| Şerifin bu mektubu herkese okutmaktaki niyeti beni mahcup etmek veya azarlamak mıydı? | Open Subtitles | هل كان رئيس الشرطة يصنع جزء الخطاب للشعب معني بتوبيخي أو إحراجي ؟ |
| Onun ekibi için çalışmayı düşünüyorum da. mektubu aldığında yanındaydım. | Open Subtitles | وعامةً أنا أعمل على أزياها، وكنت معها عندما وردها الخطاب. |
| O mektubu ben yazdım, ama bahsetmekten korktum. | Open Subtitles | انا لم اكتب هذا الخطاب, ولكنى كنت اخشى ان اذكر هذا, |
| Ve bu mektup 21:30 akşam postası ile gelmiş öyle mi? | Open Subtitles | و هذا الخطاب وصل في بريد الساعة التاسعة و النصف ؟ |
| Bu mektup size bizim dönüşümüzden önce ulaşırsa, sizi sevdiğimizi bilin. | Open Subtitles | ولكن فى حالة وصول هذا الخطاب قبل عودتنا اعلموا أننا نحبكم |
| Bu mektubun kopyalarını ülkenin her yanına yollayın. Arbor'dan Sur'a kadar. | Open Subtitles | أرسل نسخة من هذا الخطاب لكل العالم من الشجرة وحتى الحائط |
| mektubu okuduğum zaman kişisel olarak ne düşündüğümü sana söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لا اريد ان اخبرك عمّا ظننته انا شخصيا عندما قرأت الخطاب |
| O halde, arkadaşımın mektubu savcıya teslim etmesinde hiç bir sakınca yok mu? | Open Subtitles | فى هذه الحالة, لن يكون هناك اى اعتراض لو ان صديقى قام بتسليم الخطاب للمدّعى العام ؟ |
| Arkadaşın hangi koşullar altında, mektubu vermeye ikna olurdu? | Open Subtitles | وما هى الظروف التى تعتقد انها سوف تُقنع صديقك بالتخلى عن الخطاب ؟ |
| O heyecan içinde mektubu unutmuş ve daha sonra da bir yanlış yapmış olduğunu söylemekten korkmuş. | Open Subtitles | خلال اثارتها, نسيت أمر الخطاب برمته ولاحقا, خشيت ان تذكره لأرتكابها هذه الغلطة |
| Neden mektubu getirip, jüriye açıklamalarına izin vermedin? | Open Subtitles | لماذا لم تدعه يعرض الخطاب على المحلفين, وتقوم انت بتفسيره ؟ |
| O mektubu satın almak, cezayı gerektiren bir suçtu, değil mi? | Open Subtitles | شراء هذا الخطاب كان مخالفة اجرامية, اليس كذلك ؟ |
| karına bu mektubu göndermem için beni zorladı. | Open Subtitles | لقد أرغمنى على إرسال هذا الخطاب لزوجتك لم أكن أريد ذلك |
| Bu mektup dosyana konulur ve herhangi bir suç işlemen hâlinde karar verme aşamasında davanı inceleyen hakime sunulur. | Open Subtitles | سيوضع هذا الخطاب فى ملفك و لو أدنت فى مرة بجريمة سيقدم إلى القاضى , وحينها سيقوم أو ستقوم |
| Şu geçen gece okuduğun mektup okuyunca allak bullak olduğun... | Open Subtitles | الخطاب الذى كنتى تقرئيه فى تلك الليلة الذى اهتزيتى بسببه |
| Evet, büromdan gelecek bir mektup için postanıza bakar olun. | Open Subtitles | أجل، فقط تفقد بريدك الإلكتروني حول ذلك الخطاب من مكتبي. |
| Ancak efendim, mektup Bay Hammond'un öldüğü en son gün yazılmış. | Open Subtitles | ولكن الخطاب يا سيدى... قد تم كتابته يوم وفاة المرحوم هاموند |
| Bu mektubun, Bayan Crosbie tarafından yazılmış olması sana ne düşündürtüyor? | Open Subtitles | ما الذى جعلك تعتقد ان هذا الخطاب قد كتبته السيدة كروسبى ؟ |
| Aslında... Biraz çeneni dinlendirsen de, mektupta ne yazıyor öğrensem. | Open Subtitles | لو أغلقتي فمك قليلا سأعرف ماذا يقول الخطاب. |
| Annene bu mektupla ilgili ne istersen söyle. Sana güveniyorum. | Open Subtitles | "أنا أثق بك لتخبر أمك ما رأيك فى هذا الخطاب |
| şimdi sıra kuralları uygulayarak işini nasıl yaptığını anlatan konuşmaya geliyor | Open Subtitles | نعم, الآن يأتي الخطاب عن كيفية قيامه بوظيفته عن طريق اتباعه للأوامر |
| Muskie adaylığını sabote eden mektuptan mı bahsediyorsun? | Open Subtitles | هل تقصدين الخطاب الذي قضى على أمل موسكي في الترشيح؟ |
| Açıklayıcı ya da belirtici retorik, mevcut durum hakkında bir bildirge sunar, tıpkı nikâh konuşması gibi. | TED | الخطاب الاحتفالي أو التثبيتي الايضاحي الذي يُنتجُ بيانًا حول الوضع الراهن، كما في خطابات حفلات الزفاف. |
| Umarım size yazdığım mektuba kızmamışsınızdır. | Open Subtitles | أتمنى أنك لم تنزعج من ذلك الخطاب يا سيدي |
| 13,000'den fazla kişi ankete katılmıştı: konuşmadan sonra beni vatan haini olarak düşünüp düşünmediklerini hakkındaydı. | TED | أكثر من 13،000 مشارك قاموا بالتصويت على هذا الاستطلاع: أيعتبرونني خائنة أم لا بعد ذلك الخطاب. |
| O zaman niye hiçbir şeyim yok diye nutuk çekeceğine öyle söylemedin? | Open Subtitles | إذن لماذا لم تقل ذلك بدلا من إعطاء هذا الخطاب الكبير عن أنك لا تملك شيئاً؟ |
| Kongrede prime-time Konuşmam var sana canını çıkaracağıma söz veriyorum. | Open Subtitles | لديّ أحقية الخطاب في التفاقية و اعدك اني سأفعل ما يحلو لي |
| Posta yollandıktan sonra sekreteri ona "Eğlencedeki şu kadının mektubunu aldınız mı? | TED | وبعد إرسالها، قال له سكرتيره، "هل تلقيت هذا الخطاب من تلك المرأة التي رأيتها في الحفل؟ |
| çok açıklayıcı bir konuşmaydı açıklayıcı mı? | Open Subtitles | لقد كان ذلك الخطاب مخفض للروح المعنوية مخفض للروح؟ ماذا؟ |
| Şimdi, bu hareketlerle karşı karşıya kalarak son zamanlarda, Batılı konuşmaları çoğu zaman iki hatalı cevap sundu. | TED | بعد مواجهة هذه الحركات في السنوات الأخيرة ، قدّم الخطاب الغربي غالباً رأيين خاطئين. |