| Toprakları boş adamlara verdik, keşişlerimiz tembel, para yönetemiyoruz ve kilisemiz de bu hâlde olunca, hacılar bile ziyarete gelmiyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى المستأجرين السيئين و الرهبان الكسالى ، و التمويلات السيئّة و الكنيسة في مثل هذا الأهمال لن يزورها الحجاج |
| Hey, hey, hey. hacılar, Kızılderililer, kavga etmeseniz? | Open Subtitles | حسنا , ايها الحجاج والهنود هل يمكننا ان نتوقف عن القتال ؟ |
| Dört ya da beş hacı gelip onları pusuya düşürmüştür. Evet, mantıklı. | Open Subtitles | اربعة او خمسة من الحجاج جاءو ونصبوا لهم كميناً نعم ، هذا يوضح المعنى .. |
| O zamandan beri hacı sayısı önemli sayıda azaldı. | Open Subtitles | منذ ذلك الحين انخفض عدد الحجاج بشكل كبير |
| Binlerce yıl boyunca Hindu hacıları bu kutsal mekana seyahat ettiler... doğanın asla dinmeyen alevleri mucizesine şahit olabilmek için. | Open Subtitles | منذ آلاف السنين، الحجاج الهندوس سافروا الى هذا المكان المقدس لمشاهدة اعجوبة المعجزات للنيران الطبيعية التي لا تموت |
| İbrahim Jarrah için vatandaşlık sınavının son sorusu Pilgrimler neden Amerika'ya gelmiştir? | Open Subtitles | حسناً، بالنسبة للسؤال الأخير لاختبار المواطنة بالنسبة لسيد ابراهيم جارا لماذا يأتي الحجاج إلى أمريكا؟ |
| Bir meyhaneydi, leydim. Adı Arabın Başı. Pilgrim Meydanı'nda. | Open Subtitles | كان في حانة سيدتي بمحمكة الحجاج |
| Bugün ikinci roketin Şankaraçarya'daki diz çökmüş Hacıların üzerine inecek. | Open Subtitles | اليوم الصاروخ الثاني سيصيبه سيصيب الحجاج |
| O zaman hacılardan Roma'ya geçişleri için ağır bir ücret talep edeceğiz ya da onlar hiç bir ücret ödemeden bizim kefenimizi görebilecekler. | Open Subtitles | إذاً, نحن نضع رسوم على الحجاج باهظه للمرور صاعدا الى روما, او يمكنهم عرض كفننا بدون رسوم على الإطلاق. |
| Bence 500 yıl önceki hacılar, yolculuktaki konforlarını bizden daha çok göz ardı etmemiştir. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الحجاج قبل 500 سنة تجاهلت وسائل الراحة على الطريق أكثر من الآن |
| Ordular savaşmak, hacılar ise huzuru bulmak için yürüyor. | Open Subtitles | مسيرة الجيوش للحرب. مسيرة الحجاج نوع جديد من السلام. |
| hacılar Aziz Peter'e daha cömertçe bağış yapmak isteyecekler. | Open Subtitles | الحجاج سيتبرعون بسخاء لتعافي القديس بطرس. |
| hacılar Roma'ya akın ediyorlar papalık kasalarını dolduruyorlardır. | Open Subtitles | الحجاج يتدفقون الى روما, يملئون خزينة البابويه, وهذا انا لا اشك فيه, سيكون اعتداء علي. |
| Bu hacılar çok kutsal bir yere ibadet etmeye geliyor. | Open Subtitles | إن هؤلاء الحجاج في رحلة إلى مكان مقدس. |
| Çoğu hacı adayı yolculuklarının zamanını Tibet'teki en önemli festivale denk getirecek şekilde ayarlar. | Open Subtitles | يوقت أكثر الحجاج زيارتهم للمهرجان الأكثر أهمية في التقويم التيبتي. |
| Yaptığım ankette birçok hacı Santiago'yu dinî, kültürel ya da tarihsel nedenlerle yürüdüğünü söylüyor. | Open Subtitles | معظم الحجاج قد استطلعت اراؤهم ويقولوا انهم يمشوا إلى سانتياغو من اجل الثقافية والدينية او أسباب تاريخية |
| Kendi kanımı ve hazinemi hacı paralarının buraya akması için ziyan etmeyeceğim. | Open Subtitles | سوف لن اضيع دمي وخزينتي لتحرير عملة الحجاج. |
| Bu faaliyet tarih öncesi Tibet kültüründe bile kendisine yer bulmuş ve ve halen dünyanın dört bir yanından hacıları kendisine çekmektedir. | Open Subtitles | وظيفته وجدت في الاساطير قبل التاريخ في الثقافة التيبتية القديمة، والذي ما زال يستقبل الحجاج من جميع أنحاء العالم. |
| Celal, birkaç Hint Rajputu Amer yolunda bu türbeye gelen Müslüman hacıları durdurduğunda. az kalsın bir isyan çıkıyordu. | Open Subtitles | جلال ، حصل بعض الشغب عند حدود آجمير بعض الراجبوتيين عترضوا طريق الحجاج المسلمين |
| Neden Pilgrimler 1621'de buraya geldiklerinde hayatlarının daha iyi olacağını düşünmüş? | Open Subtitles | ما الذي يجعل الحجاج يعتقدون أنها الحياة الأفضل هنا حينما جاءوا هنا عام 1621؟ |
| Deniz temalı Pilgrim ilginç bilgileri listem epey kısa. | Open Subtitles | قائمتي الحقائق الحجاج -البحرية تحت عنوان قصيرة جدا. |
| Bu Hacıların, yerlilere frengi taşıması gibi bir şey olacak. | Open Subtitles | انها سوف تكون مثل الحجاج ليصل الزهري الهنود. |
| Bu hacılardan bazıları pek de zeki sayılmazlar. | Open Subtitles | بعض هؤلاء الحجاج شخصيات مهمة. |
| Sadece dağların kenarlarına değil, ancak kutsal yolculukların istikameti olan buzlu zirvelere. | TED | ليس ببساطة إلى حواف الجبال بل إلى القمم المتجمدة التي تمثل وجهة الحجاج |
| Bu hacılara mutlu bir yolculuk ve huzurlu günler nasip et ki, senin kutsal meleğinin rehberliğiyle gidecekleri yere sağ salim ulaşsınlar. | Open Subtitles | ندعو أن يحظى هؤلاء الحجاج برحلة سعيدة و أيام من السلام و لتحيط بهم الملائكة فاليصلوا إلى وجهتهم سالمين |
| Bizler yolcularız. | Open Subtitles | نحن الحجاج. |