| Sessiz kalma hakkına da sahipsin ama şimdi sessiz kalırsan ölürsün. | Open Subtitles | ولديك الحق في إلتزام الصمت. لكن إذا مارسته، تموت هنا حالاً. |
| o zamana kadar sessiz kalma hakkına sahipsin, bunu kullanmanı öneririm. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين، لديك الحق في التزام الصمت، وأقترح عليك استخدامه |
| Yasal olarak gitmeye hakkımız var, ama hakkı olmasına rağmen burada tutuklananlar var. | Open Subtitles | لدينا الحق في هذا الرحيل، لكن العديدين هنا احتجزوا بالرغم من حقهم الشرعي. |
| Yasal olarak gitmeye hakkımız var, ama hakkı olmasına rağmen burada tutuklananlar var. | Open Subtitles | لدينا الحق في هذا الرحيل، لكن العديدين هنا احتجزوا بالرغم من حقهم الشرعي. |
| Ve balkonumdan, istediğim her şeyin ve herkesin, resmini çekme hakkım var. | Open Subtitles | ولي الحق في إلتقاط صورة لأي شيء ولأي شخص أريد من شرفتي |
| Oyların eşit olması durumunda da o eşitliği bozma hakkın var. | Open Subtitles | وفي حالة تعادُل الأصوات، لديك أيضاً الحق في كسر ذلك التعادل. |
| Pasaportlarımızı aldınız. Bilimsel bir çalışma yapıyoruz, buna hakkınız yok. | Open Subtitles | لديك الفيزات هذه مهمة علمية ليس لك الحق في إحتجازنا |
| Sessiz kalma hakkına sahipsiniz. Söyleyeceğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | لك الحق في ان تبقي صامتا اي شيء تقولة من الممكن ان يتخذ ضدك في المحكمة |
| Sessiz kalma hakkına sahipsin. Eğer aksini yaparsan sen ölü birisin. | Open Subtitles | لك الحق في ان تصمت ولكن ان فعلت ذلك ستكون رجل ميت |
| Sessiz kalma hakkına sahipsin. Öyle yapmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | لديك الحق في البقاء صامتاً,واعتقد أنك كذلك بالفعل |
| Herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! | Open Subtitles | نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب |
| İşte, sessiz kalmaya kesinlikle hakkı olan biri var burada. | Open Subtitles | الآن هناك بالتأكيد الرجل الذي لديه الحق في التزام الصمت. |
| Paraları onlara, insanlara oyuncak gibi muamele edebilme hakkı veriyor. | Open Subtitles | يعتقدون أن أموالهم تمنحهم الحق في أن يعاملوا الناس كدمى |
| Afedersiniz, ama burası halka açık bir yer ve satış yapmaya hakkım... | Open Subtitles | اسف و لكن هذا مكان عام ولي كل الحق في أن .. |
| Bize söylemediğin bir şey var ve bilmeye hakkım var. | Open Subtitles | هناك شيء لا تخبرهُ لنا ، لدي الحق في معرفتهِ |
| Onu benden izin almadan buraya getirmeye hiç hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق في إحضارها إلى هنا بدون إخذ إذني |
| Senin bunu söylemeye hakkın yok. Ona imza atmasını söyleyen kimdi? | Open Subtitles | اوني ليس لذيك الحق في قول هذا من اخبره يشارك التوقيع؟ |
| Ama ne kadar paranız olursa olsun buraya gelip birlikte çalıştığım insanların önünde beni küçük görmeye hakkınız yok. | Open Subtitles | ولكن كل أموالك لا تعطيك الحق في أن تأتي إلى هنا و وتشوهي سمعتي أمام الأشخاص الذين أعمل معهم |
| Ama bu bile sana, bana "yalancı" deme hakkını vermez. | Open Subtitles | ولكن من الذي أعطاك الحق في أن تدعوني كذاب ؟ |
| Sorguda önce ve sorgu boyunca avukat tutma hakkına sahipsin. | Open Subtitles | لديك الحق في الحصول على محام قبل وأثناء أي استجواب |
| Konuşmama hakkına sahipsin. | Open Subtitles | ضع يدك وراء ظهرك لك الحق في البقاء صامتاً |
| Bayan, eğer doğru malzemeniz varsa bu bir kumar değil. | Open Subtitles | إنها ليست مغامره لا يا سيدتي لك الحق في المكونات |
| Şapkam tam olarak mezar taşının üzerine uçtu. | Open Subtitles | أعني، انفجرت قبعتي الحق في شاهد القبر لها. |
| Bu adamlar, her kimlerse, sana bunu yapmaya hakları yoktu. | Open Subtitles | أولئكَ الرجال، مهما كانوا لم يكُن لهُم الحق في اغتصابِك |
| Üzgün olduğunu biliyoruz, sonuna kadar da haklısın ama mümkünse her şeyi yoluna koymak için ikinci bir şans istiyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنكِ مستاءة، ولكِ كل الحق في ذلك لكن إن لم يكن لديكِ مانع، فإننا نريد فرصةً أخرى لتصحيح الأمور |
| Sadece gerçekten pişmanlık duyup ikinci bir şansı hak edenlerinki... | Open Subtitles | التائب الصادق فقط .. له الحق في تَوَقع فرصه أخرى |