| Kötü haber ise yeni bir sağ kola ihtiyacın var. | Open Subtitles | الخبر السيء هو أنك في حاجة إلى ساعد أيمن جديد |
| Kötü haber ise şu: YeniBesleme Kuvözünün içine koyulan tek bebek Time dergisinde resmi olan bu çocuktu. | TED | هنا الخبر السيء: الطفل الوحيد الذي وُضع بالفعل داخل حاضنة نيونوتشر كان ذاك الطفل خلال جلسة تصوير مجلة التايم. |
| Kötü haber ise hepsi fotokopi idi, bir kuruş kar etmedik. | TED | ولكن الخبر السيء ان تلك الصور كانت مزورة جميعها .. اي لم نحصل على اي ريع من ورائها |
| Kötü haberse yardım gelene kadar dişimizi sıkmamız lazım. | Open Subtitles | الخبر السيء هو، أن علينا الصمود حتى تأتي إلى هنا. |
| Ölü Stacey'i oynamama gerek kalmayacak, ...Kötü haberse, bu rolü senin oynamana izin vermiyorlar. | Open Subtitles | الخبر السيء, لن يسمحوا لك بالقيام بالدور |
| Kötü haber ise; kalan az zamanda bu makinayı almamız gerektiği. | Open Subtitles | الخبر السيء اننا سنضطر لشرائه نظرا لضيق الوقت |
| Kötü haber ise; kalan az zamanda bu makinayı almamız gerektiği. | Open Subtitles | الخبر السيء اننا سنضطر لشرائه نظرا لضيق الوقت |
| Kötü haber ise, diplomatik pasaport ile seyahat ediyor. | Open Subtitles | حسناً و ما هو الخبر السيئ ؟ الخبر السيء أنه يملك حصانة دبلوماسية |
| Kötü haber ise insandan insana geçebileceği. | Open Subtitles | الخبر السيء هو .. أنه بإمكانهم التنكر كالبشر |
| Kötü haber ise ayrılıp birden fazla hedefe isabet etmek için tasarlanmaları. | Open Subtitles | الخبر السيء أنّها مُصمّمة للتحطيم والقضاء على أهداف مُتعدّدة. |
| Kötü haber ise 24 saat bekleyip tekrar deneyecekleri gerçeği. | Open Subtitles | لكن الخبر السيء أنّ علينا الإنتظار لـ24 ساعة، وعلينا القيام بذلك مرّة أخرى. انتظري لحظة. |
| Kötü haber ise çalıştırıcı olarak tek bir kişi gerekiyor. | Open Subtitles | الخبر السيء أن هناك شاغر لمدرب واحد فقط. |
| Kötü haber ise Sally'nin kadınların işyerlerindeki mevki engelini kaldırmasını isteyen bir grup insanı hala elinde tutuyor olması. | Open Subtitles | الخبر السيء أن سالي لا تزال تحتكر أصوات النساء الطامحات لتغيير الواقع |
| Her neyse, Kötü haber ise, nargilemi paylaştığım gizemli bir bakana göre, intikam planı hazırlıyorlar. | Open Subtitles | على أي حال، الخبر السيء هو كنت أتقاسم وعاء من الشيشة مع وزير الأمن و الاستخبارات الإيراني إنهم يخططون للانتقام |
| Kötü haber ise içerisi eksi üç derece. | Open Subtitles | الخبر السيء هو أن درجة الحرارة تحت الصفر بالداخل |
| Kötü haber ise, Liza'nın haberi bile olmadan... tam dört kere kredi çekip, kumar oynamasıydı. | Open Subtitles | الخبر السيء هو انه بالطبع اخذ أربع رهون عقاريه لم تعلم بهم من قبل ليدعم عادات قماره |
| Kötü haberse sarsıntı geçirmiş ve bir diski kaymış. | Open Subtitles | الخبر السيء لديه هزة دماغية و قرص منزلق |
| İyi haber, sen de mantar yok. Kötü haberse, Michael'ın yardımına ihtiyacı var. | Open Subtitles | الخبر السيء مايكل يحتاج مساعداك |
| Kötü haberse bilgisayar sistemine geçmeleri Buford'dan sonra olduğu için her şey kâğıt dosyalarda, bu yüzden şanssızım. | Open Subtitles | تحت مديرته الجديدة السيدة والترز,والدة داميان الخبر السيء هو,رغم أنهم نقلوا سجلاتهم لكمبيوترات الآن لكن عندما كان بيوفورد يدير المكان |
| Gidip şerefsiz Burdock'ı arayıp kötü haberi vereyim. | Open Subtitles | علي الاتصال بعائلة بوردوك لانقل لهم هذا الخبر السيء |
| kötü haber şu ki, eğer sen geçirirsen, ben doktor değilim. | Open Subtitles | الخبر السيء ان أصبت أنت بواحدة أنا لست طبيبة |