| Hükümdarlığımızda Danimarka ordusuna ilişkin bilgi sahibi olduğunu söyleyen bir pagan var. | Open Subtitles | لكن لدينا وثني بقاعة المحكمة يدعي أن لديه معلومات بخصوص الجيش الدنماركي |
| 2007 yılında Danimarka parlamentosunda milletvekili olmak için seçime katıldım, bir azınlıktan gelen ilk kadınlardan biriydim. | TED | في 2007، ترشحت لخوض انتخابات البرلمان الدنماركي كأول امرأة تنتمي إلى الأقليات. |
| Hayatımın büyük bir kısmı boyunca ben de hiç gücüm veya etkim olmadığını sanıyordum, hatta Danimarka Parlemontosunun bir üyesi olduğum zaman bile. | TED | لفترة طويلة من حياتي، ظننت أيضًا أنه ليس لدي أي سلطة أو تأثير، حتى عندما كنت عضوة في البرلمان الدنماركي. |
| İlk hikaye geçen sene Danimarka adına yarışmak için Şangay'a gitmemizle başlıyor. Dünya Expo 2010 fuarı için ulusal bir pavyon. | TED | القصة الأولى بدأت عندما ذهبنا العام الماضي إلى شانغهاي للمشاركة في الجناح الدنماركي للمعرض العالمي في 2010 |
| Örneğin Danimarkalı ressam Poul Gernes'in tasarımı olan bu hastane. | TED | على سبيل المثال، صمم هذا المشفى الفنان الدنماركي بول جيرنس. |
| F-26 Defender'ı alacaklar bu da Danimarka sanayisi için 9 milyarlık sipariş demek. | Open Subtitles | التي ستجلب للاقتصاد الدنماركي 9 مليار كرونر |
| Birinin Danimarka radyosunda köprüdeki cinayetleri üstlendiğini duydun mu? - Duydum. | Open Subtitles | رجل الجسر إتصل بالراديو الدنماركي وإعترف بالجريمة |
| Danimarka ekonomisini yeniden düze çıkaracak tarihi bir ekonomik anlaşmaya vardığımızı ilan etmekten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لقد توصلنا لاتفاقية مالية تاريخية ستساعد على تقويم مسار الاقتصاد الدنماركي الفضل يعود لي شخصيا |
| Benim için mükemmel tatil demek Zabar'dan Danimarka peyniri alıp Sunday'ın sayfalarını kıvırmaktan oluşuyor. | Open Subtitles | هذا صحيح بالنسبة لي، الاجازة المثالية هي تناول الجبن الدنماركي مع صحيفة صنداي تايمز |
| Danimarka'nın batı sahilini Alman mayınlarından temizlemek için. | Open Subtitles | مسح الساحل الغربي الدنماركي من الألغام الأرضية الألمانية |
| Danimarka'nın batı sahilinde takribî 2.2 milyon mayın bulunmakta. | Open Subtitles | هناك حوالي 2.2 مليون لغم على طول الساحل الغربي الدنماركي |
| Yani expo'ya gelirseniz hemen Danimarka pavyonuna gidin. Bir Danimarka bisikleti alın. Ve onun üstünde diğer pavyonları gezmeye devam edin. | TED | إذا تمكنتم من زيارة المعرض، اتجهوا مباشرة إلى الجناح الدنماركي ومن ثم احصلوا على دراجة دنماركية ، وواصلوا قيادتها الى بقية أجنحة المعرض |
| Aslında ilginçti; sabah saat 09:00-11:00 arasında banka kurtarma projesi üzerinde tartışıyorlardı Danimarka ekonomisini kurtarmak için kaç milyar yatırım yapılmalıydı? | TED | كانت نوعاً ما ممتعة لانها كانت من التاسعة إلى الحادية عشرة صباحاً حين كانوا يناقشون خطة للإنقاذ وكيف أن المليارات ستستثمر لانقاذ الاقتصاد الدنماركي |
| Hepimiz, Danimarka milleti, oy verme hakkımızı kullanıp parlamentoda kimlerin yer alacağını belirliyoruz. | Open Subtitles | , جميعنا , جميع الشعب الدنماركي ... الذي لديه حق التصويت لمجلس البرلمان من أيضاً ؟ |
| Danimarka, bireysel özgürlük ve girişim esasına dayanmaktadır. | Open Subtitles | الحرية الشخصية وروح المبادرة ...مايجعل الاقتصاد الدنماركي يستمر |
| Danimarka'da yasalar herkes için geçerlidir. | Open Subtitles | القانون الدنماركي يجري على الكل |
| Danimarka yasalarında iade edilmesini engelleyecek bir şey yok. | Open Subtitles | ويجب ان أأكد... ...لايوجد بالقانون الدنماركي مايتعارض وتسليم بيانوف |
| Yeni savaş uçakları, Danimarka endüstrisi için büyük bir iş demek. | Open Subtitles | صفقة الطائرات ممتازة للاقتصاد الدنماركي |
| Danimarka tarihindeki ilk hükümdar cinayeti değil bu. | Open Subtitles | انه ليس اول ملك يقتل بالتاريخ الدنماركي |
| 3. ipucu Danimarkalı'nın çay içtiğini söylediği için çay olamaz. | TED | لا يمكن أن يكون الشاي، فالمفتاح الثالث يقول أن الدنماركي يشرب الشاي. |
| Bu durum sadece 2. evi içeceksiz bıraktığı için çay içen Danimarkalı orada yaşıyor olmalı. | TED | وهذا يترك المنزل الثاني فقط بدون نوع من الشراب، الدنماركي شارب الشاي لابد أن يعيش هناك. |