| Sık tekrarlanan, büyük çaplı görevlerde makineler ile rekabet etme şansımız hiç yok. | TED | ليس لدينا أي فرصة للتنافس مع الآلات في المهام المتكررة، ذات الحجم الكبير |
| büyük veya küçük olsan bile Ayın büyüklüğü aynı gözüküyor. | Open Subtitles | القمر يبدو بنفس الحجم ، سواءًا كان كبيراًَ أم صغيراً |
| Şirket bu büyüklükte bir vericiyi nereye saklamış olabilir? Bir şekilde bunu becerdiler. | Open Subtitles | لا أدري أين خبأت الشبكة شيئاً بذلك الحجم و لكنهم نجحوا في ذلك |
| Şirket bu büyüklükte bir vericiyi nereye saklamış olabilir? Bir şekilde bunu becerdiler. | Open Subtitles | لا أدري أين خبأت الشبكة شيئاً بذلك الحجم و لكنهم نجحوا في ذلك |
| Neredeyse koca bir tır ve orta boy bir köpek tarafından eziliyorduk. | Open Subtitles | كنا سنسحق تقريباً من قبل شاحنة كبيرة و من كلب متوسط الحجم |
| Onların da elektromanyetik silahları var. Bu boyutta gemilerde asla görmediğim bir şey. | Open Subtitles | لديهم أسلحة بنادق أيضاً ، لم أراهم في سفن بتلك الحجم من قبل |
| Sentetik bir ormanın, gerçeğine göre önemli bir avantajı var: boyut. | TED | لدى الغابة الاصطناعية ميزة هامة عن الغابة الحقيقيّة من ناحية الحجم. |
| Aslında, Jerry, uzun zamandır o kadar büyük bir salonda çalışmadın. | Open Subtitles | لعلمك يا جيري، لم تعمل في قاعة بهذا الحجم منذ مدة. |
| Bir Duble Çizburger alacağım, büyük cips ve büyük kola. | Open Subtitles | سأخذ تشيزبرجر و بعض قطع البطاطس و كوكاكولا كبيرة الحجم |
| Arka koltukta bir ayak izi bulduk. Speck'inkinden birbuçuk kat daha büyük. | Open Subtitles | التقط أثر قدم في المقعد الخلفيّ الحجم و نصف أكبر من البقعة. |
| - Böyle bir ev için oldukça büyük. - Çok terliyorum. | Open Subtitles | ـ جهاز كبير جداً على منزل بهذا الحجم ـ أشعر بالحر |
| Şubeniz bu büyüklükte bir parayı idare edebilir, değil mi? | Open Subtitles | افترض أن فرع بهذا الحجم يستطيع التعامل مع هذه الأموال |
| Bu büyüklükte bir osteoma, başağrısı, sinüzit... hatta daha kötü şeylere sebep olabilir. | Open Subtitles | ورم عظمي بهذا الحجم يمكن أن يسبّب صداعا وجيوب أنفية ، وربّما أسوأ |
| Daha önce bu büyüklükte saldırıdan sağ çıkan bir grup görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرى مجموعة ينجون من إعتداء بهذا الحجم غير مصابين بأذى. |
| Buradaki ilk yemeğini istedim ve süper boy olsun mu diye sordular. | Open Subtitles | ها هي أول وجبة في هذه المدينة وسألتني أيضاً عن الحجم السوبر |
| Gazı tünelden emip çıkartacak devasa boyutta bir gaz bacası yapmam gerekecek tıpkı bir vakum gibi, petrol sahalarındakine benzer. | Open Subtitles | سأقوم بصنع حارق ضخم الحجم ليمتص شطط الغاز من الأنفاق الأرضية و يحرقه في الفراغ مثلما يحصل في حقول النفط |
| Ama ben daha büyüğüm. Bu gezegende önemli olan boyut. | Open Subtitles | انا اضخم , و فى هذا الكوكب الحجم هو المقياس |
| Ve bu, oldukça ufak bir scooter bu boyda bir beyefendi için. | TED | وهذا سكوتر صغير للاشخاص المحترمين من هذا الحجم |
| Bu büyüklükteki depoda daha fazla görevli olmalı. - Onlar nerede? | Open Subtitles | ساحةً بهذا الحجم تستدعي وجود الكثير من ضباط الشرطة، فأين هم؟ |
| Belki aynı boyuttaki 2 beyin aslında çok farklı miktarlarda nöron içeriyorlardı. | TED | قد يوجد دماغان ذوا الحجم نفسه إلّا أنهما مكونان من عددين مختلفين جداً من الخلايا العصبية. |
| büyüklük, şekil ve bazen de renk olarak farklılık gösterirler. | TED | تختلف في الحجم,الشكل, وفي بعض الاحيان اللون |
| İş gücünün asıl boyutu, rakamların gösterdiğinden bir milyon daha az. | Open Subtitles | الحجم الحقيقي للقوى العاملة هو بالفعل مليون أقل من الأرقام تظهر. |
| Aynı boyutlarda başka bir tane bulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | ربما لا علينا إيجاد واحد آخر بنفس الحجم بالضبط |
| Kalbim bana üçbuçuk beden kadar büyüktü. | TED | لقد كان حجم قلبي ثلاث مرات ونصف أكبر من الحجم الطبيعي |
| boyu neredeyse 160 cm olan, minik sarışın bir dinamoydu. | TED | لقد كانت دينامو صغيرة الحجم شقراء، والتي بالكاد تبلغ ثلاثة خمسة أقدام. |
| büyük ölçüde bilgi içeriği toplamınızı sağlayan alternatif diğer yollar, daha az verimli ve gizliliği daha fazla ihlal etmektedir. | TED | البديل لذلك هو بديل اقل كفاءه و اكثر تعديا على الخصوصيه, والمتمثل في جمع محتويات هائله الحجم. |