| Bu, evde ekmek yok diye buzdolabına not yazmak değil ki. | Open Subtitles | ليس كأنّكِ ستتركين مُلاحظة لنفسكِ، لشراء الخبز في الطريق إلى المنزل. |
| Evinde dilimlenmiş ekmek olan kişilerin ellerini görebilir miyim? | TED | هلاّ رفعتكم أيديكم إن كان لديكم شرائح من رغيف الخبز في منازلكم؟ |
| Amacım çöpte tozlu bir ekmek parçası bulmaktı. | TED | كان هدفي ايجاد قطعة من الخبز في سلة المهملات |
| Lütfen rafında neden kabartma tozu olduğunu açıkla. | Open Subtitles | أرجو أن تشرحي لي لماذا صودا الخبز في علاقتها |
| Felipe arabaya kabartma tozu koymuş olmalı. | Open Subtitles | فيليبي يجب أن يكون وضع مسحوق الخبز في السيارة. |
| Şimdi, 1910'lu yıllarda dilimlenmiş ekmek icat edilmeden önce ne söylendiğini merak ediyorum? | TED | الآن، قبل إبتكار شرائح الخبز في عام 1910 أستغرب ماذا كانوا يقولون؟ |
| Ve bence çok azımız gününü... ...ekmek yemeden geçiriyor. | TED | وأعتقد أن قِلَّة منّا يَمُرّ عليهم يوم من دون أكل الخبز في أحد أشكاله. |
| Adamın biri ona yemek veriyordu ve arada bize biraz ekmek getiriyordu. | Open Subtitles | كانت تجلب لنا الخبز في بعض الأحيان اي رجل؟ |
| O gün birçok iyi ekmek kaybettik. Biraz da insan hayatı. | Open Subtitles | فقدنا الكثير من الخبز في ذلك اليوم كما فقدنا الكثير من الأرواح كذلك |
| Şarap İsa'nın kanı ekmek onun eti dersiniz. | Open Subtitles | مثلما طقوسنا تبدو غريبة بالنسبة لكم. الدم في الخمر. الخبز في اللحم |
| Eve gelirken ekmek alır mısın? | Open Subtitles | هل بإمكانك ان تجلب بعض الخبز في طريقك للمنزل ؟ |
| Evde ekmek saklaması umurumda değil ama yazdıkları komik. | Open Subtitles | أقصد، أنا لا أهتم حقاً كيف لها أن تشعر بإبقائها الخبز في المنزل، لكنّها ظريفة نوعاً ما. |
| Çünkü bu çocukların ağzına bir parça ekmek giriyorsa o da benim sayemde! | Open Subtitles | لأن الشخص الوحيد الذي يضع قطعة الخبز في فم الصغار هو أنا |
| recommitment ceremony ekmek servis ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل ستقدمين الخبز في مراسم اعادة الارتباط؟ |
| Şu andan itibaren, sadece tereyağındaki ekmek kırıntılarının ne kadar sinir bozucu olduğundan filan bahset ve düşünmeyi bana bırak! | Open Subtitles | من الآن فصاعدًا، ابقي محادثاتك عن كيف تكرهين فتات الخبز في الزبدة واتركي التفكير لي. |
| Kandahar'daki ofisinde ekmek makinası olan birisiydi, bir parça kuru üzümlü ekmek pişiriyor ve daha sonra spor salonuna gidip 25-30 mekik çekerek bunu eritiyordu. | TED | لقد كانت تصنع الخبز في مكتبها في قندهار، ويمكن أن تطهو كمية هائلة من الخبز بالزبيب ثم تذهب إلى قاعة الرياضة وممارسة 25 إلى 30 تمرين سحب البار |
| İçine kek yapmaya yetecek kadar kabartma tozu koyuyor. | Open Subtitles | وحصلت على ما يكفي من صودا الخبز في ذلك لجعل كعكة. |
| İçine kek yapmaya yetecek kadar kabartma tozu koyuyor. | Open Subtitles | انها حصلت على ما يكفي من صودا الخبز في ذلك لجعل كعكة. |