| velayet davası için uğraşıyorum yani onunla bazı günler birlikteyim. | Open Subtitles | إننا في خضم قضايا الحضانه و أيام وجودها معي تكون عشوائيه لكن |
| Ama o, velayet anlaşmasının bir yasal kontrat olduğunu ve yasanın yasa olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ..لكنها قالت بأن اتفاق الحضانه عقد قانوني والقانون قانون |
| Daha önceki velayet davası ifadelerinde | Open Subtitles | انه يبدو فى محاكمة الحضانه قبل هذه المحاكمة كان يقول ماما |
| Henüz sütten kesilmedikleri için çiftleşme zamanında kreş gibi bir arada oldukları yerlerde toplanır ve yalnızca beslenmek için annelerinin yanına giderler. | Open Subtitles | هم لم يفطموا في الوقت الأخدود والفرقة الكبيرة معا في دور الحضانه العودة الوحيد إلى أمهاتهم للتغذية |
| Geçen seferki kreş ne oldu? | Open Subtitles | ماذا عن الحضانه التي قلتِ عنها اخر مرة؟ |
| Eğer Day-Day geri gelirse, onu görmek istediğimi söyleyin... çünkü bebek bakım dersleri Çarşamba günü başlıyor. | Open Subtitles | إذا رجع داي داي قل له أني أريد رؤيته لأن جلسات الحضانه للطفل تبدأ يوم الأربعاء |
| Şimdiye dek görüşülecek tek konu, vesayet. | Open Subtitles | لحد الآن المشكله الوحيده على هذه الطاوله هي الحضانه |
| Böylece çocukların ortak velayetini alabilirim ve- | Open Subtitles | لكني يمكنني أن احصل على الحضانه المشتركه الاطفال و.. |
| Şimdilik sadece ortak velayet konusunda anlaşamaz mıyız? | Open Subtitles | هل بإمكاننا ان نتفق على الحضانه المشتركه حالياً؟ |
| Bugün benim ilk velayet davam var. | Open Subtitles | لدي جلسه أولى حول قضية الحضانه اليوم |
| Bakın, şu an tam da bir velayet durumu yaşıyorum. | Open Subtitles | اسمع، انا في فتره خلافات الحضانه الآن |
| Helen, bütün istediğim ortak velayet. | Open Subtitles | هيلين.. كل ما أريده هو الحضانه المشتركه |
| Babam tam velayet hakkını garanti altına almıştı. | Open Subtitles | ووالدي حصل على الحضانه الكامله |
| Tam velayet için çabalayacağım. | Open Subtitles | أريد ان اطلب الحضانه الكامله |
| Hayır, seninle gurur duymamın nedeni kreş müdürü ve Emma'nın annesinin karşısında soğuk kanlılığını kaybetmemendi. | Open Subtitles | لا , ما قصدته انا فخور بك لانك لم تفقدي اعصابك مع مديره الحضانه (وام (ايما |
| Bu kreş için. | Open Subtitles | و هي مخصصة لأطفال الحضانه ! |
| Günlük bakım için para almıyor, bu iyi bir şey. | Open Subtitles | انها لا تأخذ مقابل لقاء الحضانه ، و ذلك أمر جيد |
| Hope bakım merkezinde yaptı. | Open Subtitles | ( هوب ) . قام بصنعه في الحضانه |
| Artık vesayet kaygıların ortadan kalkmış olacak. | Open Subtitles | هذا يجب ان يكفي لأنهاء مخاوف الحضانه |
| Evet, birkaç sarhoşla vesayet duruşmasına gittiğinde genellikle kazanmazsın. | Open Subtitles | نعم، حسنا ، عندما تذهب الى جلسة استماع الحضانه مع اثنين من دي يو اي انت... . |
| velayetini geçici olarak ikisine veriyorum. | Open Subtitles | سأمنح والديك الحضانه المشتركه المؤقته |