| - İyi haber, sonunda Lamonsoff atlayabildi. - Kötü haber ise yüzüme atladı.. | Open Subtitles | أتعرفون الخبر السعيد أن أخيرا لمنسوف قفز وقد هبط على وجهي في النهاية |
| - İyi haber, sonunda Lamonsoff atlayabildi. - Kötü haber ise yüzüme atladı.. | Open Subtitles | أتعرفون الخبر السعيد أن أخيرا لمنسوف قفز وقد هبط على وجهي في النهاية |
| Ama iyi haber şu. Bunu bizzat ben yapacağım. | Open Subtitles | ولكن الخبر السعيد بأني سأتعامل معك بنفسي، أجل، شخصياً. |
| Onu güvenli eve alıp uzaklaştırdılar ama güzel haber banyoyu yarın onun temizlemeyecek olması. | Open Subtitles | ...وضعوه في منزل امن، لذا لكن الخبر السعيد انه ليس عليه ان يغسل الحمامات غدا |
| Yengeme bu güzel haberi vermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أقدم هذا الخبر السعيد لزوجة أخى |
| Normalde isimleri aklımda tutamam, ama iyi haber sizinkileri karıştırmama ihtimalim yüksek. | Open Subtitles | عادة.. ذاكرتي سيئة فيما يتعلق بالأسماء لكن الخبر السعيد هو ربما كنت قادرا فعلا على ابقاءكم على طريقكم |
| Ama kendini toparlamış ve "İyi haber nedir?" diye sormuş. | Open Subtitles | لكنه تمالك نفسه وقال: "ما هو الخبر السعيد"؟ قال الطبيب: |
| İyi haber, Lamonsoff sonunda gerçekten atladı. Kötü haber, suratıma düştü. | Open Subtitles | أتعرفون الخبر السعيد أن أخيرا لمنسوف قفز وقد هبط على وجهي في النهاية |
| Önce iyi haber mi, kötü haber mi? | Open Subtitles | اذا هل تريدين الخبر السعيد أولا أم السيء ؟ |
| Pekala, konuşmanın mutlu bitmesini sağlayacak iyi haber neydi? | Open Subtitles | ماهو الخبر السعيد لكي ننهي هذا الحديث بطريقة سعيدة ؟ |
| İşte böyle, her zaman önce kötü haber, sonra iyi haber. | Open Subtitles | ابداي دائما بالخبر السيء ثم الخبر السعيد |
| İyi haber şu ki, saldırıdan sonra kurban nörolojik açıdan iyileşmeye devam ediyor. | Open Subtitles | الخبر السعيد أنها مستمرة في التحسن عصبيا من الهجوم |
| İyi haber şu ki bu sürecte yanlız değilsin. | Open Subtitles | الخبر السعيد أنك لست مضطرًا لمواجهة ذلك بمفردك |
| İyi haber şu ki önünde çok parlak bir akademik gelecek var. | Open Subtitles | الخبر السعيد هو أن لديك مستقبلاً أكاديمياً مبهراً. |
| İyi haber; her zaman olduğu gibi haklı çıktım. | Open Subtitles | الخبر السعيد هو, انى كنت محقه, كعادتى. |
| Onu güvenli eve alıp uzaklaştırdılar ama güzel haber banyoyu yarın onun temizlemeyecek olması. | Open Subtitles | ...وضعوه في منزل امن، لذا لكن الخبر السعيد انه ليس عليه ان يغسل الحمامات غدا |
| güzel haberi neden ona vermeyi erteliyoruz? | Open Subtitles | لماذا نؤجل له الخبر السعيد ؟ |
| Haydi gidip çocuklara güzel haberi verelim. | Open Subtitles | حسنا، لنخبرهم الخبر السعيد |