |
| Silah ve maden taşıtı toplayıp kurdukları barikatı aşabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نجمع بعض الأسلحة و السيارات و ندمر هذا الحاجز. |
| Kanamanın kontrol altına alınması ve bariyerin kapatılmasıyla vücut içeri girmiş olabilecek patojenlerle savaşması için özel hücreler gönderir. | TED | بعد تكون الحاجز العازل وتوقف النزف فإن الجسم يرسل خلايا خاصة للتخلص من أي طفيل استطاع الدخول |
| Ve lanet olası habercileri Barikatın arkasında tutun! | Open Subtitles | وأخرج فريق الأخبار اللعين إلى خلف ذلك الحاجز |
| Hey, dinleyin birinin burada kalması gerekiyor ve biz barikat üzerinde çalışırken o aracı takip etmeli. | Open Subtitles | مهلا,هناك شخص يجب ان يبقي هنا بالاسفل يشاهد السياره حين نحن نقوم بعمل الحاجز |
| Gördüğümde ise aramıza bir engel dikiyorsun. | Open Subtitles | وعندما اعمل أضع ذلك الحاجز بأعلى بيننا.. |
| Evet, seyirci ile benim aramda bir duvar. | Open Subtitles | نعم، الحاجز الذي سيكون بيني وبين الجمهور |
| Önce yatak odamda bir ev cini buluyorum sonra peron dokuz üç çeyrekteki duvarı geçemiyoruz bir ağaç bizi öldürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | ظهر قزم منزل سحري فى غرفة نومي عجزنا عن عبور الحاجز إلى الرصيف 9 وثلاثة أرباع وكادنا أن نموت من شجرة |
| Akciğer otogrefti için Septal ayrım tekniğini... | Open Subtitles | ونستبدل بالصمّام الرئوي صماماً حيوانياً هل ستستعملين تقنيّة استبقاء الحاجز في استخراج الصمام الرئوي؟ |
| Alçak bir zemine sahip olmak insanları projelerini tamamlamaktan alıkoyan mali engeli kaldırmak demektir. | TED | ووجود أرضية منخفضة يعني أيضاً أننا نزيلُ الحاجز المالي الذي يمنع الأشخاص من انجاز المشروع. |
| Kırmızı Muhafızlar barikata saldırır ve bu kontrolden çıkmış olayı başladığı gibi bitiririz. | Open Subtitles | الحرس الاحمر سوف يهاجمون الحاجز ونحن سننهي هذا الغضب بسرعه كما بدأ |
| O zamana kadar, sadece birkaç canlı bu buzdan bariyere hakim olabilir. | Open Subtitles | حتّئذ، لا يستطيع من الحيوانات اختراق هذا الحاجز الثلجيّ إلا القليل |
| Dünyadaki her yerideki mercan resiflerinde, özellikle Büyük Set Resifi'nde, bu olay çok yaşandı. | TED | وهناك قدر كبير من هذا حدث في الحاجز المرجاني العظيم، تحديداً في الشعب المرجانية في كل أنحاء العالم. |
| Bugün, sınır hakkında konuşarak başladık. Ama eğer bu sınırı kaldırırsak, geriye kalan tek sınır hayallerimiz olur. | TED | اليوم، بدأنا بالحديث عن الحاجز، لكن إن أزلنا هذا الحاجز، الحاجز الوحيد المتبقي هو مخيلتكم. |