| Yarışmacı, bu Kefaret oyununu çözmek için doğru diziyi gir. | Open Subtitles | أيها المتنافس، قم بإدخال التسلسل الصحيح لحل لعبة الخلاص هذه |
| Yarışmacı, bu Kefaret oyununu çözmek için doğru diziyi gir. | Open Subtitles | أيها المتنافس، قم بإدخال التسلسل الصحيح لحل لعبة الخلاص هذه |
| Yolumu karanlıkta arıyordum dünyevi şeylerde ve kötü şeylerde kurtuluşu arıyordum. | Open Subtitles | أشق طريقي عبر الظلام أبحث عن الخلاص بتفكير عالمي والأعمال الشيطانية |
| Gençliğin İsa yolundaki kurtuluşu. | Open Subtitles | إنه كتاب يتكلم عن نهج المراهقين في الخلاص من خلال سيد المسيح. |
| Ancak kilise kurtuluşun tüm hıristiyanlar için olduğunu söyleyerek bunu reddetti. | Open Subtitles | لكن الكنيسة عارضت تقول ان الخلاص كان من اجل جميع المسيحين |
| Kur'an diyor ki... iman ve iyilik, insanı kurtuluşa erdirir. | Open Subtitles | ..الإيمان و العمل الصالح الطريق إلى الخلاص كما يقول القرآن |
| Evet. Eğlenmek için paraya ihtiyacı varmış. Ondan hemen kurtulmak istedim. | Open Subtitles | قال أنه يريد مال للمرح، و أنا أردت الخلاص منه |
| Yine de insan doğası Kefaret için açık kapı bırakan kaynaklarla dolup taşıyor. | TED | ورغم ذلك الطبيعة البشرية تنعم بالموارد التي تفتح مجالاً لنوع من الخلاص. |
| Kefaret yolunun daima dar patikayı seçmekten geçtiğini söylerdi. | TED | قال إن الطريق إلى الخلاص يأتي دائمًا من اختيار المسار الصعب. |
| Belki ikimiz de Kefaret peşindeyizdir. | Open Subtitles | أي واحد منكم ، لربما كلانا نبحث عن الخلاص |
| Ve şimdi gözlerimin önünde, herkese kurtuluşu getirecek çocuk duruyor. | Open Subtitles | والان عيني قد ابصرتا الطفل الذي سيقدم الخلاص المعد قبل انشاء العالم |
| kurtuluşu, günahlardan arınmayı, bunun sonucu olan... aydınlanmayı bile ummadan geleceği beklemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أنتظر المستقبل مترقبا الخلاص, الغفران و لا حتى التنوير و لو حتى تدريجيا |
| Çünkü sadece ölüm ve yeniden doğuş sayesinde ölümlü insanın kurtuluşu mümkündür. | Open Subtitles | فقط من خلال الموت والإنبعاث يمكن الخلاص على يد الإنسان الفاني. |
| Madem kurtuluşun yolunu hiç birimiz bilmiyoruz, neden konuşuyoruz ki! Biz de kanunları senin kadar biliyoruz ve uymaya çalışıyoruz! | Open Subtitles | لماذا تقول انه لا يوجد فينا من يعرف طريق الخلاص ؟ |
| Bizim gibi kurtuluşun beklediğini bilenler için tatlı. | Open Subtitles | حلوة بالنسبة إلى من يعرف منّا الخلاص المرتقب |
| kurtuluşun Tanrısı... dünyanın sonu geldiğinde sen bizim umudumuzsun, senin gücün ki... | Open Subtitles | رب الخلاص انت مصير كل نهايات الارض صاحب القوة |
| kurtuluşa ermek için tanrıya kurban vermesi gerek. Bunu biliyor. | Open Subtitles | إنها تعلم أنه يجب عليه أن يتقدم للرب لإيجاد الخلاص |
| Fakat bunu kurtuluşa kadar yaşayacağımızdan emindim. | TED | ولكني كنتُ متأكدًا أننا سنصل في نهايته إلى الخلاص. |
| kurtuluş sadece ölümden sonra cehennemden kurtulmak değildir. | Open Subtitles | الخلاص لا يتعلّق فقط بإنقاذك من الجحيم بعد أن تموت. |
| - Ağrıdan kurtulma isteği psikiyatrik rahatsızlık emaresi değildir. | Open Subtitles | ليست الرغبةُ في الخلاص من الألم علامةً على المرض العقلي |
| Ama Dante hayırlı bir kurtuluşa ulaşmak için cehennemden bir çıkış yolu bulmak zorunda. | TED | ولكن لدانتي للوصول إلى الخلاص الخيري، يجب عليه أولاً أن يجد طريقه عبر الجحيم. |
| Salvation Army'de indirim vardı da. | Open Subtitles | أنت تعرف كيف تبدو ملابس جيش الخلاص التي كنت تلبسها |
| Tek umudum, bir gün kurtuluşunu aramaktan vazgeçmesi. | Open Subtitles | اتمنى يوماً ما من ذلك الرجل ان " " يتوقف فيه عن البحث عن الخلاص |
| Ki bu da "tanrı kurtuluştur" demek olan... | Open Subtitles | الذي سيقود إلى الخلاص |
| Bu adamların Kurtuluşumuz olacağını hisseden var mı? | Open Subtitles | هل يشعر أحد أن هؤلاء الأشخاص سيكونون الخلاص بالنسبة لنا؟ |
| Jaz için hungry i kulübüne İtalyan yemekleri için Vanessi's'e kurtuluş için Budist tapınağına sanat için de Six Galeri'ye gideceksin. | Open Subtitles | أذا كنتي تريدين الجاز جربي هنري أي أذا كنتي تريدن الطعام الأيطالي جربي فيناسي أذا كنتي تريدين الخلاص جربي معبد البوذا |
| En azından günahlarından arınma şansın olur. | Open Subtitles | على الأقل ستحصل على فرصة كنوع من الخلاص |