| Gelecek bize ne gösterir kimse bilemez, ama heyecan gittikçe artıyor. | Open Subtitles | لا أحد يعلم ما قد يأتي في المستقبل لكن الحماسة تتزايد |
| Bu heyecan hakkında hiçbir şey bilmediğim bir yere gidiyormuşum gibi hissettirdi. | TED | هذه الحماسة مثل شعور المضي قدما إلى المجهول. |
| Bizim işimizde, insanlardaki ateşi nasıl yakacağınızı bilmeniz lazım. | Open Subtitles | في العمل على المرء أن يعرف كيف يثير الحماسة في الناس |
| Şampanya getirdim. Çok heyecanlı olmalısınız. | Open Subtitles | لقد أحضرت شامبانيا أنتم أيها الرفاق يجب أن تكونوا في غاية الحماسة |
| Ama seninle ilgili üzülmekten daha çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | لكن الأمر هو.. أكثر من المشاعر الحزينة هناك شعور الحماسة |
| Zevk ve Heyecandan başka bir şey vaat edemeyen adamlarla takılıyorum. | Open Subtitles | الذين لا يقدمون إليّ سوا المتعة و الحماسة. |
| Yani baksanıza şu kalabalığa, şu heyecana. | Open Subtitles | انظروا لهذا الحشد وتلك الحماسة |
| Bu coşkunun biraz da olsa Haley'e geçmesini umuyoruz. | Open Subtitles | كنا نآمل ان بعض هذه الحماسة تؤثر عليها. |
| Şaşırtıcı bir şekilde hiçbir yere gitmemenin en az Tibet ve Küba'ya gitmek kadar heyecan verici olduğunu keşfettim. | TED | وبالتالي، وهنا كانت المفاجئة الكبرى، وجدت أن عدم الذهاب لأي مكان كان بقدر الحماسة لو ذهبت إلى التيبت أو كوبا. |
| İş kıyafetine duyabileceğim heyecan bu kadar. | Open Subtitles | هذا أكثر ما أستطيع اظهاره من الحماسة للقمصان المجسمة |
| Mutfağa gidip kendime büyük bir bardak heyecan dolduracağım. | Open Subtitles | سأذهب للمطبخ وأصب لنفسي كأس كبير من الحماسة |
| Ya da ateşi tüm karnımıza geri getiren mucize mi? | Open Subtitles | أو المعجزة التي أعادت الحماسة لكل منا؟ |
| Mike'ın gücü var, Mike'ın ateşi var. | Open Subtitles | (مايك) لديه القوة، (مايك) لديه الحماسة (مايك) لديه الروح لإسقاطك من على قدميكِ! |
| Bu ateşi COMDEX'e de getir ortalığı yıkalım. | Open Subtitles | أحضر هذه الحماسة لمؤتمر كومديكس) و سنفوز). |
| Birkaç heyecanlı serserinin bir gelecekleri olmadığını bilmeden ahmakça, kaçışı mümkün olmayan bu kasabadaki anlamsız bir maç için gösterdikleri mücadele. | Open Subtitles | ثلة من المفرطي الحماسة حمقى ما يكفي لمعرفة أن لهم مستقبل يناضلون في معركة لا معنى لها |
| İnsanlar bana sık sık fıtıklara bu kadar yoğunlaşmışken nasıl bu kadar heyecanlı olabildiğimi soruyor. | Open Subtitles | حسنا,لا بأس,الناس غالبا ما يسألونني كيف أخصص فترات طويلة من الوقت على الفتوق و أحافظ على هذا المستوى من الحماسة |
| Ama heyecanlı gergine, gergin de sarhoşa dönüşür. | Open Subtitles | لكن الحماسة يتحول إلى التوتر التوتر يتحول إلى الشراب |
| heyecanlıyım ve sizin de böyle olmanızı çok isterim. | Open Subtitles | أنا متحمسةٌ بشأن هذا .وأتمني أن تشاركوني الحماسة |
| Ve itiraf etmeliyim ki çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | {\cH9CFFFE}.وعليَّ أن أعترف أنّي بغاية الحماسة |
| Her şey harika. Burada olmaktan çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | كل شيء رائع تنتابني الحماسة لكوني هنا |
| - Öyle sanıyorum. - Afedersin, Heyecandan içim içime sığmıyor olmalıydı. | Open Subtitles | على ما أظن - اعذريني ولكن بكل هذه الحماسة - |
| Heyecandan titriyorum... | Open Subtitles | إنّي أرتعد من الحماسة! |
| Yani baksanıza şu kalabalığa, şu heyecana. | Open Subtitles | "انظروا لهذا الحشد وتلك الحماسة" |